Klasik müzik dünyasının en ünlü mandolincisi Avi Avital, 29 Mart akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda unutulmaz bir konser verdi. Türkiye’ye ilk kez gelen genç İsrailli sanatçı, mandolini çok yüksek mertebelere taşımış bir virtüöz. Kendisine Almanya’nın son yıllarda yıldızı giderek yükselen topluluklarından Kammerakademie Potsdam eşlik etti. Biz de Avital ile konser öncesi söyleşme fırsatını kaçırmadık
Elda Sasun
Avi Avital,1978 senesinde İsrail’in Berşeva kentinde dünyaya geldi. Fas asıllı, müzik geçmişi olmayan bir aileden gelen sanatçıya tabii ki, ilk sorum şu oldu:
Berşeva gibi bir şehirde, 7-8 yaşlarındaki bir çocuk, mandolin çalmaya başlar ve ünlü olur. Bu nasıl gerçekleşti?
Bunu komşumuza borçluyum. Evimizin üst katında mandolin çalan ve benden birkaç yaş daha büyük olan bir çocuk vardı. Kendisi Berşeva’nın Gençlik Orkestrası’yla birlikte çalışıyordu. Ona gıpta ettim ve ben de çalmayı denemek istedim. Aynı senelerde hocam Simha Nathonson da Rusya’dan Berşeva’ya geldi. Mahalli konservatuarda keman hocalığı yapacaktı fakat kontenjan dolduğu için keman yerine mandolin öğretmeye başladı. Bende onun gibi tanınmış bir hocayla çalışmak istedim.
Nathonson bana müziği anlattı. Bu, klasik müzik eğitimimin başlangıcıydı. Sadece klasik müziği ve mandolin çalmayı değil, aynı zamanda kırk çocukla birlikte uyumla çalmayı öğrendim.
Aileniz bu mandolin merakını nasıl izledi?
Ailem Fas geleneklerinden gelen müzik ve Fransızca şarkılar dinlerdi, fakat klasik müzik yoktu. Benim şehrimin dışında, Rosh-Ein’de de mandolin çalan ilginç bir grup daha vardı; Yemen kökenliydiler ve Bach, Mozart çalarlardı. Mandolin kendimi çok yakın hissettiğim bir müzik aleti oldu. Askerliğimi tamamladıktan sonra mandolinin doğduğu ülke ya da evi sayılan İtalya’ya gittim. Enstrümanın doğuşunu öğrenmek istedim
Aristokrasinin müzik aleti olarak tanınan mandolin zamanla 20. asırda halk tarafından çalınan bir alet oldu ve farklı ülkelerin folklorlarıyla bağdaşmaya başladı; saz, buzuki, ud, balalayka gibi yerel aletlerle birlikte çalındı. Ben en başından geleneksel bir mandolin çalgıcısı olmayacağımı biliyordum. Hem klasik hem de diğer tarzlardaki uygulamaları sevdim ve gerçekleştirdim.
İstanbul konseri de aynen böyle iki tarza ayrılmış…
Evet, ilk bölümde Barok ve Klasik çalacağız: Vivaldi, Bach Mandolin Konçertoları. Vivaldi, mandolin için beste yapmış, haliyle onsuz olmuyor. İtalyanca da lisan olarak mandoline uyumlu; ikinci bölümdeyse Klasik folk düzenlemeleri var. Romen, Gürcü halk danslarından uyarlamalar…
Avi Avital, içinde iki kez Avi olan bir isim; bunun özel bir anlamı var mı?
Dedemin ismi Avraham idi ve babam ben doğunca tabii olarak onun ismini verdi, Avraham artık kullanılmadığı için de Avi oldum. Avital ise soyadımız, Abutbul’un modernleşmişi. Fas’tan gelenlerin büyük kısmı bu soyadını Avital’le değiştirdiler. Bu arada hem baba, Avi; hem Av-ram, yani yüksek mertebeden baba, ata anlamına gelen bir isim…
Son albümünüz ‘Between Worlds’ü hazırlarken nelerden etkilendiniz?
Albüm Berlin’de gerçekleşti. Son beş senedir ailem, eşim ve oğlum Hillel’le Berlin’de yaşıyorum. Albümü yaparken ilhamımı değişik folk müziği ve kültürlerinden aldım. Amacım folk müziğini, klasik müzikle birleştirip onu klasik müzik salonuna ‘Art Music’ olarak taşımaktı. Dolayısıyla albümde hem Barok, hem Folk var. Albümdeki her tını dünyanın değişik gelenek ve kültürlerinden geliyor, bu yüzden de adını ‘Alemler Arasında’ koydum. Hem çeşitli halk müziği hem klasik müzik dinlenen bir ülke olan İsrail’de yaşadım. Bu çok kültürlülük müziğime de yansıdı.
Kariyerim açısından daha geniş olanakları olan Berlin’de yaşıyorum. Berlin, son yılların sanat, kültür merkezi. Ev komşularımızın her biri sanatla uğraşıyor; kimi ressam, kimi heykeltıraş. Şehirde sürekli hareket var, ben de bunun bir parçası olmak istedim.
Türkiye’ye ilk gelişiniz mi?
Evet, ne yazık ki, sadece bir gece kalıyorum; şehri şimdiden sevdim bile. Almanya’da çeşitli Türk sanatçılarla Türk müziği çalma projemiz var. Türk kültürüne pek yabancı değilim. Balkan, Makedonya ve Türk müziğini seviyorum. Değişik kültürleri deneyimlemek, onlarla birlikte adeta ‘bayram’ kutlamak istiyorum. Burada bulunmaktan çok mutluyum. Türk müziğinin ezgilerini de yapımlarıma katmak isterim. Akdeniz ülkelerinde kendimi evimde gibi hissediyorum. Buralarıyla ilgili değişik uygulamalar yapıp onları çaldıkça çok mutlu oluyorum.
İstanbul’a mutlaka tekrar gelmek, Ayasofya’yı, pazarları keşfetmek, gezmek isterim.
Avi Avital ile konserden önce buluştuk, kendisini daha önce dinlemediğim için provasında bulunmak istedim. Mandolin çalarkenki rahatlığı ve coşkusu, dış basında söylendiği gibi tıpkı ‘rock’ çalan bir gitariste eşdeğer! Mandolini adeta yaşıyor, çalarken müziğin ritmine göre değişen yüz ve vücut ifadeleri ise görmeye değerdi.