Bir kitabın bir bölümünden, hatta parçasından yola çıkarak; hem kitabı o bölüm/parça üzerinden okumak hem de alınan metnin yol gösterdiği denemeler yazmak…
Orçun Üçer
Şalom’a yazdığım yazılarda, uzun tanıtımlara, incelemelere yer vermeye gayret ediyorum. Esasen, bu benim de sevdiğim bir yöntem: Bir kitabın bir bölümünden, hatta parçasından yola çıkarak; hem kitabı o bölüm/parça üzerinden okumak hem de alınan metnin yol gösterdiği denemeler yazmak… Fakat bu yazım öyle olmayacak. Yılın son günü yayımlandığı ve yıl sonlarının (tıpkı yıl dönümleri gibi), değerlendirmeler için fırsat olduğunu düşündüğümden ötürü…
Anlaşıldığı gibi, bu bir kısmî yıl dönümü yazısıdır. Kısmîliği de, 2014’te yayımlanan ve benim ilgimi çeken kitapların bütününü kapsamamasından ileri geliyor. (Yılın dökümü değil de şahsî okuma haritamdan seçmeler olduğundan, önceki yıllarda yayımlanmış ama benim yeni okuduğum kitaplardan da söz edeceğim.) Hem yerin elvermemesi hem de konunun dallanıp budaklanmaması adına, yıl içinde okuduğum kitaplardan seçme yaparak bahsetmek zorundayım. Bu seçimde unuttuklarım elbette olacaktır. Önem sırası da –böyle bir sıra varsa-, benim keyfî tutumumla alâkalıdır. (Savrukluğumla, dememek içindi bu cümle)
KURAM VE ELEŞTİRİ YILI
Bu yıl benim için edebiyat kuramı (teorisi) ve eleştirisi yılı oldu. Açılışı bu kitaplarla yaptım ve aynı hızla olmasa da yıl sonuna kadar devam ettim. Kışın iki ayını Erzurum’da geçirdim ve bu sayede bol bol okudum. Kuram ve eleştiri kitaplarını da bu şehre borçluyum.
Berna Moran’ın, daha önce parça parça okuduğum eserlerini, baştan sona dikkatle kat ettim: Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış (3 cilt), Edebiyat Üzerine. Kendimi, kitap konusunda hep şanslı saymışımdır. Bir kitabı okuyunca, konuyla ilgili başka kitaplar o sıralarda karşıma çıkar. Moran’da da böyle oldu: Külliyatını okurken, Erzurum’daki bir kitapevinde, 1997’den beri baskısı yapılmayan Berna Moran’a Armağan karşıma çıktı! (Moran’ın bütün kitaplarını, İletişim Yayınları yayımladı.)
Yine İletişim’in yayımladığı üç güzel kitabı büyük bir heyecanla ve çok şey öğrenerek okudum. Üçü de büyük yazar Nabokov’un kaleminden çıkmaydı: Edebiyat Dersleri (çev: Ayşe Lucie Batur, Fatih Özgüven), Rus Edebiyatı Dersleri (çev: Yiğit Yavuz, Fatih Özgüven, Ayşe Nihal Akbulut) ve Gogol (çev: Yiğit Yavuz). Bu kitaplar, iyi edebiyatın peşinde olan her okurun okuması lâzım gelen eserlerdir. Kendi adıma, Gogol kitabında hayrete düşmüştüm: Hiç değilse iki üç defa okuduğum ‘Palto’ hikâyesine, Nabokov gibi bakmak aklıma gelmemişti. Şüphesiz bunda, Nabokov’un Rus insanını ve toplumunu iyi bilmesinin de payı büyüktü; ama iyi okur olmanın yolunun, yazılanları iyi kavrayabilecek mertebeye gelmek için çabalamaktan geçtiğini de fark ediyordum…
Walter Benjamin de (Tek Yön, YKY) Adorno da aşkla okuduğum yazarlardandı. Nasıl olmasındı ki; yıllar içinde okudukça edindiğim fikirleri, onlarda derli toplu bir kuram olarak görmüştüm: “Eğer roman, geleneksel mirasına sadık kalmak ve gerçeğin nasıl olduğunu anlatmak istiyorsa, dış görünüşü yeniden-üreterek, bunun aldatıcılığına katkıda bulunan bir gerçekçilikten vazgeçmek zorundadır.” (Edebiyat Yazıları, Metis Yayınları. Çev: Sabir Yücesoy, Orhan Koçak). Bunların dışında; Edebiyat Dersleri/okuyucu-anlatı (Peter Bichsel, Babil Yay. Çev: Ahmet Sarı, Şahbender Çoraklı), Edebiyat Ne İşe Yarar (Rita Felski, Metis Yay, Çev: Emine Ayhan), Kurmaca Bir Dünyadan (Yıldız Ecevit, İletişim Yay), Kayıp Destanın İzinde (Erkan Irmak, İletişim Yay), Edebiyatta Ermeniler (Murat Belge, İletişim Yay) kitaplarını sayabilirim.
