17 Mart 2015’teki seçimler, İsrail politikaları açısından bir “yapısal değişiklik” işareti vermiyor. Filistin siyasetinde keskin bir dönüşüm umudu yaşanmazken, Netanyahu hükümeti ve ABD’deki Obama yönetimi arasındaki çelişkileri, iki devlet arasında sorun olmaktan çok, iki kabine arasındaki siyasal zıtlık çerçevesinde ele almak gerekiyor. Ne var ki iki yönetimin zıtlığı, devletler arasındaki ilişkide önemli bir yapısal risk potansiyelini de işaret ediyor. “Stratejik ortaklık” ilişkisinin kısa zamanda sona ermesi gerçekçi gözükmese de, Filistin müzakelerinin uzun yıllardan beri yapılamaması, Hamas’ın giderek tüm Filistin’de etkin olması ve Obama’nın Hamas’ın içinde yer alacağı olası bir “birleşik Filistin yönetimi”ne ses çıkarmaması, son zamanlarda ‘sağ’ın egemen olduğu İsrail siyasetinde “çözümsüzlük sarmalı”nı besliyor. İşin ilginç yanı Netanyahu’nun en önemli propaganda alanlarından birisi, ABD Kongresi… Netanyahu ve Amerikan sağı arasındaki siyasal flörte karşı, Obama’nın daha çok tercih edeceği İşçi Partisi-Hatnuah arasındaki “Siyonist Kamp” acaba bir çıkış yapabilir mi? Herzog-Livni liderliğindeki “Merkez-Sol” işbirliği yeni bir siyasal bakışla, “güvenlik” politikalarından ziyade, “diyalog ve müzakere” başlığını öne çıkarsa da, İsrail’de hangi hükümet olursa olsun, “güvenlik refleksi”nden ödün verilmesi zor değil imkânsız görünmektedir. Deniz Tansi – www.politikaakademisi.org
HOLOKOST ANMA GÜNÜNDE – İSİM VERMEDİLER ANCAK CEMİL ÇİÇEK’İ KASTETTİKLERİNİ ANLIYORUZ – GAZZE MESELESİNİN GÜNDEME GETİRİLMESİNİN YANLIŞ OLDUĞUNUN FARKINDAYDILAR
“Musevi cemaatinin temsilcileri, Gazze gündeminde ve İsrail ile yaşanan gerginliklerde yükselen nefret söylemini gündeme getirdiler. Davutoğlu nefret söyleminin yanlış olduğunu söyledi. İki örnekle de karşı durduklarını ifade etti. Holokost anma gününde – isim vermediler ancak Cemil Çiçek’i kastettiklerini anlıyoruz – Gazze meselesinin gündeme getirilmesinin yanlış olduğunun farkındaydılar. “Bununla ilgili bir uyarıda bulunduk” dediler. Edirne Valisi’nin şehirdeki sinagogun açılmasıyla ilgili eleştirilerinin de hatalı olduğunu belirttiler.“
Yetvart Danzikyan (Haber: SERDAR KORUCU)
http://www.radikal.com.tr/politika/davutoglunun_soylemi_erdogandan_bir_iki_adim_ileri-1298774
Son günlerde Kadın haklarından bahsederken Yahudilik konusunun beraberce günah keçisi yapılabildiğini düşündükçe ister istemez yıllar evvel Müslüman bir kız arkadaşımın itiraflarını hatırladım. “Siz kadınlarınıza bizim erkeklerimizden çoğu zaman daha fazla değer veriyorsunuz.” Hem farklı olmanın çekiciliği, hem de kadınlarınıza hep el üstünde tutmanız ister istemez Yahudi bir erkekle hayat kurmayı cazip kılıyor. O zamanlar duyduklarım kulağıma hoş gelse de, kendi toplumumuzda da üzücü hadiselerin yaşanabildiğini düşündükçe bizde veya onlarda olmaz demeden, kadın-erkek eşitliğine inanmak ve bunun mücadelesini vermek ortak amacımız olmalıdır. Kutsal kitaplardaki kimi olumsuz yaklaşımlara karşın, kadın Tanrı’nın ‘evin huzuru’ olarak tanımladığı, erkekten yaratılmış kutsal varlık, ailenin temel taşı, çocuğunu hayata hazırlayan annedir.
Mois Gabay
http://www.radikal.com.tr/yenisoz/turk_toplumunun_vicdanla_imtihani-1297572#
1955 İstanbul doğumlu, cemaatinde pek örneğine az rastlanır cinsten marjinal bir Musevi. Yetmişlerin ortalarına kadar dünyaya çiçek çocuklarının penceresinden bakmış. Dünyayı sadece onların değiştirebileceğine inanmış, ta ki mezunu olduğu İTÜ Makine’de sosyalistlerle tanışıncaya kadar. Devrimci olmuş, sosyalizmi savunmuş. Modaya ayak uydurup eski solcu olmamış, liberal rüzgârların estiği günlerde yeni-dünyanın anaforuna kapılmamış; hali hazırda Marksist. Bu fark politikanın dışında özellikle kültür-sanat konudaki görüşlerine derinden yansımış.
İçindeki çocuğu her zaman yaşatmış nadir biri ki, müzik merakını da taze tutan şey bu. Bir Marksist ile çiçek çocuğunu buluşturmuş benliğinde.
Bu özellik onu yaşadığı toplumda zaman zaman yalnızlaştırsa da, sanatın hümanizmasına olan inancını hiç yitirmemiş, dünyayı sanatın yönetmesi gerektiğine her daim inanmış.
