Eski SS astsubayı mahkemede verdiği ifadede, Yahudilerle dolu tren vagonlarının Auschwitz’e gelişini, mallarının ayıklanışını ve bazılarının hemen gaz odalarına yollanmalarını ince detaylarıyla anlattı
1944 yılı mayıs ve temmuz ayları arasında Alman işgali altındaki Polonya’da bulunan Auschwitz-Birkenau Kampına getirilen 425 bin Macar Yahudi’sinin hemen gaz odasına yollanan yaklaşık 300 bin kişisinin öldürülmesine yardımcı olmaktan yargılanmakta olan 93 yaşındaki Oskar Groening, Lueneburg mahkemesine verdiği ifadede, o dönemde kamplara çok sık tren geldiğini ve bu yüzden bazen birkaç trenin kapıları kapalı şekilde bekletildiğini söyledi.
Kendisinin genellikle kampın Auschwitz I bölümünde görev aldığını söyleyen Groening, Birkenau rampasının sadece üç kere bekçiliğini yaptığını ve bu seferlerden birinin yirmi dört saatlik oldukça meşgul bir vardiya olduğunu söyledi. Ana gaz odaları Birkenau bölümünde bulunuyordu.
Mahkemenin ikinci gününde verdiği ifadede Groening, “Gaz odalarının ve fırınların kapasiteleri kısıtlıydı. Bazıları 24 saatte beş bin kişinin imha edilebildiğini söylüyorlardı ama bunu doğrulamam mümkün değil. Bilmiyordum. Düzenin bozulmaması için, ikinci trene geçmeden önce bir trenin tamamen boşaltılıp inen herkese ne yapılacağının belirlenmesini bekliyorduk. Auschwitz I’de de süreç Birkenau’daki gibi işliyordu. Tek fark kamyonların olmamasıydı. Esirlerin bazıları bir yöne doğru yürüyordu, bazıları diğer yöne… Gaz odaları ve krematoryumlara doğru” dedi.
Diğer yandan Auschwitz kurtulanları trenden inme anlarını Nazi subaylarının bağırışları, köpek havlamaları ve birbirinden koparılan ailelerin feryatları arasında bir kaos ortamı olarak tanımlarken Groening ifadesinde buna itiraz ederek boşaltma işleminin son derece düzenli yapıldığını ve bahsedildiği kadar yorucu bir iş olmadığını söyledi.
Kendisini ahlaken suçlu bulduğunu fakat yasalara karşı suçlu olup olmadığına mahkemenin karar vereceğini belirten Groening hiçbir itirazda bulunmadı. Temmuz ayında gerçekleşecek yargılama süreci sonucunda suçlu bulunması durumunda kendisini üç ile on beş yıl arasında bir hapis cezası bekliyor.
1944 yılında Auschwitz’e getirilen Yahudilerden biri olan 81 yaşındaki Eva Kor, Groening’i şahsen hatırlamasa da yaşadığı sahnelerin aklından çıkmadığını söylüyor. Kor, mahkemede şahitlik yapmadan önce haber ajansı Associated Press’e yaptığı açıklamada, “Her şey çok hızlı gelişiyordu. Çığlıklar, ağlamalar, itişme, köpeklerin havlamaları. Hayatımda hiç bu kadar hızlı ve çılgın anlar yaşamamıştım” diye konuştu.
İki ablası ve ebeveynleri hemen gaz odalarına yollanırken, o sırada on yaşında olan Eva ve ikiz kız kardeşi zalim deneyleriyle ün salmış kamp doktoru Dr.Josef Mengele’nin kobayları olmak üzere annelerinden koparılmışlardı. Günümüzde İndiana, ABD’de yaşayan Eva o anları, “Tek hatırladığım bana doğru çaresizlikle uzattığı kolları ve götürülüşü. Ona veda bile edemedim” diyerek anlattı. Kor, günümüzde başta ABD, İsrail ve Kanada olmak üzere pek çok değişik ülkede yaşayan ve davaya ortak davacılar sıfatıyla katılan altmıştan fazla Auschwitz kurtulanının ve ailelerinin aralarında bulunuyor.
Davacıların büyük kısmını temsil eden Avukat Thomas Walther, müvekkilleri ve kendisinin Groening’in ifade vermeye karar vermesinden memnun olduklarını fakat ifadesinde pek çok bilgiyi paylaşmayacağını düşündüğünü belirterek konuyla ilgili, “Doğrular okyanusunda pek çok yalan adası bulunuyor” dedi. Davada ilk ifade veren davacı Eva, geçtiğimiz çarşamba mahkemede kendi deneyimlerini paylaşmanın yanı sıra Groening’e Mengele’yi tanıyıp tanımadığı konusunda sorular da yöneltti. Mengele’nin dosyalarına ulaşarak ikiz kız kardeşi ve kendisine ne tür hastalıklar bulaştırıldığını öğrenmek isteyen Kor’un sorularına Groening hiçbir tepki vermezken, Groening’in avukatı Hans Holtermann müvekkilinin cevap verebildiği ölçüde soruları yanıtlayabileceğini ve Groening’in Mengele’yi tanıdığına inanmadığını söyledi.
Groening, esirlerin trenlerden indirilen valizlerine gözcülük yapmış fakat daha önemlisi kampa yeni gelen herkesin paralarını toplayarak Berlin’e yollanması görevini yerine getirmiş ve bu yüzden Alman basını kendisine ‘Auschwitz Muhasebecisi’ adını takmıştı.
Daha önceki ifadelerinde her gün şahit olduğu bireysel vahşetten bahseden Groening, çarşamba günü mahkemede verdiği ifadede her gün bunları düşünmediğini, kafasına takılan şeylerin daha günlük meseleler olduğunu itiraf ederek, Macar Yahudileriyle dolu bir tren geleceği haberini duyduğunda ilk aklına gelenin trende domuz pastırması bulunması ihtimali olmasını örnek gösterdi. Daha önce iki kez hakkında soruşturma açılmasına fakat hiçbir resmi suçlamada bulunulmamasına karşın, yeni bir yasa kapsamında Groening’e dava açıldı. Yasa, Nazi kamplarında herhangi bir bölümde görev alan kişilerin, herhangi belirli bir suça iştiraklerinin delili olmasa dahi adam öldürmeye yataklık etme suçundan itham edilebileceğini belirtiyor.
Savaş sonrası bir sigorta şirketinde çalışan Groening, geçmişte Nazilerin yargılandığı duruşmalarda şahitlik yapmıştı.