Sürdürülebilirlik, özellikle son yıllarda gerek ülkemizde gerekse küresel camiada sıklıkla karşımıza çıkan, doğrudan ya da dolaylı olarak hayatlarımızı etkileyen bir kavram oldu. Sürdürebilirlik doğru stratejiler ile uygulandığında; şirketin büyümesi, sermayeyi çekmesi, marka konumlandırması yapmasını, daha tercih edilir bir marka olması ve mevcut müşterilerin aidiyetini artırmasını sağlayan bir enstrüman.
Yoel Özaydın
Sürdürülebilirlik, barındırdığı alt başlıklar nedeniyle, hemen hemen bütün disiplinler tarafından kullanılmakta ve bu disiplinlerin karar alıcı kurumları tarafından kendilerine özgü tanımlar yapılmaktadır.
Sürdürülebilirlik anlam içeriği ile son derece açık ve net bir anlam ifade eder. Kullanıldığı alan, konu yabancı diller açısından ‘Sürdürülebilir olmak’, ‘daim’ olmak demektir. Sürdürülebilirliğin 1987 BM Komisyonu’nda yer aldığı tanım şöyledir: “Gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, insanlığın günlük ihtiyaçlarının temin edilmesi, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahip olmasıdır.”
Genellikle yanlış bir kanı olarak Sürdürülebilirliğin karşılığının sadece çevre duyarlılığı olarak bilinmekte. Sürdürülebilirliliğin karşılığı çevre olmamakla beraber çevre’yi de kapsayan bir çatı kavram oluşudur.
Yaptığımız işte, sürdürülebilir olmak, konjenktürel durumların farkında olarak, avantajları değerlendirerek, gelecekte var olabilmektir. Aynı zamanda çevresel, ekonomik ve sosyolojik etmenleri de barındıran kavram kullanıldığı her alan ve konuda içselleştirilerek kalkınmanın temelini oluşturmakta.
Birçok kurum ve kuruluş, bu alandaki çalışmalara kaynak yaratmayı gereksiz buluyor. Bunun en önemli nedeni konuyla ilgili algı eksikliğidir. Esasında bir kurum sürdürülebilirlik çalışmalarına kaynak yaratarak çevresel, ekonomik ve sosyolojik nedenlerden kaynaklı riskleri yönetebilir, fırsatları değerlendirebilir, uygun stratejiler geliştirebilir, konumlandırma yapabilir, rekabet avantajı ile sermayeye ulaşım sağlayabilir. Bu konuda kurum ve kuruluşlar dışarıdan danışmanlık hizmet alımı yaparak daha uzun ve doğru marka konumlandırması ile ‘daim’ olmaya çalışmaktalar.
TÜRKİYE’DE DUYARLILIK ARTIYOR
Tıpkı dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de bu konu ile ilgili duyarlılıklar artarak devam etmektedir. Örneğin Borsa İstanbul’da (BIST), geçtiğimiz yıl kurulan Sürdürülebilirlik endeksinde BIST 30’dan 15 firma yer almakta. BIST’in web sitesinde yeralan bilgiye göre, Kasım 2015 – Ekim 2016 dönemi için değerlendirmeye tabii şirketler listesinde 50 firma yer alıyor. BIST, Endeks’in katkılarını şöyle açıklıyor: “Endeksin hesaplanmaya başlanmasıyla kurumsal risklerini ve fırsatlarını etkin bir şekilde yöneten şirketlere rekabet avantajı sağlanırken, şirketlere sermaye çekmek ve finansman sağlamak amacıyla üzerine yeni yatırım ürünleri geliştirilebilen, yatırım yapılabilir bir endeks ortaya çıkmış olmaktadır.” Endeks, yatırımcılar için sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk ilkelerini benimseyen şirketleri ayırt edip bu şirketlere yatırım yapmalarını sağlayacak bir araç, varlık yöneticileri için sürdürülebilirlik ilkelerine dayalı fonlar, borsa yatırım fonları ve yapılandırılmış ürünler gibi çeşitli finansal ürünler çıkarmaları için bir gösterge sunmaktadır.
