‘Makedonya’daki Yahudilerin tarihi Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanmasına rağmen, bu toplum da Holokost felaketinden kurtulamadı. İlk Haçlı Seferlerinden itibaren birçok kez saldırı ve pogromlara uğrayan Yahudiler yine de Makedonya tarihinde iz bırakan isimler çıkartmayı başardılar.
Tüm Balkan ülkelerinde olduğu gibi, Makedonya’daki Yahudi varlığı Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanır. Philo’nun ‘Legatio ad Caitum’ belgesinde, Agripa’nın İmparator Caligula’ya Makedonya bölgesindeki Yahudilerden bahsettiğini görmekteyiz. Önemli bir diğer kanıt da, MS 165 tarihli bir yazıttır. Stobi kentinde bulunan, ‘Sinagogun babası – Yahudi cemaatinin babası’ olarak imzaladığı bir taş yazıtta Tiberius Claudius Policharmos adlı bir Yahudi kendisine yaşayacağı bir ev, yanında da sinagog olarak tahsis ettiği bir bina inşa ettirdiğini yazmış. Bu taş yazıt halen Belgrad Ulusal Müzesi’nde korunmakta.
İlk Haçlı Seferleri esnasında, Makedonya Yahudilerinin bir kısmı ya öldürüldü ya da göç etmek zorunda kaldı. Bu saldırılara rağmen Makedonya’da, zayıf da olsa, Yahudi varlığı devam etti. Ortaçağ dönemlerinde Yahudi yaşamı özellikle Manastır (Bitoli), Üsküp, Ochrida (Balat Ahrida Sinagogu’nun Ochrida göçmenleri tarafından yaptırıldığı söylenmektedir) ve Starga kentlerinde yoğunlaştı. Belirtmek gerekir ki bu kentler o dönemlerde önemli birer ticaret merkezi idiler. 1353 yılında Makedonya’yı işgal eden Sırbistan Kralı Stefen Dushan ise ülkede rastladığı Yahudi çiftçilerden bahsetmektedir. Özellikle bölgeye has bir peynir olan kaşkavalın Yahudiler tarafından üretildiği de belirtilmektedir.
Sayıca az olmalarına rağmen Makedonya’da özellikle dini konularda ünlenmiş Yahudi isimlerine sıkça rastlanmakta.
Yine 13 - 15. yüzyıllar arasında Avrupa ülkelerinden sürülmüş veya pogromlardan kaçmaya çalışan Aşkenaz Yahudiler, Romanyot olarak tanımlanan yerel Yahudi toplumuna katıldılar.
Makedonya’da Yahudi yaşamının canlanması Osmanlı dönemine rastlar. Makedonya 1381-1382 yıllarından itibaren Osmanlılar tarafından fethedilmeye başlandı. 15. yüzyıl sonlarında İspanya ve Portekiz’den sürülen Sefaradların bir kısmı Balkanlar’a ve Makedonya’da Üsküp, Manastır ve Stip kentlerine yerleşti. Bu bölgelerde ticaret, bankacılık, tıp ve hukuk alanlarında ilerlediler. Hatta Osmanlı döneminde bazıları saray içinde önemli mevkilere yükseldiler. Balkanlar içinde sınır aşırı ticaret Yahudiler sayesinde gelişti. Sefaradların Makedonya’daki 20. yüzyıl başlarına kadar olan serüvenlerini en önemli iki yerleşim merkezleri Üsküp ve Manastır üzerinden izleyelim.
ÜSKÜP
Üsküp’te ilk sinagog 1366 yılında açıldı. 16. yüzyıl başlarında İspanya ve Portekiz’den gelen Sefaradlar kentteki Yahudi yaşamını canlandırdılar. 17. yüzyılda bu topluma Hollanda’dan gelen Marranoslar katıldı. Sefaradların kente gelmesiyle ilk Yahudi Mezarlığı açıldı. 17. yüzyılda ise kentte iki sinagog bulunmaktaydı. 1689’da kentin Yahudi nüfusu üç bine ulaştı. 19. yüzyılda Sırpların kente gelmesiyle Yahudiler ticareti kısmen bu yeni topluma bırakmak zorunda kaldılar ve daha fazla zanaat ve işçiliğe yöneldiler.
