Limmud Kültür Festivali’nin kapanış konserinde sahne alan Roy & Guy Zu-Arets Kardeşler, bilinen Ladino şarkılarla dinleyicilere nostaljik dakikalar yaşatmıştı. Şarkı aralarına serpiştirdikleri aile büyüklerine dair çocukluk anılarıyla geceye renk katan, anneleri Türk asıllı olan Zu-Arets Kardeşlerle Türkiye ile bağlarını ve Ladino müziğini konuştuk.
Tel Aviv’de dünyaya gelen Guy ve Roy Zu-Arets’in ailesi Sefarad kökenli. Baba tarafı Libya’dan, anneleri ise Türkiye asıllı. Zu-Arets kardeşler, sahne performanslarıyla atalarının Ladino müziğini büyük kitlelere taşırken, aslında geçmişle bugün arasında güçlü bir köprü kuruyorlar.
Şalom Roy ve Guy!
Şalom Miryam. Merhaba. Öncelikle, böyle önemli ve özel bir organizasyonda ağırlanmaktan ötürü müteşekkiriz. Limmud, bizim için sıcacık, sarmalayan bir tecrübeydi. İstanbul’daki Yahudi Cemaati’ni ziyaretimiz, insanlarıyla buluşmalar, sinagogdaki dualarımız, bizi gerçek yuvamıza, kökleri bu şehirde olan ailemizin anılarına geri getirdi. Bugüne dek sadece kulağımızla duyduğumuz bir dünyayı, nihayet koklamak ve görmek nasip oldu. Buraya üç nesli de temsil eden ailemizle birlikte geldik. Bizler için hem çok heyecan verici, hem de çok keyifliydi. Limmud organizasyonunda emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyoruz.
İstanbul’a daha önce de geldiniz mi?
Bu bizim İstanbul’u ilk ziyaretimiz. Annemizin babası Yaakov dedemizin doğduğu şehir. Çocukluğumuzda evde duyup öğrendiğimiz Ladino şarkıları buraya taşımak ise bize göre gerçekten çok anlamlı.
İstanbul’daki Limmud’a katılmaya nasıl karar verdiniz?
Limmud’a sevgili Toni Biçaçi (Toni teyze) aracılığıyla davet edildik. Kendisi İsrail’de bu organizasyona uygun düşecek sanatçıyı ararken, Devlet Tiyatrosu Habima’ya gelip orada bizim Ladino performansımızla festivale katıldığımız bilgisine ulaştı. Menajerimiz Eli Grinfeld’le temasa geçip böyle bir talepte bulundu. Böylece, Zu-Arets ailesinin fertlerinin de katılacağı, köklerimizin şehrine İstanbul’a geliş maceramız başladı.
Burada halen yaşayan aile bireyleriniz var mı?
İstanbul’da doğmuş olan ailemizin tümü geçen yüzyılın başında İsrail’e göç etmiş. Cemaatin içinden birileriyle görüştükçe, burada çok geniş bir aileye sahip olduğumuzu keşfettik. Orada veya burada, hepimiz Sefarad kültürüne ve geleneklerine bağlı kardeşler değil miyiz?
Ladino müziği, kariyerinizdeki sıralamada birinci miydi?
Aslında önce ikimiz de sanatın farklı kollarında kariyere başladık. Roy klasik piyanistliğinin yanı sıra, dünya çapında isimlerle birlikte birçok müzikal yönetti. Ben (Guy), askeri koroda solist olarak başladım. Daha sonra Habima’da müzikallerde sahne aldım. Ayrıca, televizyon ekranlarında bazı reality show’larda sunuculuk yaptım. Zaman içinde, hayata bakış açımızda bir farklılık oluştu. İkimiz de geleneklerimize bağlı kalarak, köklerimize ait olan Sefarad kültürünü Ladino şarkılar aracılığıyla çocuklarımıza da aktarmaya karar verdik.
Dünyanın başka ülkelerinde de konserler verdiniz mi?
Sanatçı kimliğimizle, dünyanın birçok ülkesinde, caz, klasik müzik, tiyatro ve İsrail’in yerel pop müziği sanatçılarıyla farklı performanslarda, ayrı ayrı sahne aldık. Birlikte başladığımız Ladino müziği performansını, dünya ülkeleri arasında ilk defa İstanbul’da sahneye koymamız da tesadüf olmamalı diye düşünüyoruz. İsrail sokaklarında ve festivallerde ise şimdilik 150’den fazla sahne aldık.
Gelecekle ilgili planlarınız nedir? Sıra dışı bir planınız var mı?
Sefarad tarihinde daha derin bir yolculuk yapma niyetindeyiz. Yeni keşiflerimizi İsrail sokaklarında ve dünyanın çeşitli mekânlarında daha büyük kitlelere ulaştırma hedefimiz var. Düet performansımızın dışında, zaman zaman da Andalusite Orkestrası ile birlikte sahne almaya devam edeceğiz.
Limmud akşamı, sahneye çıkmadan önce yaptığımız kısa sohbet ardından hatıra fotoğrafı çekerken, yüzlerinde gördüğüm heyecanı, onları sahnede izlerken birebir yaşadığımı hissettim.
Sevgili Şalom okurları, Guy ve Roy Zu-Arets kardeşlerin İsrail’de yakında gerçekleşecek konserleri var. Ladino Namal, Tel-Aviv’deki yakın performansları, 27 Aralık akşamı. Ayrıca, 23 Ocak tarihinde Habima Tiyatrosu’nda da sahne alıyorlar. Kaçırmayın!