Teknoloji firmalarına yatırım yapan firmalar arasında en beğendiğim iki firmadan biri olan Andreessen Horowitz, 2015 senesinde kendi radarlarında olacak olan 16 konudaki görüşlerini geçtiğimiz ay sonu blogunda yayınladı.
Vizyoner bir yazı olduğunu düşündüğüm makalede bulunan bazı terimlerin Türkçeye çevrilmesi bile bu aşamada oldukça zor görünüyor. Konuların bir kısmı da, çok uzun geçmişi olan bazı konulara yeni bir bakış açısı getiren yaklaşımlar. Öncelikle çok ilgimi çeken dört konu ile ilgili detaylı bilgi vermek istedim.
1- Sigorta poliçeleri
Yıllardır sigorta firmaları sigorta primlerini sigortaladıkları ürünlerin kategorisel ve genel risk değerlendirme faktörlerine göre yaptı. Bugün, ev sigortası poliçesi yaptırdığınız zaman, evinizde alarm sistemi bulunması sigorta poliçenizde yalnızca yüzde 5-10’luk bir avantaj sağlıyor. Ancak doğru tasarlanmış bir alarm sistemi yalnızca hırsızlık değil, yangın, su baskını, gaz kaçağı gibi birçok riski minimize edip sigorta kullanım ihtiyacını en düşük seviyelerde tutabilir. Benzer şekilde, araba kullanım alışkanlıklarına göre profilleme yapılabilse, aracını dikkatli bir şekilde, çok güvenli olduğu istatistik olarak bilinen muhitlerde kullanan ve akşamları kapalı garajda muhafaza eden bir sürücünün priminin, kazaların daha fazla yaşandığı kavşaklardan geçmek zorunda olan bir sürücüye göre daha düşük olmasının sağlanması artık mümkün olmalı. Veya sağlık sigortası poliçesi kullandığımız sigorta firması, sosyal medya üzerinden arkadaşımız olan ve bizimle aynı dönemde diyete başlamış kişilerle bizi bir araya getirse ve uzun vadede sağlık harcamaları ile ilgili harcamaların düşmesini sağlasa nasıl olurdu?
Giydiğimiz kıyafetlerden mobilyalara, kullandığımız haber sitelerinden uygulamalara kadar neredeyse her alanda muazzam bir kişiselleştirme devrimi yaşanıyor. 20 sene evvel teknolojik olarak mümkün olmayan tedarik zinciri teknolojisi sayesinde bugün büyük otomobil fabrikalarından aksesuarları birbirinin aynı olmayan binlerce araba arka arkaya aynı montaj bandından sorunsuz bir şekilde çıkabiliyor. Bu kişiselleşme furyasından sigorta poliçelerinin de yararlanma zamanı geldi gibi duruyor.
2- Online Video
Yazıda ‘Her şey Şimdi Başlıyor’ ara başlığı ile verilen bu konu oldukça ilginç. Geçtiğimiz hafta Youtube 10 yaşına bastı. Kurucusu Chad Hurley attığı tweet’te “10 yıl önce bugün, Youtube.com alan adını tescil ettirmiştim” diyerek Internet’te video alanında çığır açan fenomenin yıldönümünü duyurdu. Aradan geçen zamanda videonun yaygınlaşması ve bir online mecra haline gelmesi ile ilgili muazzam bir gelişme yaşandı. Bütün bu gelişmelere rağmen videoları yaratan kişilerin oluşan gelirden aldıkları pay halen çok küçük. Bunun bir nedeni reklam veren şirketlerin kullanıcılar tarafından yüklenen videolara reklam vermek istememesi ve Youtube’un da kendine rakip olarak başka bir mecrayı görmemesinden ötürü reklam gelirini paylaşmak zorunda olmadığını hissetmesi sayılabilir.
Kısa süreli videolar, video tabanlı e-öğrenme sistemleri veya Türkiye’de de örnekleri bulunan makyaj videoları gibi bazı dikey sektörlerde bu konuda yatırımlar başladı ve devamı da gelecektir. Facebook ve Twitter’ın video tarafında hazırlık içinde olduğu uzun süredir konuşuluyor. Twitter’ın Vine’ı kaldırarak 30 saniyeye kadar video çekimine izin veren altyapısını 2015 içinde kullanıma sunması bekleniyor. Rakip olarak Facebook’un Instagram tarafındaki videolarda 15 saniye süre limitini uzatması da sürpriz olmayacaktır. Burada önemli konu reklam olan ama reklam hissi vermeyen, mümkünse kullanıcıları da içine çeken yaratıcı içerik ve kampanyaların yaratılması – 2014 yazında hepimizin serinlediği, kısa süreli olsa da eğlendiği ama en önemlisi ALS hastalığına karşı farkındalığı arttıran ve yapılan bağışları muazzam bir şekilde arttıran Ice Bucket Challenge gibi… Türkiye’de henüz örneklerini tam olarak görmediğimiz, TV programlarının ve dizilerin abonelik modeli ile sunulduğu Hulu gibi iş modelleri, önümüzdeki dönemde TV’de yayınlanmadan önce talep edenlere ücret karşılığı izletme gibi bazı yaratıcı iş modellerini de beraberinde getirebilir.
3- Nesnelerin İnterneti – Internet of Things (IoT)
Bu sayfaları takip edenler, akıllı evlerle alakalı birçok yazıya rastlamıştır. Bu konu, gerek işim dolayısı ile gerekse özel merakımdan ötürü çok ilgimi çekiyor. Şu anda genel gidişat, mevcut ev aletlerinin ağa bağlı hale gelmeleri şeklinde, ancak akıllı hale getirilen, örneğin mikrodalga fırın, halen 40 yıllık bir teknolojiyi kullanıyor. Günümüz yenilikleri ile donatılan, dijital tartısı, barkod okuyucusu, termometresi bulunan bir mikrodalga fırın, içine koyduğumuz ürünün ne olduğunu, ağırlığını ve ısısını otomatik olarak algılayabilir ve yapmak istediğimiz işleme bağlı olarak tüm gerekli süre ve ısı ayarını kendisi yapabilir. Bu, şu an için biraz uzak gözükse de, aslında teknik olarak artık mümkün. Önceki yazılarımda değindiğim farklı sistemlerin bulut entegrasyonu ile birlikte çalışması artık günlük hayatın bir parçası haline gelmiş durumda. Örneğin; Spotify üzerinden dinlediğiniz şarkının albüm kapağı rengi, Philips Hue akıllı ampullerine gönderilen bir komutla dönüştürülebilir ve size daha gerçekçi bir atmosfer yaşatabilir.
4- Kitlesel fonlama – Crowdfunding
Birçok başarılı İnternet girişiminin, sinema projesinin veya fikrin gerçeğe dönüşmesi için Kickstarter veya Indiegogo benzeri yapılar vasıtası ile kaynak ve destek arama günümüzde önemli bir finansal model olarak karşımıza çıkıyor. Mobil telefonlardan bu platformlara ulaşımın kolaylaşması ve artması ile artık her türlü yardımlaşma zinciri bir kitlesel fonlama şekline dönüşebilir. Geçmişten bugüne ülkemizde de uygulanan SMS üzerinden yardım kampanyalarının daha küçük ölçekli hali ile bir köy okuluna yıllık yakacak yardımını veya sokak köpekleri için mama toplanması kampanyasını organize edecek ve tüm ödeme altyapısını koordine edecek platformlar artık hayatımızın bir parçası olmaya aday…
Yazının tamamı için…
http://bit.ly/16-sey