Kentin Yahudiler açısından bir özelliği de bir dönem Sabetay Sevi’nin müridi olan Gazzeli Natan’ın mezarının bu kentte olmasıdır.
MANASTIR / BİTOLA
Sefaradların gelmelerinden önceki dönemlerde bu bölgede Romanyot olarak adlandırılan Yahudiler yaşamaktaydı. 14. yüzyılda özellikle Macaristan’dan sürülen Aşkenazlar ve Bulgaristan ve Batı Trakya’dan göç edenler bu topluma katıldı. 15. yüzyıl sonunda İspanya ve Portekiz’den sürülen Sefaradlar deniz yolu ve Selanik üzerinden bu kente geldiler. 16. yüzyıl başlarında Manastır’daki 1500 haneden 200’ü Yahudilere aitti.
Osmanlı dönemi boyunca (1382-1913) Manastır bir ticaret merkezi olma konumunu sürdürdü. Sefaradlar birçok dil konuşabildikleri ve çeşitli ticaret alanlarında uzmanlaşmış olduklarından Osmanlı toprakları içindeki dindaşları ve meslektaşlarıyla kolaylıkla anlaşabiliyorlardı. Bunun neticesinde tüm ticaret Sefaradların kontrolüne geçmişti. 16. yüzyıl sonlarında bir yangın neticesinde kentteki çok sayıda ev ve bu arada Portekiz ve İspanyol sinagogları yandı. Yangın sonrası toplumun maddi durumunda büyük düşüş yaşandı. İspanyol ve Portekiz kökenliler ortak bir sinagog açmak durumunda kaldılar. 1889 yılı nüfus sayımına göre, Manastır’da 5500 Yahudi yaşamaktaydı. 1910 yılında bu sayı 7000’e ulaştı. I. Dünya Savaşı ertesinde ekonomik sıkıntılar nedeniyle göçler başladı. Kalan Yahudiler ise maddi imkânsızlıklarla boğuşmak zorunda kaldılar. Bu imkânsızlıklara rağmen, kentte dokuz sinagog bulunmaktaydı. 1895 yılında Alliance Israelite Universelle kentte bir okul açtı. Bu sayede neredeyse tamamı Judeo-Espanyol dilini konuşan Makedonya Yahudilerinin yüzde 30’u Fransızca eğitim alma imkânı buldu.
II. DÜNYA SAVAŞI
II. Dünya Savaşı arifesinde Makedonya’da tamamı Judeo-Espanyol dilini konuşan yaklaşık 7.696 kişilik bir Yahudi nüfusu bulunmaktaydı. (Manastır -3.351, Üsküp-3.795, Stip-550)
Yugoslavya, daha önceden tarafsızlık duyurusu yapmasına rağmen, baskılara karşı koyamayarak, 25 Mart 1941’de Almanya, İtalya ve Japonya’nın oluşturduğu üçlü ittifaka katıldı. Hemen iki gün sonra, ulusalcı ordu mensupları tarafından desteklenen halk ayaklandı. Veliaht Prens Paul devrildi. Yerine henüz 17 yaşında olan Peter II tahta geçirildi ve üçlü ittifak ile yapılan anlaşma yok sayıldı. Bu anlaşma ile Balkanlara rahatlıkla inmeyi planlayan Almanya’nın cevabı gecikmedi. Aynı gün akşamı Almanya Yugoslavya’ya savaş ilan etti. 6 Nisan günü de Alman ordusu Yugoslavya topraklarına girdi. 17 Nisan günü, tamamen işgal edilmiş Yugoslavya teslim olmak zorunda kaldı. Kral Peter II ve ihtilalcı subayların büyük bir kısmı İngiltere’ye kaçtı, bir kısmı da direniş saflarına katıldı.
