Yazarımız İgal Mevorah, Fenerbahçe Ülker´in, Maccabi Tel Aviv´i 80-72 yendiği maçtan izlenimlerini yazdı...
Turkish Airlines Euroleague play-off çeyrek final serisi ilk maçında Fenerbahçe Ülker ile Maccabi Electra karşı karşıya geldi. Ülker Sports Arena'da oynanan mücadelede Fenerbahçe Ülker, Maccabi'yi uzun süre geriden gelip 8 sayı farkla 80-72 mağlup etti ve seride 1-0 öne geçti.
Ülker Sports Arena beni bir kez daha şaşırtmadı tabii ki. Bütün ihtişamıyla karşıladı beni kapısında. Fakat asıl olay bundan sonra... İçeri öyle bir girdim ki, takım elbiseli insanların sanki beni ‘lounge’da karşılamasından mı bahsedeyim, yoksa buradaki açık büfe ikramlardan mı? Kendi takımımla bir kez daha gurur duymadan önce sanırım, asıl teşekkürü çok sevgili gazeteme ve Genel Yayın Yönetmenimiz İvo Molinas’a yapmam gerekiyor. Böyle bir atmosfere beni gönderdikleri için binlerce teşekkür güzel insanlara. Şu an beklemedeyim, maçın başlamasına yarım saat var. Bir sonraki paragrafta yaşadığım bütün canlı manzaraları aktaracağım.
Takımlar sahaya çıkmaya başladı ben bunları yazarken. Maccabi sahaya çıkarken doğal olarak ıslıklanıyor şu an ancak, dikkatimi çeken ‘kahrolsun İsrail’ protestosu sadece dört saniye sürdü. Bu tezahüratı da sol üst tribünümde bulunan bir grup başlattı. Bu tezahüratın yayılmamasını, basketbolun ne kadar kültürlü ve kendini bilen bir spor olmasına bağlamamız hiç de yanlış olmayacaktır. Şu an Fenerbahçe sahaya çıkıyor. Işıklar karartıldı ve oyuncuların ismi teker teker okunmaya başladı. Abartısız söyleyebilirim ki şu an burası NBA maçından farksız. Fakat tam şu an Maccabi takımı ellerinde bir pankartla sıraya dizildi. Pankartta, “Spor dostluk ve barışın temelidir. Geçmiş olsun Fenerbahçe” yazıyor. Hem Türkiye’de yaşayan bir Musevi olarak hem de bir Fenerbahçe taraftarı olarak tüylerimi diken diken eden bir görüntü olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Ancak eklemem de gerekir ki, tam Fenerbahçe oyuncularının isimleri okunurken açıldığı için çok fazla insan bu pankartla ne yazık ki ilgilenmedi. Zamanlama daha iyi olabilirdi. Unutmadan, Obradovic’in bulunduğu tarafın hemen karşı tribününde “Road to Madrid” yazılı bütün tribünü kaplayan bir pankart açıldı. İnsanın her şekilde tüyleri diken diken oluyor ve “Saldır Fenerbahçe oleey” demekten kendini alıkoyamıyor insan.
Şu anda son düdük çaldı ve maç bitti. Söylemem gerekir ki uzun zamandır bana keyif veren en güzel 40 dakikaydı. Kısaca özetlemek gerekirsek: Maccabi 3. periyodda farkı 11 sayıya çıkarttı fakat Jan Vesely, Obradovic ve taraftar bu maçı inanılmaz bir geri dönüşle 8 sayı önde kazandı. Burada taktik, hakem kritiği yapmayacağım. Gerek de yok. Maç güzeldi, insanlar güzeldi, tezahüratlar 3-4 tanesi dışında (ki onlar da beş saniyeden fazla sürmedi) temizdi. Kısacası basketbolun temizliğini izledik salı akşamı. 365 günün hepsinde futbol konuşulan ülkemizde, basketten alınması gereken çok ders var.
Bu akşamın en iyi beşlisini saymam gerekirse. Sırayla: