Muhteşem enerjileri ile mesleklerini çok severek yapan iki uzman, Belin Güner Nas ve Aslıhan Alpa Morova’nın çocuklarımızın özellikle işitsel algılarını geliştirmeye yönelik çıkardıkları oyunlu kitap elime geçtiğinde hemen eve gidip benimkiler ile oynamaya başlamak istedim. Sonra da bu ilginç projeyi Belin ve Aslıhan’ın ağzından dinledim
Kitap yazmak, kitap ile insanlara ulaşmak çok değerli ve etkili bir yaklaşım. Bu sepepten sizleri tebrik ediyorum. Çok güzel bir eser çıkarmışsınız. Bu kitabın içeriğini biraz anlatır mısınız?
Belin: Aslında hemen şunu söylemeliyiz, bu bir kitap değil, kitap görünümünde bir oyun. Bir kitap alıyorsunuz, içinde anlatılanları yapıp hazırladığınızda bu kitap bir oyuna dönüşüyor. Elinizde kitap yerine bir oyun tablası, 4 piyon, 124 kart ve kullanma kılavuzu kalıyor.
Oyunun oluşması konusuna gelince, aslında biz tanıştığımızdan beri hep eğitime yönelik bir şeyler geliştirmekle uğraşmak durumunda kaldık.
Hemen burada nasıl tanıştınız diye sormadan geçemeyeceğim?
Belin: Aslıhan, ile sekiz yıl önce İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’nda birlikte çalışmaya başladık. Uzun süreli anne baba grupları, çocuklara yönelik oyun grupları ile dikkat geliştirme ve güçlendirmeye yönelik çalışmalar yapmaya çok meraklıydık. Hatta İTÜ Bilgisayar Mühendisliği Yüksek Lisans öğrencilerine projelerinde danışmanlık verdik.
Hangi konuda danışmanlık vermiştiniz?
Aslıhan: Bilgisayarın ve teknolojinin çocukların hayatlarında bu kadar büyük ve önemli bir yer tuttuğu çağımızda, bilgisayarı onların dikkatini geliştirmek için kullanma ile ilgili bir projeydi. Geliştirilen projede amaç, farklı öğrenen çocukların okuma hızlarını geliştirmeye dönük bilgisayar oyunlarının tasarlanmasıydı. Biz de projeye kendi alanımızla ilgili danışmanlık verdik.
O dönemde de çocukların farklı metotlarla öğrenmesine yönelik bir ilginiz ve çalışmalarınız vardı demek ki... Peki, bu oyunu geliştirme fikri nereden çıktı?
Belin: Aslında okullarda çok sayıda çocukla çalışırken, hep zamanı etkili kullanmak, az zamanda en fazla çocuğa ulaşmanın yollarını üretmek zorundasınız. Neredeyse tüm eğitim gereçlerinin görsel olduğu, okullarda eğitimin daha görsel ağırlıklı yapıldığı, TV ve bilgisayar ekranlarının çocukların dünyasında daha çok yer kapladığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu da çocukların dinleme, dinlediğini anlama sözel yönergelere dikkat etme, onları izleyebilme gibi konularda sorunlarının artmasına sebep oluyor.
Aslıhan: Tamamen ihtiyaçtan doğan bir fikirdi anlayacağınız. Belin ile birlikte önce, çocuklarda işitsel dikkati geliştirecek alıştırmaları oluşturmaya başladık. Daha sonra bu alıştırmaları çok sayıda çocukta eğlenceli bir şekilde ve onları sıkmadan nasıl yapabileceğimize kafa yorduk. Böylece elimizle çizdiğimiz resimli kartonların üzerinde çocukların piyonlarıyla ilerleyip eğlendikleri bir grup oyunu ortaya çıktı. Bu oyun sayesinde çocuklar, oyunu kazanmayı hedeflerken, bir yandan da işitsel bellek, işitsel sıralama, işitsel şekil zemin, dinleme, anlama ve ses ayrıştıma gibi işitsel işlemleme becerilerini geliştirme fırsatı yakalıyorlardı.
