Bulgaristan-İsrail ortak yapımı olan‘Bulgarian Rhapsody’ adlı filmiyle Yönetmen Ivan Nitchev Bulgaristan Yahudilerini konu alan tarihi üçlemeyi tamamlamış oluyor.
‘Bulgarian Rhapsody’, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi müttefiki bir ülke olan Bulgaristan’da Yahudi ve Yahudi olmayan gençler arasındaki sevgi temeline dayanan ilişkiye yoğunlaşmakta. Bulgar Yönetmen Ivan Nitchev, “Sanatın en önemli rakibi zamandır. Yani yok olmakta, kaybolmakta olanlardır” demekte. Bulgar Yahudilerini konu alan üçlemenin ilki ‘After the End of the World’ (1999), ikincisi ise “A Journey to Jerusalem”di (2003).
Bulgaristan-İsrail ortak yapımı olan ‘Bulgarian Rhapsody’nin yapımcısı da İsrailli Nissim Levi. Bulgar oyuncuların yanısıra filmde İsrail’in ünlü iki oyuncusu Moni Moshonov ile Alex Anski rol aldı.
‘Bulgarian Rhapsody”, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Bulgaristan’da ikisi Yahudi, biri Yahudi olmayan üç gencin arasındaki sevgiyi konu edinmekte. Moshonov ile Ansky de iki gencin babası rollerini canlandırmakta.
O tarih kesitinin insancıl boyutuna odaklanan film, ülkelerinin Hitler’in müteffiki olmasına rağmen Bulgarların Yahudilerle hep iyi ilişkilerini koruduklarına vurgu yapıyor.
Her ikisi de Bulgar göçmeni Yahudi ailelerin çocukları olan Moni Moshonov ile Alex Anski, çekimleri Bulgaristan’da yapılan filmden ayrı bir haz aldıklarını, çocukluk anılarının canlandığını ifade ettiler.
İsrail’e ailesi ile göç ettiklerinde henüz dört yaşında bir çocuk olan Anski, kendilerinin ve daha çok sayıda Yahudinin hayatta kalmalarının en önemli nedeninin Bulgaristan halkının Nazilerin taleplerini yerine getirmeyi reddetmeleri olduğunu söylemekte.
Anski duygularını, “Ailem Yahudilere kalbini açan, onları koruyan, evlerinde gizleyen ve Yahudilerin isim listesini Nazilere vermeyen Bulgarlar ve Bulgar hükümeti sayesinde yaşamda kalabildi” sözleri ile ifade etmekte.
Ailesi Bulgaristan’dan göç ettikten sonra İsrail’de dünyaya gelen Moshonov ise filmde Bulgarca konuşuyor. Bulgarca bilmeyen Anski, ailesinin göç ettikten sonra evde bu lisanı konuşmaktan kaçındığını İbranice konuşmayı yeğlediğini söylüyor. Her iki oyuncu da rol icabı bile olsa, filmde sarı yıldız takmanın ne derece aşağılayıcı ve rahatsız edici bir duygu olduğunu dile getirdiler.