Unutmamak, unutturmamak için 11. kez “Buradayız”

Bu acının 11. yıldönümünde Türk Musevi Cemaati genci,yaşlısı ile acılı kardeşlerimizi yalnız bırakmadı. Geçen yıla oranla daha az katılımla ancak yine de sinagogu doldurarak, ‘buradayız’ mesajı verildi.

Mois GABAY Toplum
14 Kasım 2014 Cuma

15 Kasım 2003,

Yüreklerin acıyla attığı o gün, her dinden, tek suçları o anda orada bulunmak olan 23 vatandaşımızı kaybettik. Hayaller, umutlar yarım kaldı. Bir daha hiçbir şey aynı olmadı…

 

Bu acının 11. yıldönümünde Türk Musevi Cemaati genci,yaşlısı ile acılı kardeşlerimizi yalnız bırakmadı. Geçen yıla oranla daha az katılımla ancak yine de sinagogu doldurarak, ‘buradayız’ mesajı verildi. Bu yıl anmaya iki ayrı konuşma damgasını vurdu. İlk konuşma Şişli Beth İsrael Sinagogu önünde kaybettiğimiz Yoel’in annesi Rozi Ülçer’den geldi. Gençlerin Rozi Ablası 11 yani Yud ve Alef senesine ithaf ettiği konuşmasında yaşamını yitirenlerin baş harflerine dikkati çekerek,bunun bir tesadüf olmayacağını paylaştı.    

 

11 yani Yud-Alef senesi. Yud ve Alef…

Yaşamını yitirenlerin baş harfleri… Avram, Anna, Annette’in baş harfi gibi Alef, Yona ve Yoel’inki gibi Yud.  Peki ya Berta? Berta değil ama doğmamış bebeğine koymayı düşündükleri isim alef ile başlıyor.

Yasef Yahya’nın da,  2 yud olduğu dikkatinizden kaçmamıştır eminim.

Tesadüfler bununla da sınırlı değil.

Yasef ile Yoel... Anne ve baba adları aynı… Yasef diş hekimi, Yoel dişçilik fakültesi öğrencisi… Gerçekleştirdikleri eylemi Allah adına yaptıklarını düşünecek kadar Tanrı bilincinden yoksun aynı grup tarafından katledildiler, Yasef’in ağabeyi Mordo, yılbaşına saatler kala trafik kazasında hayatını kaybetti, tam bir yıl sonra, yılbaşı gecesi Yoel doğdu.

 

Anmanın bir diğer konuşması ise Yoel Fonu gençlerinden Melih Kuzir’in okuduğu şiirdi.

 Herkes birini, bir şeyini kaybetti o gün.

Birileri parçalanan cesaretini aradı senelerce,

Birileri vazgeçti uğruna savaştığı şeylerden.

Birileri tozpembe hayatını gömdü karanlığa,

Birileri cam kırıkları arasında aradı umudu.

Birileri gözü yaşlı elveda dedi kardeşliğe;

Çünkü herkes bir şeyini, birini kaybetti o gün.

Bulutları bile kıskandıran, mevsim mevsim, yağmur yağmur gözler,

Sonbaharda ağaçlara nazire yapar gibi solan günler,

Dalgalanan duygular içinde her seferinde yeniden küllerinden doğan yürekler,

Dolmayacak boşluklar, kapanmayacak yaralar, hiç dinmeyecek bir özlem…

Kulaklara ninni kalan sesler,

Bir seferliğine ömür verilesi tebessümler,

Unutulmayacak, unutturulmayacak masum kalpler,

Görüyorsunuz değil mi? Herkes birini, bir şeyini kaybetti o gün.

Ölümün anlamlısı mı olurmuş be kardeşim?

Bunca acı, bunca gözyaşı, bunca ayrılık…

Ben, sen, bizler eğer; BURADAYIZ diyebilirsek;

Beni sana, onu diğerine bağlayabilirse kaybettiklerimizin anıları,

Her doğan güneşle yenebilirsek korkularımızı,

Açan her çiçekte yeşertebilirsek onların umutlarını,

Ve başarabilirsek bir olmayı,

Belki be!

Belki o zaman bir anlamı olur.

Belki o zaman gülümsetebiliriz onları…

***********

Anma töreninde bu yıl sadece dindaşlarımız değil o gün sinagogda güvenliğimiz için bulunan tüm vatandaşlarımız da Rav İsak Alaluf tarafından Teva’da anıldı. Anma töreni, kaybettiklerimizin anısına mum yakılması, Ravlarımızın okudukları dualar ve Hahambaşı Rav Haleva’nın  okuduğu  Kadiş duası ile son buldu.