Çizgi romana da meraklı, oldum olası hep Tex sevmiş, -yeni baskı ciltler dâhil- toplamış, muhalif olduğu için. İsrail’in bir devlet olarak var olma hakkını savunuyor, ancak bugünkü konumunu, duruşunu üzüntüyle karşılıyor. Dünyadaki tüm kötülüklerin emperyalist dünya sisteminden, anti-semitizm ve dini siyasete ve sömürüye alet edenlerden kaynaklandığını düşünüyor.
Murat Beşer
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/murat-beser/elektrik-gitarin-samsonu-izi-eli-108296
Masal bu! Küçük- büyük herkesin uykusunu getirir.
Yahudi bu! Ne olsa yapar
Bizler çok saf ve temiziz ya…
Ülkede kan akıyor,
Yahudi oyunu
Kadınlar şiddet görüyor
Yahudi tezgahı
Bizde yalan konuşmak moda
Alçak Siyonistler
Toplum ikiye bölünmüş
Mossad aramızda
Siyaset- sivil toplum- medya- üniversite- adliye – güvenlik güçleri birbirine girmiş
Alçak Yahudi
Sapıklar aramızda kol geziyor
Sapıklar Tel Aviv’e bağlı
Her taşın altından Yahudi çıkıyorsa hani bizim aklımız?
Mikrop dışarıda olsa da onu barındıran bizim bedenimiz değil mi?
Ahmet Ayan
http://hatayhaberim.com/yazar.asp?yaziID=4491
17 Mart 2015’teki seçimler, İsrail politikaları açısından bir “yapısal değişiklik” işareti vermiyor. Filistin siyasetinde keskin bir dönüşüm umudu yaşanmazken, Netanyahu hükümeti ve ABD’deki Obama yönetimi arasındaki çelişkileri, iki devlet arasında sorun olmaktan çok, iki kabine arasındaki siyasal zıtlık çerçevesinde ele almak gerekiyor. Ne var ki iki yönetimin zıtlığı, devletler arasındaki ilişkide önemli bir yapısal risk potansiyelini de işaret ediyor. “Stratejik ortaklık” ilişkisinin kısa zamanda sona ermesi gerçekçi gözükmese de, Filistin müzakelerinin uzun yıllardan beri yapılamaması, Hamas’ın giderek tüm Filistin’de etkin olması ve Obama’nın Hamas’ın içinde yer alacağı olası bir “birleşik Filistin yönetimi”ne ses çıkarmaması, son zamanlarda “sağ”ın egemen olduğu İsrail siyasetinde “çözümsüzlük sarmalı”nı besliyor. İşin ilginç yanı Netanyahu’nun en önemli propaganda alanlarından birisi, ABD Kongresi.. Obama yönetimiyle ters düşen Netanyahu, Obama’nın İran’la yakınlaşma siyasetiyle zıtlaşan ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçi çoğunluğun çağrısıyla, Kongre’de kürsüde konuşmaya gidiyor. Obama ise Netanyahu’nun “devlet teamüllerine” aykırı ziyaretinde, kendisiyle görüşmeyeceğini açıkladı. Netanyahu ve Amerikan sağı arasındaki siyasal flörte karşı, Obama’nın daha çok tercih edeceği İşçi Partisi-Hatnuah arasındaki “Siyonist Kamp” acaba bir çıkış yapabilir mi? Herzog-Livni liderliğindeki “Merkez-Sol”işbirliği yeni bir siyasal bakışla, “güvenlik” politikalarından ziyade, “diyalog ve müzakere” başlığını öne çıkarsa da, İsrail’de hangi hükümet olursa olsun, “güvenlik refleksi”nden ödün verilmesi zor değil imkansız görünmektedir.
2013 seçimlerinde birinciliği yakalayan, Aralık 2014’de Netanyahu kabinesinden Livni’yle birlikte dışlanan Lapid ve partisi Yeş Atid’in bu sefer aynı performastan çok uzak bir durumda olduğu, kamuoyu yoklamalarında tespit ediliyor. Buna benzer durum Lieberman ve İsrail Beytinu Partisi için söylense de, Lieberman, İsrail siyasal spekturumundaki koalisyonlarda, “anahtar partisi” olma konumunu pekiştiriyor. Naftali Bennett’in “Yahudi Evi” partisinin konumuna dikkat edilmelidir. “Sağ ve seküler” parti, gün geçtikçe yıpranan Netanyahu imajına karşı 2015 seçiminde olmasa da, sonraki dönemlerde önemli bir seçenek olabilir. Diğer sağ partiler, Netanyahu ile Herzog-Livni rekabetinde, ibreyi sağa kaydıran ve sağ hükümet olasılığını güçlendiren bir durumu ifade etmektedir. Lapid, “Siyonist Kamp” ittifakına katılmış olsaydı, “merkez”de güçlü bir sinerji yaşanır mıydı? Seçim sonuçlarını gördükten sonra çözümleyebiliriz.
Deniz Tansi
http://politikaakademisi.org/2015-secimleri-arefesinde-israil/
Netten okumalar
http://nediyor.com/2015/02/22/ingiliz-financial-times-yahudiler-turkiyeden-kaciyor/
http://www.hurriyet.com.tr/avrupa/28233195.asp
http://onedio.com/haber/norvecli-muslumanlardan-yahudi-dusmanligina-karsi-insan-zinciri-458570
http://bianet.org/bianet/erkek-siddeti/162459-ozgecan-in-anne-babasina-acik-mektup
http://onedio.com/haber/umuda-dogru-ciktigi-yolda-yuzlerce-insana-mezar-olan-gemi-struma-459263