İNCELEME
Deneme türünün sınırını çizmek zordur; esasen denemenin doğasına da aykırıdır. Denemeyi ‘ağza geleni söylemek’ sananlar varsa, yanılıyorlar demektir. Bu yanılgı, onun –benim eğlenceli, haşarı dediğim- serbest üslûbundan kaynaklanıyor olabilir. Oysa bu üslûpla inceleme okumanın zevki, herhalde, hem teknik hem de dil yönünden sabit bir kalıbı olan akademik incelemelerden katbekat fazladır… Bu sene İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 85. yaşını kutladığımız Adalet Ağaoğlu’nun denemeciliğini ele alalım: Ağaoğlu’nun bir ‘Reşat Nuri Güntekin’in Dezanşanteleri’ denemesi vardır ki, baştan sona –birkaç romanı didik didik edilerek yapılmış- harika bir incelemedir. Deneme adıyla yayımlanması, üslûbun kuruluktan uzak olmasıdır bence. Muhakkak bir alt birimde adlandırmak gerekirse, ‘inceleme-deneme’ denilebilir belki ama bence gerek yok. (Kaldı ki, Adalet Ağaoğlu, kendi denemelerinde o ayrımı yapar; günlük olayları konu edindiği yazılara ‘değini’der.)
Yukarıdaki açıklamamın ışığında –türün ‘çizilmiş’ sınırlarını görmeyerek-, okuyup yararlandığım inceleme kitaplarını anacağım. Bunlardan ilki, Prof. Dr. Nüket Esen’in Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat (İletişim Yayınları, 2014). Kitap hakkında yıl içinde bir yazı yazıp yayımlattığım için, burada adını zikretmekle yetineceğim. Karşılaştırmalı edebiyat, edebiyat bilimi, Alman edebiyatı üzerine çalışmalarını bildiğimiz Prof. Dr. Gürsel Aytaç’tan iki kitap okudum bu yıl: Deneme Üzerine / Bir Karşılaştırmalı Edebiyat Çalışması (Hece Yay, 2007), Yaratıcı Yazarların Yaratıcılığı ve Edebiyat Görüşleri (İmge Kitabevi, 2014). Berat Açıl’ın Klasik Türk Edebiyatında Alegori (Küre Yay, 2013) incelemesi, meraklıları tatmin edecek bir çalışma. YKY’nin aralıklarla yayımladığı Roland Barthes kitaplarından ikisi; Dilin Çalışma Sesi’yle, Görüntünün Retoriği, Sanat ve Müzik kitabı, Barthes kitaplığımı zenginleştirenlerdendi.
ŞİİR, ÖYKÜ, ROMAN
Bu sene romana çok ağırlık veremedim. Yeni yayımlananlardan ve eskilerinden birkaçını okuyabildim.
Öyküde daha bir yol aldım. Çehov’un toplu öykülerine giriştim. Ferit Edgü’nün 1953-2002 yılları arasında yayımlanan dokuz kitabının toplamı olan Leş’i okudum ve kendime yakın buldum (Sel Yay, 2010). Türk edebiyatının en iyi hikâyecisi olan Sait Faik Abasıyanık’ın bütün hikâyelerini, tek ciltlik toplamdan (YKY) bilmem kaçıncı defa okumaya başladım aralık ayının başında. Bu seferki okumam, birkaç inceleme konusu çıkaracak biçimde… Okumuyor, adeta çalışıyorum! Yeni yayımlanan kitaplardan da Emrah Öztürk’ün Limon Yağmuru’nu çok severek okudum (YKY, 2014). Öztürk’ün öykülerini –Fethi Naci’nin demesiyle-, bir dostu özler gibi özleyeceğim…
Ve şiir… Bu sene toplu şiirler yılıydı benim için: Oktay Rifat (iki cilt), Behçet Necatigil, Hilmi Yavuz (üçü de YKY), Sezai Karakoç (Diriliş Yay.)… Her zaman okuyacağım bu sanatçıların şiirleri, kelimenin tam anlamıyla mutluluktu!
