Camileri, külliyeleri, çarşıları, kervansarayları, kiliseleriyle ünlü ve Osmanlı İmparatorluğu’nun metrekare başına en çok tarihi eser bıraktığı kentlerden biri olan Edirne’nin tarihi hafızasına sinagog da ekleniyor.
1-Edirne Sinagogu’nun açılışı neden bu kadar değerli?
Edirne Sinagogu, Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri Yahudilerin ibadet özgürlüğü simgelerinden ve Avrupa’nın en büyük sinagoglarından biridir. Kal Kadoş ha Gadol (Kutsal Büyük Havra) adıyla 1907’de ibadete açıldı. (Bir diğer büyük sinagog, Manisa ilimizde MÖ 133'den kalma Sardes’tir.)
Edirne Sinagogu, sadece Osmanlı döneminde ibadet özgürlüğünün değil, unutulan Osmanlı Sufi- Yahudi güçlü bağlarının meyvesi Maftirim (sinagog ilahilerinin) de doğduğu yerlerden biridir.
Bu sembol, 1934’teki Trakya Olayları sonrası Edirne cemaatinin memleketlerini terk etmesinden sonra geride yıkık tek başına durmaktaydı.
2- Trakya Olayları kısaca nedir?
1934 yılında yaşanan ‘Trakya Olayları’nda, Türkiye’de ve Avrupa’da yükselen antisemitizm dalgası neticesinde Tekirdağ, Edirne, Kırklareli ve Çanakkale gibi illerde Yahudilere ait dükkân ve evler yağmalandı, azınlıklar fiziki şiddete maruz kaldı. Edirne’deki cemaat bu olaylar neticesinde, evlerinden göç etmiş, tarihe ve kültüre tanıklık eden Edirne Sinagogu ise geride tek başına yıkık kaldı.
3- Ne kadar eski bir sinagogdan bahsediyoruz?
Edirne’ye Yahudiler, Sultan I. Murad’ın Edirne’yi fethiyle yerleşmeye başlar. Yaklaşık 17 bini bulan cemaatin 13 de sinagogu vardı. Ne yazık ki Harik-i Kebir (büyük yangın) neticesinde binlerce ev yandı ve bütün sinagoglar tahrip oldu. Yangın sonrası, Edirneli Yahudilerin ibadet edecek mekânları kalmamıştı.
Bunun üzerine Sultan Abdülhamid döneminde 4 Zilhicce 1325 (6 Ocak 1906) fermanıyla Edirne Sinagogu tekrar inşa edildi. Büyük Havra (Edirne Sinagogu), Viyana Sinagogu’nun mimarisi örnek alınarak Fransız mimarı France Depre tarafından yapıldı, 1907 yılında da ibadete açıldı.
4- Edirne Cemaati ne kadar eskidir?
Osmanlı’nın Edirne’nin fethiyle, Sultan I. Murad, Romalılardan beri Anadolu’da yaşayan Romanyot Yahudi cemaatini (Roma’nın Yahudileri) Edirne’ye yerleşmeleri için davet etmişti. 1492’de İspanya’dan sürülen ve büyük göç dalgasıyla Osmanlı topraklarına gelen Sefaradlar (İspanya’dan göçen Yahudiler) da Edirne’ye yerleşmiştir. Kısaca Edirne farklı kültürlerin birleştiği, farklı lisanların konuşulduğu Osmanlı’nın değerli bir kenti olmuştur.
Her ne kadar 20. yüzyılda inşa edilmiş olsa da Edirne Sinagogu Osmanlılarla Yahudilerin tarihini, geçmişini ve ortak kültürünü temsil eder. Ek olarak sinagog, büyük yangın sonrası günümüze varamamış Romanyot ve Sefaradlara ait 13 sinagoga ait kültürün birleşip, vücut bulmuş halidir.
5-Edirne Sinagogu’nun saray makamıyla alakası nedir?
Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki diğer dini azınlıklara mensup müzisyenler ile birlikte, saraydaki Yahudi olmayan aristokrat cemiyetine icra etmek üzere saray makamında yetiştirilmişlerdi.
Yahudi dini kutlamalarında, ilahilerdeki müziğin ve kutsal şiirin ana rolü, Sufilerin Sema’sı ile yer yer benzer özellikler taşır.
6-Maftirim nedir?
Maftirim, Osmanlı Yahudilerinin sinagog ilahilerine verilen addır. Dua değildir. Bu ilahiler Sefaradlara hastır ve bu topraklarda doğmuştur. Osmanlı-Türk Sefarad Kültürü Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Karen Gerşon’un da dediği gibi: “Tanrı’ya yönelik övgü, şükür, sitem gibi her türlü duygu ve düşüncenin şiirsel bir anlatımla Türk Müziği makamlarında okunmasıdır aslında Maftirim. Esas olarak bu şiirlere verilen ad, zamanla bunları okuyan gruplara da verildi.
Günümüzde hala bu ilahiler, Türk makamında okunmaktadır. Dinlemek için size bir link : https://www.youtube.com/watch?v=gqPmp0PuKXo
Ne yazık ki 16. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar Osmanlı klasik müziği ile bestelenmiş nice eser 20. yüzyıla kadar yayınlanamamış ve bu ilahilerin çok azı sözlü tarihle günümüze kadar gelebilmiştir.
7- Najara kimdir?
16. yüzyıl öncesine ait belgeler pek kalmadığından, Osmanlı Yahudi geleneğini ilk başlatan resmi kaynağın Haham Najara (1555- 1625) olduğu bilinmektedir.
17. yüzyıl başlarında Najara hayattayken, Yahudi müzisyenler, saray müziğiyle ilgili önemli kişileri haline geldiler. İstanbul’da 1614’te Seyyah Pietro della Valle, yeni Venedik büyükelçisi Alomoro Nani için verilen resepsiyonu tarif ederken şöyle diyor:
“Yemekten sonra, hepsi, Türk tarzında dans eden, şarkı söyleyen ve enstrüman çalan Yahudi müzisyenleri seyretmek için, bir ya da iki saatliğine saraydan ayrıldılar.”*
8- Edirne’den dünyaya yayılan ilahiler
17. yüzyıl başlarında, Edirne Osmanlı- Yahudi ilahilerinin merkezi haline gelmişti. Edirne’den doğan ilahiler, Bulgaristan, Bosna, Venedik, hatta Mısır’a kadar ulaştı.
9- Osmanlı Yahudi müzisyenleri kimler için söylediler?
Osmanlı Yahudi müzisyenleri çift kültüre sahiptiler: hem Yahudi toplumuna hem de Yahudi olmayan seyirciye hizmet verdiler.
10- Edirne Maftirim geleneği yaşayabilecek mi?
300 yaşındaki Maftarim geleneği 1920’lerde son kez parlamıştı. İlk başta Edirneli Yahudi göçmenler Sirkeci’de özel bir evde toplanmışlardı. 1926 yıllarında Haham Behor Papo liderliğinde Şişhane’deki Kneset İsrael Sinagogun’da bu mirası yaşatmaya çalıştılar.
Bu mirasın yaşatılması için Osmanlı-Türk Sefarad Kültürü Araştırmaları Merkezi tarafından arşiv oluşturulmaya çalışılmakta ve gelecek nesillere aktarılmak için çalışmalar devam etmektedir.
Detaylı bilgi için:
https://www.salom.com.tr/haber-73922-makamlarin_buyusu_maftIrIm_olumsuzlesti.html
Referans:
Maftirim Olgusuna Tarihsel Genel Bakış; Prof. Edwin Seroussi (İbrani Üniversitesi, Kudüs)
http://www.turkyahudileri.com/content/view/561/222/lang,tr/