İran İslam Devriminin ilk döneminde İranlı Yahudi bir ailenin fertleri birbirlerini kaybetmişlerdi. Ebeveynlerinin ölümünden yıllar sonra birbirlerinin izini kaybeden kardeşlerin çocuklarının yolları kesişti
Sabahın erken saatlerinde çalan telefon Los Angeles’te yaşayan David Rashti’yi uykusundan uyandırdı. Telefonun öbür ucundaki kişiyi Rashti hiç tanımıyordu: İsrail’in Safed kentinde yaşayan Rachel Levy’ydi telefon eden. Rachel İbranice, David İngilizce konuşuyordu. Tabii ki birbirlerini anlamıyorlardı, ta ki Rachel Levy bildiği birkaç Farsça sözcüğü söyleyene dek…
47 yaşındaki Rashti ‘İran’ sözcüğünü duyunca bu telefon konuşmasının anlamını idrak etti. ‘İran’ David Rashti için sadece bir ülke değil, uzun yıllardır izini kaybettiği teyzesi yani Rachel Levy’nin annesinin adıydı.
Rashti ile Levy birinci kuzenlerdi, Rashti’nin babası Atta ile Levy’nin annesi İran altı kardeşten ikisiydi. Rashti ailesi İran’ın Rasht kentinde yaşıyor, üç kız ve üç erkek kardeş ailenin fabrikasında çalışıyorlardı. 1949’da baba Eliyahu ve anne Miriam ile İsrail’e göç eden ailenin bir bölümü Kudüs yakınındaki Musrara’da ‘maabara’ denen göçmen barakalarında yaşadılar.
Ancak kardeşlerden İran bir yıl kadar sonra doğduğu ülkeye döndü. Ama her şeye rağmen, şahın uzaklaştırılıp Humeyni’nin iktidara geldiği 1978 İslam Devrimi’ne dek kardeşler onlarca yıl birbirleriyle ilişkilerini korudular.
İran’da kalan aile fertleri tüm mal varlıklarını, işlerini geride bırakarak eşek sırtında İran sınırından Türkiye’ye kaçtılar. Kardeşlerden Suleiman, New York’a yerleşti. Erkek kardeşi Haviv ile kızkardeşi Mahin Ebrani onu takip etti. Diğer bir kızkardeş Shamsi Yashar, Boston’u tercih etti. Rashti’nin babası Atta, Los Angeles’a yerleşti.
Son altmış yılda birbirleriyle ilişkilerini sürdüremediler. Artık hayatta olmayan Suleiman zaman zaman kardeşi İran’ı görmek için İsrail’e gitmişti.
Rachel Levy ebeveynleri ile birlikte Kudüs’teki evlerinin bahçesinde otururken bir adamın onlara baktığını, annesi İran’ın “kimi arıyorsunuz?” sorusuna, adamın “beni tanımadın mı?” diye sorduğunu anımsıyor. O adam İran’ın kardeşi Atta’ydı.
Geçmişteki bu sahneyi anımsayan Rachel Levy; “Ona şaşkın şekilde bakıyorduk. Bu sahne Tevrat’ta kim olduğunu kardeşlerine açıklayan Yosef’in hikayesini anımsatıyordu” demekte.
Bu ziyaretten sonra aile fertleri iki kez daha görüşme olanağnı buldular; Rachel Levy’nin erkek kardeşi Shimon Shimoni yirmi yıl önce ABD’de kuzenlerini, amca ve halalarını ziyaret etti. Ayrıca ABD’den gelen teyzesi Mahin Ebrani, bir süre Levy’nin evinde konuk oldu. Ama zamanla aile arasındaki ilişkiler yok oldu.
Günümüzden yedi yıl kadar önce İran kızı Rachel’den kardeşlerinin ve onların çocuklarının izini bulmasını rica etti. 10 çocuk, 18 torun sahibi 57 yaşında dindar bir kadın olan Rachel bilgisayar kullanmadığı için insanları arayıp bulmakta İnternet’in ne büyük olanaklar sağladığını bilmiyordu.
Geçtiğimiz ağustos ayında Rachel Levy, yakınlarını aramaya yönelik program yapan bir radyo yayınına katıldı. Dinleyicilerden biri onu, tanıdığı ve Los Angeles’te yaşadığını bildiği David Rashti’ye yönlendirdi.
Aralarındaki telefon konuşmasının ardından Rachel kuzeni David Rashti’yi 87 yaşındaki annesi İran’ı ziyaret etmesi için yaşadıkları Safed kentine davet etti. Rachel Levy bu ilişkinin zamanlamasının rastlantı olmadığına, son iki yıldır dine daha da bağlanmasının, sabah dualarına düzenli olarak katılmasının rolü olduğuna inanıyor.