Piyasalar 2015’in ilk günlerinde 2014’e nazire yaparcasına başladı. Yılbaşı akşamı Euro/dolar paritesi saat 12.00’ye doğru 1,21’in altına inip 1,20’yi görerek yeni yılı karşılarken, geçen hafta yılbaşından bu yana yüzde 5 değer kaybederek 1,15’i gördü. Güvenli liman altının onsu geçen haftadan bu yana yüzde 8 artışla 1.276 dolara çıkarak ben buradayım dedi ve 1.200 dolar teknik seviyesi benim en kıymetlimdir, beni ondan ayrı gayrı tutmayın mesajı verdi piyasalara.
2015’in ilk günlerinde karşılaştığımız yüzdeler, borsa, faiz, döviz üçgenindeki piyasalarımız ve büyük rakamlara alışık olan gözlerimiz için normal gelebilir. Haftalık yüzde 5 veya yüzde 8 getiri yıllık olarak yüzde 240 ve yüzde 120 basit faize tekabül ediyor. Gerçi, altının bu yıllık getirisi 2013 yılı son çeyreğinde kuru fasulye kilosunun iki ayda yıllık yüzde 300 artışa tekabül eden fiyat artışının üzerinde olsa bile, aynı dönemdeki patatesin yıllık yüzde 3000 fiyat artışının çok altında kalıyor.
Peki, neydi bu ralliye sebep olan unsurlar. Euro/dolar paritesindeki geri çekilmeyi diğer yazımızda açıklamaya çalıştık. Ancak, geçen hafta İsviçre Merkez Bankası piyasaları ters köşe yaparak, aşırı değerlenen Frank nedeni ile Frank satıp Euro almaya başladı ve parite şu anda 1,16 seviyelerinde soluklanmaya başladı. Diğer para birimlerinden Japon Yen’i 120 üst seviyelerinden 118’lara doğru değer kazandı, ruble dolara karşı değer kaybetmeye devam etti. Bizde BİST 100 endeksindeki yukarı yönlü hareket dolardaki ateşi söndürmüş durumda. Euro pariteye bağlı olarak alım fırsatı sunuyor. Kurlardaki bu gelişme, petrol varilinin 45 dolarları görmesi ve dolar faiz artışı beklentileri ile Amerikan 10 yıllık tahvil faizlerini yüzde 2’nin altında yüzde 1,80’lere doğru itekleyince, altın kendini yatırımcılara hatırlattı.
TÜRKİYE’DE DURUM
Türkiye’de 2 ve 10 yıllık tahviller yüzde 6,96 ve yüzde 7,21 ile yıllık enflasyonun altında kalarak şu anda negatif reel faizi işaret ediyor, ancak vadeyi beklediğimizde belki de Amerikan tahvilleri ile kıyaslandığında, çok yüksek bir getiri fırsatı da sunuyor olabilir. Bu noktada, Draghi’nin varlık alım programı beklentisi ile sağ kroşe bonolara karşı gardlar alınmıştır diyerek, hazır tahvil ve enflasyon demişken, petrol fiyatları ve cari açığın olumlu seyri ve enflasyon düşüşü beklentilerine paralel olarak, bizim piyasalardaki faiz düşüşü beklentisi artışına değinmek lazım. FED faiz arttırımı beklentisi, seçim, kısa vadeli açık pozizyonlar dövize olan tandansı düşürmediğinden, faizlerde düşüşü çok hızlı beklememek gerekebilir. BİST ve dünya endeksleri belki de yukarı yönlü olarak tüm bunları fiyatlıyor.
Günün sözü: (Global) Piyasalarda her zaman bir sol kroşeye hazır olmak lazım.
Not: Bu yazıda yer alan bilgi ve yorumlar herhangi bir şekilde yatırım danışmanlığı ve önerisi kapsamına girmemektedir. Yer alan bilgiler ve bunların kapsamında alınan karar ve uygulamalardan, doğabilecek sonuçlarından, Şalom ve yazarın herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu bulunmamaktadır.