Sadece Borsa’da yaşanan yenilikler değil, aynı zamanda TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ciddi girişimler ve kararnameler çıkarılmış ve çıkarılmaya devam etmektedir. 2012 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan bir karar ile bakanlık “Sera Gazı Emisyonlarının Takibine İlişkin Yönetmelik” yayınlamıştır. Yönetmelikte şu an için belirli sektörler yer alsada, ileriki yıllarda bu sayının artacağını söyleyebiliriz.
KARBON PİYASASI
Bu girişimlerin en önemli sebebi Karbon piyasası, borsaları olarak biliniyor. Dünyanın en büyük borsalarında işlem gören Karbon’un Türkiye’de de işlem görmesi için Dünya Bankası tarafından ülkemize 3 milyon USD değerinde hibe desteği sağlanmıştır. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi’nin de hedefleri arasında da Karbon piyasası yer almaktadır. Lakin Türkiye 2009’daki Kyoto Protokolü ile ilgili zamanlama sıkıntısı nedeni ile Gönüllü Piyasalarda yer almaktadır. Yani ülke olarak Kyoto’da belirlenen herhangi bir zorunluluğu ve yaptırımı şu an için bulunmuyor. Zorun piyasalara geçmesi (ki önümüzdeki günlerde bu konu ile ilgili girişimlerin olacağı ilan edilmiştir) bu süreçlerin tamamını hızlandırarak, kurumsallaşmasını sağlayacak. Bugüne kadar Karbon piyasalarında 170 milyar USD değerinde işlem gerçekleşmiştir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Gönüllü Piyasalarda ise 600 milyon USD civarında gerçekleşti.
FİRMALAR SÜRDÜREBİLİRLİĞİ ŞİRKET STRATEJİSİ HALİNE GETİRİYOR
Küresel birçok firma Sürdürülebilirliği iş süreçlerinin ve şirket stratejilerinin temel parçalarından biri haline getirmekte hatta reklam ve pazarlama faaliyetlerinde bu güncel terime hayli yer vermekte. Elbette gelişmiş ve refah seviyesi yüksek ülkelerde bu konu diğer ülkere nazaran daha dikkate değer olsa da, ülkemiz için tablo hiç de fena sayılmaz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2012 yılında yayınladığı bir raporda yer alan anket sonuçlarına göz atacak olursak: “Bir ürünün üretim aşamasında çevreye daha az zarar verdiğini bilinmesi, ürünün satın alınması için daha fazla ücret ödemeyi” yeterli kılmaktadır. Ankete katılan tüketicilerin yüzde 33,2’si bunu söylemiştir. Bu oran Batı da yüzde 43, Asya da yüzde 8 civarındadır. On bir yıl süren Harvard Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre KSS (Kurumsal Sosyal Sorumluluk) ve Sürdürülebilirlik faaliyetleri gerçekleştiren firmalar, rakiplerine nazaran dört kat daha hızlı büyümektedir.
Özetle sürdürülebilirlik, sadece çevre demek değil; ekonomi, toplum, çevre demektir. Boşa harcanan yatırım ve proje maaliyetleri demek de değildir. Sürdürülebilirlik; iş süreçleri, kurumsal kimlik ve iletişim stratejisine entegre edilerek doğru stratejiler ile uygulandığında; şirketin büyümesi, sermayeyi çekmesi, marka konumlandırması yapmasını, daha tercih edilir bir marka olması ve mevcut müşterilerin aidiyetini artırmasını sağlayan; iş süreçlerinde kolaylaştırıcılık rolü sağlamakla kalmayıp, tasarruf ve geleceği yakalama fırsatlarını sağlayan önemli bir enstrümandır.