Londra Üniversitesi’ndeki Yahudi öğrenciler, geçtiğimiz haftalarda Doğu ve Afrika Bilimleri Fakültesi’nin gerçekleştirdiği resmi olmayan oylama ile alınan İsrailli akademik kurumlarla ilişkiyi kesme kararının ardından artan ve kendilerine tehdit ve korkutmaya yönelik saldırılar nedeniyle tedirgin.
Fakültenin dekanı konu ile ilgili gerekli araştırmayı yapıp, gerekli aksiyonları alacaklarını belirtti. Doğu ve Afrika Bilimleri’nin Direktör Paul Webley, Jerusalem Post Gazetesi’ne yaptığı açıklamada fakültenin atmosferinin karşılıklı tolerans, konuşma ve düşünce özgürlüğü içinde olması gerektiğini dile getirdi. Webley, fakültenin Yahudi Öğrenciler Birliği Başkanı Moselle Paz Solis tarafından konuyla ilgili bilgilendirilmesi üzerine, bu tip davranışlara ve buna yol açan eylemlere izin vermeyeceklerini açıkladı.
Geçtiğimiz çarşamba günü yapılan oylama sonrası olan olaylar ve atmosfer karşısında tedirgin olan Yahudi öğrenciler konusunda üzüntülerini belirtirken, olaylardan etkilenen öğrencilerin, başlarına gelen olay konusunda şikayette bulunması halinde, konu hakkında araştırma başlatacaklarını bildirdi.
Konu ile ilgili raporlara göre, Yahudi ve İsrail’i destekleyen öğrenciler ocak ayından itibaren BDS hareketi ve Filistin Öğrenci Derneği tarafından hazırlanan İsrail Ayrımcılık Haftası programının hazırlıkları ve düzenlendiği şubat ayının son haftası boyunca ciddi baskı altında kaldılar. Bu etkinlikler içerisinde ayrıca, Kudüs’te bulunan İbrani Üniversitesi ile olan akademik bağlantıların kopartılması kararı üzerine bir referandum yapıldı. Bu oylamaya 1283 öğrenci ve 300 akademisyen katıldı. İlk etapta üniversite yetkilileri tarafından sadece bir anket olarak görülen ve ciddiye alınmayan bu oylama, oy kullanan öğrencilerin yüzde 75’nin ilişkilerin kesilmesi yönünde fikir belirtmesiyle sonuçlandı. Oylamaya katılan akademisyenler ise yüzde 60 oranında ilişkilerin kesilmesi yönünde oy kullandı. Yapılan referandumu eleştiren taraflar ise oylamanın gerçekçi olmadığını, oylamaya katılan nüfusun 8500 kişilik fakültenin sadece yüzde 14’ünü oluşturduğunu savundular. Bu oylamada “hayır” kararı için gösteri haklarını kullanan öğrenciler başta olmak üzere, kampüsteki bütün Yahudi öğrenciler kendilerini tehdit altında hissettiklerini belirttiler. Rapor edilen bazı durumlarda ise Yahudi öğrencilerin küfür ve hakaretler içeren sözlü tacizlere uğradıkları bildirildi.