Kadir Has Üniversitesi bünyesindeki Yaşam Boyu Eğitim Merkezi ve Istanbul Culinary Institute tarafından düzenlenen, Türkiye ve komşuları arasındaki ilişkiyi gastronomi üzerinden inceleyen ‘Diplomasi Sofraları’ etkinliğinin bu ayki konuk ülkesi ise İsrail idi.
Kadir Has Üniversitesi bünyesindeki Yaşam Boyu Eğitim Merkezi ile Istanbul Culinary Institute tarafından düzenlenen ve Alman Marshall Vakfı Karadeniz İşbirliği Fonu tarafından desteklenen Diplomasi Sofraları (Food for Diplomacy), Türkiye ve komşuları arasındaki ilişkileri gastronomi aracılığıyla tartışmayı ve kültürlerarası diyaloğu geliştirmeyi amaçlıyor.
Şalom Gazetesi’ne konuşan proje yöneticisi Serdar Dinler, hedeflerinin ortak yemek kültürünü kullanarak ülkeler arası politik, kültürel ve sosyal diyalogu artırmaya yardımcı olmak olduğunu söyledi. Bu bağlamda projenin ilk toplantısı için Ermenistan’dan ödüllü bir şef davet edilirken, ikincisi ise geçtiğimiz hafta İsrailli Şef Ruthie Rousso ile gerçekleştirildi. Çarşamba akşamı davetliler Şef Ruthie ile beraber mutfağa girerken, cuma gecesi gerçekleşen yemek davetinde ise kanaat önderleri, akademisyenler ve gazeteciler bir araya geldiler.
Emekli büyükelçi Özdem Sanberk ile İsrail Channel 2 Dış Haberler Editörü Dr. Arad Nir’in misafir konuşmacı olduğu gecenin açılış konuşmasını Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın gerçekleştirdi.
Özdem Sanberk, İsrail-Filistin barış sürecinde zamanın geçtiğini ve iki devletli çözüm şansının azaldığını vurguladığı konuşmasında, El Aksa olayının yarattığı büyük tepkiye dikkat çekti. İsrail’deki sinagog saldırısının kabul edilemez olduğunu söyleyen Sanberk, İstanbul’daki Neve Şalom Sinagogu’na düzenlenen terör saldırısında Türkiye’nin bu acıyı yaşadığını hatırlattı. İki ülke arasındaki ilişkilerin düzelebileceği birçok fırsatın kaçırıldığına değinen emekli Büyükelçi, “Türkiye ile İsrail’in iyi dost olduğu günleri hatırlıyorum ve tekrar öyle olduklarını görmek istiyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
Konuşmasını metaforlarla süsleyerek iki ülke ilişkilerini anlatan Arad Nir, ayva tatlısının pişirilme şekli üzerinden iki toplumun farklarını anlatırken, tavuk çorbası gibi her iki mutfakta da önemli yer tutan yemekler aracılığıyla da iki toplumun ortak özelliklerini sıraladı. İsrail mutfağının Osmanlı mirasından çok etkilendiğini anlatan Nir, iyi bir Türk kahvesi pişirmenin mükemmellik ölçütü olarak görüldüğünü söyledi. İnci Pastanesi’nin kapanıp daha küçük ve ara sokakta yeni bir yere geçmesi üzerinden Türkiye-İsrail ilişkilerini değerlendiren Nir, iki ülke ilişkilerinin artık eskisi gibi olmayacağını, belki İnci Pastanesi gibi daha küçük, az görünür olacağını ama profiterolünün aynı lezzette kalmaya devam edeceğini söyledi. Arad Nir, Türk yemekleri ile ilgili İbranice bir kitabın da yazarı.
Tatlı öncesi bir teşekkür konuşması yapan İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, ailesinin kökenlerinin Gaziantep’e uzandığını anlattı ve iki ülke ilişkilerinin ancak sivil toplum ile iyileşebileceğini belirtti. İsrail’de terörizmle mücadele konusunda çalıştığını belirten Cohen, hiçbir ülkenin terör karşısında yalnız bırakılmaması gerektiğini söyledi.
Baba tarafı İzmir ve Ankaralı olan Şef Ruthie Rousso ise yemek öncesinde masalarda bulunan hala ekmeğinin hikâyesini ve önemini anlattı. Tavuk çorbası ile başlayan menü, hala ekmeği, İsrail mezeleri, domatesli biberli balık, misket üzümlü et ve karanfilli tarçınlı armut tatlısı ile devam etti. Gece, LÖSEV’e yapılan bağışın anısına hazırlanan magnetlerin verilmesi ile sona erdi.