Angel Rojas ve Carlos Rodriguez’in kurduğu dünyaca ünlü İspanyol dans topluluğu ‘Rojas ve Rodriguez’ yepyeni gösterileri Titanium ile 11 Nisan’da CRR’de
Nuevo Ballet Espana’nın tüm dünyada ünlenen dansçıları Angel Rojas ve Carlos Rodriguez, koreografisini ve yönetmenliğini yaptıkları son gösterileri ‘Titanium’ ile birbirinden isyankar ve tutkulu sokak danslarını flamenko tavrıyla buluşturuyorlar.
İkilinin enerjisini taşıyan ‘Titanium’, İspanya’nın break dans şampiyonu b- boy Chey Jurado’nun da katkısıyla daha dinamik ve göz alıcı bir hale geliyor.
Sahnelenmeye başlar başlamaz büyük ilgi gören ve kapalı gişe sahnelenen ‘Titanium’, şimdiden ‘İspanya Ulusal Dans Ödülü’nün sahibi oldu.
Gösteriniz flamenko ve hip hop müziklerini buluşturuyor; kısaca sokakların isyankâr kardeşleri buluşuyor da diyebilir miyiz?
Evet, tam olarak öyle de söyleyebiliriz. Flamenko ve hip hop müzikler her ne kadar farklı nesillerin müzikleri olsalar da ortak yönleri isyankar oluşları…
Peki, gösterideki break-dans öğelerinin flamenko tavrına nasıl bir katkısı oluyor?
Bana göre break-dans sadece flamenkoya değil, gösterinin tamamına son derece göz alıcı ve dikkat çekici bir hava veriyor.
Gösterinin tamamı erkek dansçılarla gerçekleşiyor; sizce bu açıdan kışkırtıcı olmaktan çok agresif bir tavrı var diyebilir miyiz?
Kesinlikle öyle. Hiçbir şekilde arzular üzerinden hareket eden bir tavrı da yok ve hem erkek izleyiciler hem de kadın izleyiciler için gösterişli ve olağanüstü bir dans gösterisi.
Gösteriniz daha en başından ‘İspanya Ulusal Dans Ödülü’ sahibi oldu; peki, gösterinizin hazırlık süreci ne kadar zaman aldı?
Hazırlık süreci dokuz ayı buldu. Şimdiye kadar en uzun süren provalar da yine Titanium için oldu. Hem öncesinde yaratıcı sürece varana kadar, hem hazırlık sürecinde, hem de provalarla bugüne kadar bir dans topluluğu olarak en çok emek harcadığımız iş.
Farklı sokak danslarını buluşturduğunuz gösterinizi hem müzikleriyle hem de bir bütün olarak nasıl özetlersiniz?
Flamenko, elektronik, hip hop ve rap müziklerinin buluştuğu bir gösteri olarak nitelendirilebilir. Flamenkonun verdiği tutkuyu sahnede hissediyor olacaksınız ama aslında bir bütün olarak tutkudan çok daha fazlasını hissettiriyor. Bizim de bir topluluk olarak daha önce sahnede yaşamadığımız bir deneyim diyebilirim. İzleyiciyi ayağa kaldırıyor, alkışlatıyor ve coşku veriyor.
Turneye devam ediyorsunuz ve İngiltere prömiyeriniz Mayıs’ta gerçekleşecek; İstanbul’dan sonra sırada neler var?
Londra prömiyerinden önce İstanbul’a geliyoruz. İstanbul’dan hemen sonra Budapeşte’ye uçuyoruz ve festival sahnesinde çıkıyoruz. Londra’da 5 Mayıs’ta ilk gösterimiz gerçekleşecek ve 23 Mayıs’a kadar oradayız. Eylül ayında Biarritz’deyiz ve yılın son yarısında şimdi tarihleri üzerinde çalıştığımız Latin Amerika turnesi başlıyor olacak.
‘Titanium’, İstanbul’da ilk kez sahneleniyor olacak ancak İstanbul’a daha önce başka gösterilerle gelmiştiniz; İstanbul’da en çok neleri seviyorsunuz?
İstanbul’a ilk kez 1993 senesinde gelmiştik. Ülkenizin en çok insanlarına hayran kaldım. İstanbul’da tanıştığım hemen herkes çok açık görüşlü ve dışa dönüktü. Arkadaşlık kurduğunuzda Akdenizli olduklarını da çok iyi hissediyorsunuz ve elbette bize çok yakın geliyorlar.