Beyin kanseri tedavisinde büyük buluş

Tel Aviv Üniversitesi araştırmacıları ölümcül beyin tümörünü yenecek bir tedavi geliştirdiler.

Dünya
22 Nisan 2015 Çarşamba

İsrailli araştırmacılar kötü huylu glial (sinir sistemi destek bağ dokusu) tümörlerinin en ölümcül olanı GBM’yi yenecek bir tedavi yöntemi geliştirdiler

Beyin kanserinin en kötü türü olan glioblastoma multiform (GBM), doktorların büyük bir çoğunluğu tarafından tedavi edilemez olarak görülüyor. Teşhisin ardından bir, bir buçuk yıl sonra kurbanlarını öldüren bu tümöre bilim çevrelerinde ‘terminatör’ de deniyor. Ancak son zamanlarda tıp dünyasını sarsan bir gelişme oldu. Oldukça inovatif bir yaklaşımla, temelinde nanoteknoloji yatan bir teknik geliştiren Tel Aviv Üniversitesi (TAU) araştırmacıları, doktorların ölümcül kanser tümörlerini ve hatta GBM’yi tedavi etmelerini sağlayabilir.

TAU, Hücre Araştırma Departmanı ve Nano İlaç Merkezi’nden Prof. Dan Peer tarafından geliştirilen sistemde ‘kanser kurşunu’ doğrudan kanserli hücreye yapışarak kemoterapi uyguluyor. Prof. Peer ve Prof. Rimona Margalit metotlarının ne kadar tesirli olduğunu birkaç ayrı çalışmada yayınladılar. Araştırma yalnızca yumurtalık kanseri vakalarında denenmişti. Tel Hashomer Hastanesi Beyin Cerrahi Bölümü Başkanı Prof. Zvi R. Cohen, kemoterapiye oldukça seyrek yanıt veren GBM hastaları için de bu yöntemin kullanılabilirliğini sorgulamaya başladı. Çaresizlik içinde hastalarını bir bir kaybeden Prof. Cohen, ısrarla Peer’i bu nano çapta tekniği gliomaları tedavi etmek için denemeye ikna etti.

Son on yıldır Cohen glioma klinik deneylerinde baş araştırmacı olarak rol alıyordu. Gen tedavisi, bakteri toksin terapisi ve yoğun odaklı ultrason tedavisi beyin tümörlerini iyileştiremiyordu. Peer’in çalışmasını duyan Cohen, yıllardır aradığı inovatif yaklaşımı buldu; nanoteknoloji ve moleküler biyolojinin birlikte beyin kanserini alt edebileceğine inancı tamdı.

Margalit ve Peer aynı yumurtalık kanserinde olduğu gibi, kanserli beyin hücreleri enjekte edilmiş farelerde uygulama yaptılar. Yapışkan bir madde olan HA ile kaplanmış nano partiküller, RNAi* denilen genleri kontrol eden molekülleri doğrudan gliomalı hücrelere taşıdı. Sonuçlar muazzamdı. RNAi’ler kanserli hücrelere doğrudan temas etmiş, yaşam süresi önemli ölçüde normal kemoterapi gören gruba göre uzamıştı.

“Kanserli hücreler sürekli bölünür. Bunu regüle eden spesifik bir protein bulunmaktadır. Eğer bu geni susturabilirsek bu hücreler ölür, bu geni bulundurmayan normal hücrelerse sağlıklı kalır” düşüncesinden yola çıktıklarını söyleyen Peer sistemlerinin kemoterapiye göre çok daha az zehirleyici, kolay ve şık olduğunu iddia ediyor.

Deneyin sonuçlarına gelince, 30 gün boyunca dört enjeksiyon yapılan fareler deneyden yüz gün sonra hâlâ hayattaydı. Ortalama bir farenin yaşam süresinin iki yıl olduğu düşünülünce bu muhteşem bir başarı olarak addediliyor. Kontrol grubunda normal kemoterapi gören fareler 30-35 gün sonra öldüler. Prof. Peer sonuçların gelecek vaat ettiğini ve bu yolda çalışmaların sürdürülmemesinin suç olacağını belirtti.

 

Kanser alanında bir başka atılım da Nobel ödüllü İsrailliden

Technion Üniversitesi’nden araştırmacılar kanseri bastıracak ve kanserli hücrelerin büyümesini ve gelişmesini engelleyebilecek iki protein keşfettiler.

Nobel Kimya Ödüllü, İsrailli Prof. Aaron Ciechanover’a ait laboratuvarda, Dr. Yelena Kravtsova-Ivantsiv’nin liderliğinde yürütülen araştırmada KPC1 ve p50 adlı proteinlerinin kanserli dokuları bastırdığı gibi, yüksek yoğunlukta kullanıldıklarında dokuları kanserli hücrelere karşı korumaya aldığı ispatlandı.

Ciechanover, tümörün nasıl bastırıldığını anlamak için yıllar süren bir araştırma gerektiğini ve bu buluşun ardından gelebilecek bir ilacın ihtimal dahilinde, ancak uzun ve zorlu bir süreç olduğunu belirtti.

 

*RNAi: Canlı hücreler içinde yer alan ve hangi genlerin aktif olacağını ve nasıl aktif olacaklarını belirleyen bir sistemin ismi. RNAi genlerin doğrudan ürünü olup faaliyetlerini artırmak veya azaltmak suretiyle, örneğin bir  RNA’nın protein üretmesini engelleyebilir.