Belin: Oyun zaman içerisinde daha da gelişince, bunu meslektaşlarımızın, eğitimcilerin ve hatta anne babaların da kullanacağı bir hale getirmek istedik.
Aslıhan: Pencere-Sey Yayınlarının eğitim alanında çok kaliteli kitapları olduğunu bildiğimizden bu oyunu yayımlama fikrini onlarla paylaştık. Pedagog Dr. Yeşim Kesgül Sercan ile görüşmelerimiz sonucu, onun editörlüğüyle Ekim 2014’de oyunumuz piyasa çıktı.
Oyun haline gelebilen bir kitap pek rastladığımız bir şey değil. Neden böyle bir şey düşündünüz?
Belin: Aslında biz Pencere-Sey’e giderken aklımızda bir kutu oyunu vardı. Ancak Pencere-Sey ekibi daha önceki deneyimleri nedeniyle kutu oyun yapmanın çeşitli riskler ve zorluklar taşıdığını yaşayarak öğrenmiş. İlkesel olarak oyunu yapmak istemediklerini anlattılar ama fikrimizi de sevdiler. Pencere-Sey’in genel yaklaşımına özellikle de “dil becerileri dizisi”ne çok uygun bir projeydi. Pencere-Sey ekibi ile çeşitli fikirler geliştirdik ve sonuçta da farklı bir tasarım ortaya çıktı. Aldığımız tepkiler de isabetli bir seçim yaptığımız düşündürüyor doğrusu.
Gerçekten de hem farklı ve işlevli bir tasarım olmuş hem de muhtemelen kutu oyuna göre daha ekonomik dolayısıyla da daha çok çocuğun daha kolay ulaşabileceği bir hal almış. Ancak bu hazırlık aşaması bazıları için bir sorun olabilir mi diye de aklıma geldi doğrusu?
Aslıhan: Bunu biz de uzun uzun tartıştık. Aslında doğru kullanıldığında bu hazırlık da bir oyun, bir etkinlik gibi değerlendirilebilir. Okunan yönergelere göre oyunu hazırlamak, kesmek, dizmek hepsi bir uğraş. Örneğin, bunları keserken çocuğun ince motor becerileri için de bir alıştırma gerçekleşmiş olacak. Çocuk bu işi yapmak istemeyebilir o zaman da aile yardımcı olacak. Gerçi genellikle anne babalar bu işlerle fazla uğraşmak istemiyorlar hatta çok oynamaktan yana değiller. Oyun eşittir boş zaman gibi bir yaklaşım da görüyoruz ama aslında oyun öğrenmenin ta kendisi.
Bu kitabın hitap ettiği yaş aralığı nedir? Kimler en çok bu kitaptan faydalanabilirler?
Belin: Bir yaş aralığıyla sınıflandırmak istemiyoruz. Çünkü her çocuğun gelişim düzeyi ve zorlandığı alanlar birbirinden farklı olabiliyor. Ama yine de ilköğretim birinci kademe çocukları için rahatlıkla kullanılabilir.
Peki, bu oyunu sadece işitsel algı sorunu olan çocuklar mı oynamalılar?
Aslıhan: Bu konuda desteğe gereksinimi olan çocukların oynaması tabii ki özellikle yararlı olacaktır, ancak dikkat her yaşta ve düzeyde geliştirilebilir olduğundan işitsel süreçlerde bir sorun olmasa da sadece dikkati güçlendirme amacıyla hatta grup halinde de oynanabileceği için sosyal becerileri geliştirmek gibi farklı amaçlarla da kullanılabilir. Sabretme, sıra bekleme, kurallara uyma, kazanma kaybetmeyi öğrenme gibi sosyal etkileşim becerilerine de katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
Gördüğüm kadarı ile çok eğlenceli hem de eğitici bir oyun kitap yapmışsınız. Eminim ki ilerleyen zamanlarda bu oyun kitaplarının devamı gelecektir. Sizleri tebrik ediyorum ve tüm ebevynleri bu oyun kitabını almaya ve çocukları ile kaliteli zaman geçirme fırsatı yakalamaya davet ediyorum.
Sevgi ile kalın...