İşgal sonrasında, Yugoslavya toprakları, üçlü ittifaka imza atan ülkeler olan Almanya, İtalya, Macaristan ve Bulgaristan arasında paylaşıldı. 18 Nisan’da Büyük Makedonya (Makedonya ve Batı Trakya) toprakları Bulgaristan kontrolüne bırakıldı.
4 Ekim 1941’de Bulgaristan’ın Makedonya Yahudilerine karşı ilk sert eylemleri başladı. Bu tarihten itibaren Yahudilerin herhangi bir üretim veya ticaret yapmaları yasaklandı. Yahudilere, iş yerlerini satmak, devretmek veya kapatmak için üç ay süre tanındı. 1941 yılı sonlarında özellikle Manastır kentinde, Yahudilerin bazı semtlere girmeleri hatta yakınlaşmaları bile yasaklandı. Manastır’da, kentin en yoksul semtlerinde, eski Yahudi semti yakınlarında yaşamaya zorlandılar. Böylece, etrafına bir duvar çekilmemiş olsa bile, Manastır’da ilk Makedonya gettosu oluşturuldu.
28 Haziran 1942’de Bulgaristan Hükümetine “Yahudi sorununu çözmek için gereken tüm adımları atması için” tam yetki verildi. 26 Ağustos 1942’de, Gestapo önerisi ve baskısıyla 4567 numaralı Yahudilerin ‘sarı yıldız’ takmaları mecburiyeti tebliği yayınlandı. On yaşından büyük tüm Makedonya Yahudilerinin sarı yıldız takmaları mecburi oldu. 4 Eylül 1942’de Makedonya ve Batı Trakya’da yaşayan Yahudilerin adreslerini kaydettirmeleri istendi. Bunun peşinden tüm Yahudi karşıtı önlemler peşi sıra gelmeye başladı. Tiyatro ve kafe gibi mekânlara girmeleri yasaklandı. Belli saatlerde sokağa çıkma yasağı getirildi. Alınan Yahudi karşıtı karar ve önlemler ile Yahudilerin Makedonya’nın sosyal, ekonomik ve politik yaşamından kopartılması ve yalnızlaştırılması amaçlanıyordu.
1942 sonbaharında, Yahudiler, Sırplar ve Romanlar hariç tüm Makedonya halkına Bulgar vatandaşlığı verildi. Vatandaşlık verilmemesinin amacı, bu azınlıkların yabancı sayılmaları ve bu nedenle her türlü vatandaş haklarından mahrum edilmeleriydi.
22 Şubat 1943’te, Bulgaristan ve Almanya, 20 bin Bulgar Yahudi’sinin sınır dışı edilmesi konusunda anlaştılar. Bu kapsam içine ilk sırada vatandaş olmayan 8 bin Makedonya ve 4 bin Batı Trakya Yahudi’si giriyordu. Geri kalan açık, Bulgar vatandaşı Yahudilerden, özellikle Sofya Yahudileriyle tamamlanacaktı. Ancak parlamento, halk ve kiliseden gelen yoğun baskılar nedeniyle Bulgaristan içi kısmı gerçekleşmedi.
ÖLÜM YOLCULUĞU
Makedonya Yahudileri ise bu kadar şanslı olamadı.