ELBETTE DENEME
Deneme türü, benim olmazsa olmazlarımdandır. Okurken ve hasbelkader yazarken bunca zevk aldığım başka tür yok gibidir, dersem abartmış olmam. Önceki yıllarda olduğu ve ömrüm olur da okuyabilirsem gelecek yıllarda da olacağı gibi, deneme, 2014’te de başucumdaydı.
Yıla, Cicero’nun De Amicita/Dostluk Üzerine kitabıyla girdim. Çiğdem Dürüşken’in Latince aslında çevirdiği (Homer Kitapevi, 2005) bu güzel kitap, dostluğun sımsıcak doğasını, o çıkarsız sevgiyi öylesine güzel anlatıyor ki; altını çizmediğim tek bir sayfası, heyecanlanmadığım tek bir sözü yok.
Şubat ayında, elimden düşürmediğim yazarlardan olan Salâh Birsel’in ‘Kendimle Konuşmalar’ını okudum ve bir kez daha gördüm: Üstad, kendi kendiyle konuşanların en tatlı dillisi, en bilgini… (Birsel’in yüzüncü doğum yılı olan 2019’a yetiştirmek üzere bir iş yükledim kendime: Salâh Birsel Sözlüğü hazırlamak!.. Bu pek eğlenceli ama o kadar da zor işi yapabilmeyi çok istiyorum. Alt başlık olarak Cümbüşlü Bir Lûgat’ı düşündüğüm muhtemel çalışmam, içimi kıpır kıpır ediyor!)
Birsel gibi devamlı okuduğum yazarlardan olan Enis Batur da bu yıl yoğunlaştığım sanatçılardandı: Belki de en sevdiğim kitabı olan ‘Kediler Krallara Bakabilir’i (Sel Yayıncılık) yeniden okuyarak açtım Enis Batur yılını. Tilki (Notos Kitap), Plati – Bir Ada Denemesi, Kütüphane: Bir Başka Labirent Öyküsü, Kravat, Su Tüyün Üzerinde Bekler, Suya Seng, yeni romanı Kitap Evi (Sel Yayıncılık), Ölesiye Sanat/yeni faltaşları: 2008-2013 (Alakarga Yayınları), Bu Kalem Melûn ve Bu Kalem Bukalemun (YKY), Işık (Noktürn Kitapları).
Bir de şiir kitabı okudum Batur’dan: Ağırlaştırıcı Sebepler Divanı (Altıkırkbeş Yayınları).
“Yazar, bir insan olarak acı çeker; yazar olarak da bu acısını sanata dönüştürür. Yazar, çektiği acıyı, sanatta elde edeceği kazanç uğruna kullanmayı keşfetmiş kişidir –tıpkı azizlerin, ruhların selâmeti için acı çekmenin yararlı ve gerekli olduğunu keşfetmeleri gibi.” diyen Susan Sontag’in Sanatçı: Örnek Bir Çilekeş (Metis Yayınları) kitabı da benim kazançlarımdan oldu.
Alberto Manguel’in Okumalar Okuması (YKY, Çev.: Sevin Okyay), bitmesini istemediğim kitaplardandı. Gerçi deneme, dönüp dönüp okunabilen ve her okunuşta yeni bakış edinilen bir türdür. Belki de iyi yazılmış bütün edebiyat türleri böyledir…
Bahsedeceklerimin kısıtlı olduğunu söylemiştim ama bu kadarını ben de beklemiyordum: Aldığım notların ancak dörtte birinden –o da özetin özeti hâlinde- bahsedebildim! Zamanı gelince onlardan tek tek bahsederim belki. (Örneğin; Şalom’un da yazarlarından olan Erol Güney’in yüzüncü doğum yıldönümüydü 2014. O eşsiz anılarından söz etmemek olmaz.)
Yeni yılda, yeni kitaplarla buluşmak ümidiyle; hepinize sağlıklı ve bol kitaplı bir yıl dilerim…