Paula Burger ailesi ile Polonya-Belarus arasındaki bir ormana kaçtığında küçücük bir çocuktu. Nazilere karşı silahlı mücadele eden Partizanların koruması sayesinde hayatta kalan Paula anılarını, ‘Paula’s Window: Papa, the Bielski Partisans and a Life Unexpected’ adlı bir kitapta topladı
Mutfağının penceresinden Paula Burger çocukların karda oynadıklarını izliyor. Böylesi günlerde Paula, kardeşi, babası ve diğer Yahudilerle birlikte ıssız yerlerde Nazilerden gizlendikleri sert kışları anımsıyor.
Paula Burger verdiği bir söyleşide, “Bulunduğumuz ormanda, hiçbir yere gidemeden, güvende olmadığımız endişesiyle yaşadığımızı ve soğuğu hatırlıyorum. Günümüzde yaşamak için çaba sarfediyorum ama geçmiş hiçbir zaman benden uzakta değil. Bir anda geri gelebiliyor” demekte.
Holokost dönemi anılarını yayınladığı kitabında Paula Burger okura doğrudan çocukluğundaki soğuk, ormandaki hastalık ve açlık, şiddet veya gettodaki sefaletten bahsetmiyor. Onun yerine İkinci Dünya Savaşı’nın öncesindeki kış mevsiminde babasının onu şabat günleri sinagoga giderken sırtında taşıdığını, dua sonrasında da ikisinin el ele eve döndüğünü anlatıyor; “Günlerim annem Sarah’ın kucağında geçerdi, beni kaldırır, etrafında döndürürdü” diyor.
‘Paula’s Window: Papa, the Bielski Partisans and a Life Unexpected’ kitabı hayatta kalma mücadelesinin öyküsünün yanısıra ailedeki inancı, merhameti, şefkati ve her türlü güzelliği yansıtmakta.
Paula Burger’in deneyimleri 2008 yılında ‘Defiance’ adı altında Hollywood’da sinemaya uyarlandı. Tuvia Bielski rolünü Daniel Craig canlandırdı. Tuvia Bielski, Polonya-Belarus sınırındaki ormanlarda gizlenen savaşçıları ve ailelerini koruma altına alan ve Nazilere karşı düzenlenen saldırıların başını çeken dört Yahudi kardeşten biriydi. Paula Burger’ın kitabının önsözünde Tuvia Bielski’nin oğlu Robert kitap hakkında, “Hayatta kalanları ve ailelerini birleştiren sağlam bir bağ” ifadesini kullandı.
Savaş sonrasında göç ettiği ABD’de önce Chicago’ya ardından Denver’e yerleşti ve sanat eğitimi gördü. Evinin duvarları kitaplar, aile fotoğrafları, tablolar ve kendi yaptığı eserlerle dolu.
Paula Burger, tablolarında mumları ile ışıl ışıl yanan menorah ve hanukiyalara yer vermesi ile tanınıyor. Burger açıklamasını şu sözlerle yapıyor, “Kış aylarına denk gelen Hanuka bayramı Yahudi ulusunun maruz kaldığı şiddeti alt etmesinin kutlandığı bir bayram. İşte benim çocukluğumda tanık olduğum tam da bu durum.”
Denver University’nin Yahudilik Eğitim Merkezinde ve kentteki Mizel Museum’da Yahudi kültürü ve sanatı konusunda konferanslar veren Burger, kendi öyküsünü de birkaç kez anlattı. Öyküsünü ortaokul öğrencilerine anlattığı bir gün, bir öğrenci ona yaklaştı, “Ben de senin gibi annesizim” dedi. Naziler Paula Burger’in annesini katletmişti, Denver’li küçük öğrencinin annesi de bir şiddet saldırısının kurbanı olmuştu.
“Tarih günümüzde halen Holokost kurtulanları ile yaşıyor, birkaç yıl sonra bu durum değişecek” diyen Mizel Museum’un eğitim müdürü Penny Nisson, Burger’ın kitaplarının okullara ve kütüphanelere ulaşmasını sağlıyor.
80 yaşına yaklaştığında Paula Burger, anılarını anlatabilecek son kişilerden biriydi artık. Kendisi ile ‘Defiance’ filmi hakkında söyleşi yapmaya gelen Intermountain Jewish News muhabiri Andrea Jacobs ile samimiyet kurdu ve anlatacaklarını kaleme almasını ondan rica etti.
Andrea Jacobs, Burger’ın mutfak penceresinin altındaki masanın etrafında gerçekleşen söyleşileri sağlam temellere oturtabilmek için Bielski kardeşlerin biyografileri ile Holokost dönemi hakkında derin araştırmalar yaptı.
Bir zamanlar Yahudilerin kültürel ve siyasi merkezi sayılan Novogrudek’in Naziler tarafından işgal edildiği 1941 yılında Paula Burger 7 yaşındaydı. Yahudiler katlediliyor, gettolara kapatılıyordu. Paula’nın babası Wolf Koladicki Nazilere karşı savaşmak üzere partizanlara katıldı. 1942’de Naziler babasını yakalamak üzere eve geldiklerinde Paula ve erkek kardeşi evde değillerdi. Nazilerin anne Sarah Koladicki’yi götürmeden önce ağzından laf almak için hırpalamalarına ait bir akrabanın anlatıları Burger’ın kitabında yer almakta.
Nazilerin, “Kocan nerede?” sorusunu, “Aylar önce bizi terk etti” diye yanıtlamıştı. “Çocukların nerede?” diye sorulduğunda çocuk sahibi olmadığını söylemişti. Anneyi götürmelerinin ardından, baba çocuklarını alıp ormana götürdü. Ve orada yaşamaya devam ettiler. Wolf Koladicki 1975’te Chicago’da yaşamını yitirdi.
Andrea Jacobs, Holokost kurtulanlarının birçoklarıyla söyleşiler yaptı. Hepsinde aile fertlerinin birbirleri için yaptıkları fedakarlıklar göze çarpmaktaydı.
Ruslar bölgeyi özgürlüğüne kavuşturduğunda 10 yaşındaydı Paula Burger, Jacobs’dan süreklilikten söz ettiği kitabın sonlarında çocukları ve torunlarıyla yapacağı söyleşilere yer vermesini istedi.
Paula Burger’ın şu sözleri oldukça anlamlı: “İnsanlar bana hayatta kalabilmiş olmamın sebebini soruyorlar. Gerçekte bunun yanıtını hiç bilmiyorum. Tanrı’nın koruma program listesinde bulunduğum inancını taşıdığımı söylüyorum. İnsanlar benden öykümü anlatmamı istediklerinde tanıklık etmek üzere davet aldığım izlenimine kapılıyorum. Bu öyküyü anlatmamam mümkün mü?”