Art arda iki gün ve iki ölüm haberi. Birinin arkasında tanısın tanımasın gözü yaşlı kalabalıklar, diğeri ise sessiz terk ediyor bu dünyayı. Bir dönem kapanıyor, temsilcilerini uğurlayarak. Zaman değişiyor, oyun değişiyor ve roller devrediliyor. Çocukluğumun puslu hatıralarından kalanlar gidince, büyüdüğümü anlıyorum.
Devekuşu Kabare ve Zeki Alasya… Türkiye’nin en sancılı dönemlerinde ilk kez denedikleri kabare tarzı tiyatro ve ‘hiciv’ sanatını izlerken öğrendi bir kuşak gerçekleri. Kendini yönetenlerin kim olduğundan, bir kentin nasıl yozlaşabileceğine, adaletin nasıl işlediğinden, gurbette çalışmak zorunda kalan işçilerimize kadar bizi bize anlattı yıllarca büyük ustalar. Küçüklüğümde Sıraselviler’de yürürken gösterirdi babam, “Bak oğlum bir zamanlar burada Devekuşu Kabare oynardı” diye. Sonraları Robert Kolej’in “Kolej mezunu sanatçılarımız” panosunda öğrenmiştim onun da Robert’li olduğunu. Kimlerin fotoğrafları yoktu ki o panoda? Haldun Dormen, Genco Erkal, Nevra Serezli sadece hatırladıklarım. Yaşıtlarım daha çok çevirdikleri Türk filmleriyle tanıdı Zeki Alasya’yı. ‘Köyden İndim Şehre’nin altınlarını bir türlü sayamayan Himmet Ağası’ydı, “Şabaaan” deyişini de unutmadık hiçbir zaman, gülen güldüren, Metin’in yarısı, bizlere Türk filmlerini sevdiren ustalardan biriydi. 25 yıl sonra ülkenin yaşayacağı iklimi sanki tahmin etmiş gibi modası hiç geçmeyecek eserler bıraktılar geriye. En son ‘Balım’ müzikalinde izlemiştik; yine o dinamik, her zamanki jestleriyle Zeki Alasya’yı. Şimdilerde büyük alışveriş merkezlerinin performans sahnelerinde dünyaca ünlü gösteriler peşinde koşarken, unuttuk mu bizi biz yapan, bizi yönetenlere karşı kızgınlığımızı boşaltacak, nefes almamızı sağlayacak tiyatroları ve büyük ustalarımızı? Hadi o zaman şimdi daha sıkı sarılma zamanıdır geride kalanlara…
Neler ve kimler yoktu ki Devekuşu Kabare’de? Beyoğlu Beyoğlu, Aşk Olsun, Deliler, Yasaklar... Oyunun replikleri moda oldu o dönem; takside, dolmuşta, insanlar günlük hayatta kullanmaya başladı bu sözleri: “Sapımdan olmaz olum ucundan accık”, “Üçgeni gördün mü öküz!”, “Söndürüldü, söndürüldü”, “Galaksi taksi araba yok”, “Hakan Abi sen manyak mısın!” 12 Eylül sonrası yaşanan zorluklara rağmen bizden evvelki nesil onlarla hatırladı gülerken düşünmeyi. Hafta sonu Devekuşu Kabare oyunlarının bir bölümünü internetten izlerken, bulabildiğim kayıtlarını da sakladım hatırlamak için nasıl bir ülkede yaşadığımı. Bazen güldüm, bol bol da not aldım, sordum kendi kendime, şu anda gösterimde olsa ne kadar dayanabilirdi Devekuşu Kabare? İşte size birkaç diyalog:
Aşk Olsun:
Avukat: Müvekkilim geçen seneki at yarışlarında altılı tutturup tam 14 milyon götürdü.
Hakim: Yapma be, iyi para be, vay inek vay beee. Bende de şans yok be anaaaaam be. Hep üçte beşte kalıyorum anam be. Tipe bak Allah aşkına şuna bak. Emekli şemsiyesi kılıklı herif orda, tak altılıyı takıyor, dalyan gibi delikanlı burada, Hz. Ömer de ne buyurmuş: adalet mülkün temelidir. Şunun mülküne bak. Şu mahkemeye bak, kazandığımız paraya bak. Biz burada 75 bin liraya talim. Ne o adımız hakim. Daha vaziyete hakim olamıyoruz. Yedek subayken daha iyiydi 100 bin lira alıyordum. Sonra yargı erki zedeleniyor. Bu paraya adam çalıştırırsan zedelenir tabii. Mübaşir bile bizden daha iyi. Hiç değilse rüşveti var.
Deliler – Apartman Yöneticisi:
Burhan Bey: Ben apartmana Arap kiracı getirilmesine razı değilim. Çok ses yapıyorlar kardeşim.
Zeki Alasya: Yani, bu Burhan Bey de bir acayip. Hem devlet memuru hem muhalif.
Metin Akpınar: Siz Hakkâri’yi görmüş müydünüz?
Apartman sakini: Yoksa siz hükümetin politikasına karşı mı çıkıyorsunuz? Başbakanımız bangır bangır bağırmıyor mu? Ülkemize gelen Arap turistlerimize yardımcı olalım diye?
Burhan Bey: Ne münasebet efendim, ben buna razı değilim. Gördünüz mü bana hakaret etti, devlet memuruna hakaret etti. Sen benle nasıl böyle konuşuyorsun?
Metin Akpınar: Bu memlekette hukuk var, guguk yok.
Galaksi Taksi:
Metin Akpınar: Alo, burası taksi durağı, araba yok. Araba yok kardeşim, niye bağırıyorsun, ne yapayım karın doğum yapacaksa, bana danıştın da mı yaptın? İstanbul’da yaşıyorsan buranın gerçeklerine alışacaksın, kasaba mı burası? Öyle yağma yooook, o iş dahil her işi trafiğe göre ayarlayacaksın. Kızma arkadaşım, araba yoook!
Beyoğlu Beyoğlu- Zeki Alasya- Metin Akpınar veda sahnesi:
Zeki Alasya: Bizden sonra gelecek iki genç aktör, ola ki günün birinde böyle bir müzikli oyunda Beyoğlu Beyoğlu’ndan söz edecekler ve belki de bu şarkıyı söyleyecekler.
Metin Akpınar: E henüz şarkıyı söylemedik?
Zeki Alasya: En güzel şarkı, henüz söylememiş olduğumuzdur.
Seni sahnede izlerken aradık kaybettiğimiz iyiliği. Samimiyetin, naif, bizden gelen karakterlerin ve eninde sonunda iyiler kazanır mesajın kalacak seni tanısın ya da tanımasın milyonların hafızalarında. Doğruluk yolundan, iyilikten vazgeçmemeyi senin gibilerinden öğrendik, bırak birileri vefat ettiğin gün bile zehrini dökmeye devam etsin. Biz seni hep güler yüzünle hatırlayacağız. Yolun ışık olsun!