İsmini Japonların meşhur pirinç T anrısı’ndan alan Inari Sushi Omakase, Cemal Ülman’ın Bodrum’dan İstanbul’a uzanan meşhur balık lokantası Arşipel’in giriş katında yer alıyor. Kuruçeşme’deki restoranın üst katında Ege Denizi’nin klâsik tatlarına olta atarken, alt katta ise yerli malzemelerde Japon lezzetlerine yelken açıyorsunuz.
Cemal Bey, çok ilginç, maceralı bir hayat öykünüz var. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Arşipel’in işletmesini ne zaman üstlendiniz?
Afrika’da ‘yolsuz kalmak’ diye bir tabir vardır. İngiltere’nin havası belli değildir, her an yağmur yapabilir mesela. Hindistan’da altından geçtiğiniz bina üzerinize çökebilir. Afrika’daysa belli olmayan şey yönetimdir; sabah kalkarsınız, bir bakmışsınız hükümet değişmiştir. İşleri çok etkiler bu durum. Bunları yaşadık, tam sirki kuracağız, darbe oluyor. Hükümetten, validen, yerel yöneticilerden onca uğraşla aldığımız izinler boşa gidiyor. Yola çıkacağız ama paramız bitmiş. Aslanın kamyondaki kafesini açardık, görmek isteyenlerden 1 dolar alırdık. Bu iyi para kazandırırdı. 15 yıl Afrika’da on ülkeyi bu koşullarda gezdik.
İşletmecilik geçmişim 70’li yıllara dayanır. Liseden sonra Afrika’ya gittim. Orada dayımın sirkinde çalışmaya başladım, bu sayede birçok yer görüp gezdim, farklı kültürleri ve mutfakları tanıma imkanı buldum. Ve daha sonra dayımla birlikte sirki idare etmeye başladım ve sirk hayatım dokuz yıl boyunca böyle devam etti.
Daha sonra ailemden gelen yemek geleneğini restorancılıkla birleştirmek istedim ve ‘Night of İstanbul’u açtım. Night of İstanbul restaurantında Türk mutfağını ve deniz ürünlerini karıştırarak Afrikalı misafirlere hizmet verdik ve büyük ilgi gördük. İlk önce Tanzanya’da faaliyet gösteren restoranın ikinci şubesi Kenya’da açıldı ve oranın en meşhur restoranı oldu.
Yaklaşık beş yıl boyunca Afrika’da restoran işletmeye devam ettim. Daha sonra Türkiye’ye dönmeye karar verdim ve Afrika’daki bütün işlerimi Hintli ortağıma devrederek kesin dönüş yaptım. Bordum’a yerleştim ve Bitez’de 1996’da Arşipel’i açtım. Burası büyük ilgi gördü ve Arşipel serüveni başladı. Şimdi bu serüvene Inari Sushi Omakase dahil oldu.
Arşipel’in giriş katında yer alan İnari Sushi’den bahseder misiniz?
Üst katımızda Ege Denizi’nin klasik tatlarına olta atarken, alt katımızda İnari’de ise yerli malzemelerden Japon lezzetlerine yelken açabilirsiniz. İnari, füzyon Japon restoranıdır ve birçok yeniliğe bu sayede açık oluyoruz. İnari Sushi Omakase’nin amacı, misafirlere yerel ürünlerle, daha önce hiç tatma dıkları Japon lezzetlerini sunabilmek.
Hizmet anlayışınız nedir? Özetle, yemekler mi ön plandadır yoksa ortam ve müşteri profili mi?
Yemeklerimiz ön plandadır. Güzel, lezzetli yemek yemek insanı mutlu eder.
Mutfağınızdan biraz bahseder misiniz? Menüleri neye göre oluşturuyorsunuz?
Inari Sushi Omakase’nin amacı, misafirlere yerel ürünlerle, daha önce hiç tatmadıkları Japon lezzetleri sunabilmek. Menülerimizi misafirlerimizin ayrı ayrı damak zevklerine hitap edecek şekilde oluşturmaya çalışıyoruz.
Balık ve deniz ürünlerini nereden temin ediyorsunuz?
İnari’nin önemli bir özelliği yerli balıklar kullanıyor olmamız. Burada iki restoran olmanın faydasını görüyoruz; günlük taze balık çeşitliliğini Arşipel’den karşılıyoruz. Ege, Karadeniz, Çanakkale’den günlük getirdiğimiz ve Boğaz’ın olta balıklarından İnari için temin ediyoruz.
Menüde öne çıkan seçenekler nelerdir?
Yerli balıklar ve soslar kullanarak yaptığımız sashimi sushilerimiz ve farklı başlangıçlarımız.
İnari Sushi Omakase’nin dekorasyonunda ön plana çıkan detaylar nelerdir?
İnari’de konsept olabildiğine minimal. Bambu ve ahşaplar kullandık.
Davet, organizasyon ve toplantılara ev sahipliği yapıyor musunuz? Bu tip etkinliklerde kaç kişiye hizmet verebiliyorsunuz?
Evet, genellikle etkinliklere ev sahipliği yapıyoruz. Bu konuda en çok Türkiye’de Toyota ile çalışmamız oluyor. Restoran kapasitemiz 60 kişilik.
Öğle ve akşam yemeği için rezervasyon gerekir mi?
Çoğunlukla gerekiyor.
Sizce İnari’yi benzerlerinden ayıran en belirgin özellik ne?
Kısaca özetlemem gerekirse füzyon Japon restoranı Türkiye’de yeni gelişiyor. Bizim buradaki en belirgin farkımız kendimize ait birçok spesyalimizin olması ve bunu menü içinde kısıtlanmış halde tutmuyoruz. Her gün farklı yeni tatlarla karşılaşıyorsunuz ve isterseniz Omakase menü (yani şefe kendinizi teslim ederseniz) sizin için özel hazırlanan lezzetlerle de karşılaşabiliyorsunuz. Yerel balıklarla yaptığımız birçok spesyalimiz mevcut ve restoranımızda hiç soya sos kullanmaya gerek kalmıyor.