Almanya’nın Sofya temsilcisi Beckerle’nin baskısıyla 11 Mart 1943’te tüm Makedonya’da eşzamanlı olarak Yahudileri toplama operasyonu başlatıldı. Manastır’da getto kuşatıldı. Sabah saat 5-6 sularında Yahudi evlerine gidilerek bir saat içinde hazır olmaları ve evlerini terk etmeleri istendi. Saat 7’ye doğru, hepsi tren istasyonuna götürüldü. Vagon başına 50-60 kişi bindirilerek, tamamı Üsküp’te toplama kampına dönüştürülen tütün deposu Monopol’e götürüldü. Makedonya’nın tüm Yahudi nüfusu olan 7.215 kişi bu kampta toplandı. Odalara yaklaşık 500’er kişi yerleştirildi. Çok kötü beslenme ve sağlık şartları altında geçen on günden sonra, ilk olarak 198 kişi, peşinden 67 sağlık çalışanı serbest bırakıldı. Geri kalan grupta, 3 yaş altı 539, 3-10 yaş arası 602, 10-16 yaş arası 1172 çocuk, 70 yaş üstü 865 kişi, 250 ağır hasta ve dört hamile kadın bulunmaktaydı.
22 Mart’ta ilk grup Treblinka’ya gönderildi. 25 ve 29 Mart’ta geri kalanlar Treblinka’ya gönderildi.
Bu ölüm kampına gönderilen 7.144 Yahudi’den hiçbiri sağ kalmadı. Makedonya genelinde ise yalnızca 150 civarında Yahudi savaş sonuna kadar sağ kalmayı başardı. Sağ kalanların çoğu ise yerel direniş hareketlerine katıldı. Yaşlılar direnişçileri saklarken gençler silahlı direnişçi olarak kendilerini gösterdiler. Savaş ertesinde Estreya Mara Ovadia ve Jamila ‘Tsveta’ Kolonomos Yugoslavya ulusal kahramanları ilan edildiler. On iki Yahudi direnişçi ise çeşitli madalyalarla onurlandırıldılar.
Makedonya, savaş sonunda Yugoslavya Federasyonu’na bağlı bir cumhuriyet oldu. 1945 ertesinde Makedonya’da Yahudi varlığı neredeyse yok olmuştu.
Ülke, 1991 yılında bağımsızlığına kavuştu ve Makedonya Eski Yugoslavya Cumhuriyeti adını aldı. Günümüzde Üsküp’te tamamı Sefarad olan 190 kayıtlı Yahudi yaşıyor. Ülkenin geri kalan bölgelerinde kimliğini açıklamayan 200 kadar Yahudi’nin de bulunduğu tahmin ediliyor. Eski Sefarad gelenekleri artık yok oldu.
2000 yılı mart ayında Üsküp’te Beth Yaakov Sinagogu hizmete açıldı. Katılım azlığı nedeniyle yalnız bayramlarda açılıyor. Dini törenler Ortodoks Sefarad geleneklerine göre uygulanıyor. Bu sinagog Makedonya Devleti, İsrail ve çeşitli ABD Yahudi yardım kuruluları desteğiyle inşa edildi. İç dekorasyon olarak, savaştan sonra sağlam kalan eski Üsküp Sinagogu malzemeleri kullanıldı.
Yine 2000 yılında Makedonya Hükümeti, savaş esnasında el konulan malvarlıklarının iadesi konusunda çalışmalar başlattı. Yine bu çalışmalar kapsamında, 2011 yılında Makedonya Yahudileri Şoa Kurbanları Anma Merkezi açıldı. Yurtdışından temin edilen kaynaklarla Makedonya’da Sefarad yaşamı tekrar yaşatılmaya çalışılıyor.
Kaynaklar:
The Deportation of the Jews from Vardar Macedonia – Spas Tashev
Transports from Macedonia and Thrace – Death Camps
Deportation of Monastir Jewry – USHMM
The Holocaust in Macedonia – Carl Savich
The Jews of Monastir Macedonia – Shlomo Alboher
La Shoah en Europe du Sud-Est – Colloque Memorial de la Shoah
Macedonian Chronicle, The Story of Sephardic Jews in the Balkans
Holocaust Fund of the Jews From Macedonia
The Jews in Macedonia During WWII- Michael Berenbaum