Rusya ve Batı ülkeleri geçtiğimiz hafta 8 Mayıs günü Sovyetlerin ve Müttefik güçlerin Nazileri yenip 6 yıl süren İkinci Dünya Savaşı’na son vermesinin 70. yıl dönümünü kutladı. Müttefik askerleri ülkelerine dönerken acaba arkalarında neleri bırakmışlardı?
Üçüncü Reich’ın son dönemlerinde ve savaş sonrasında Almanya ve Avusturya’da babaları ABD, İngiltere, Fransa veya Sovyetler Birliği askerleri olan 250 bin bebek dünyaya geldi. Şimdilerde bu çocuklar tanımadıkları babalarının izini sürmeye başladılar.
Paul Schmitz çocukluğunda etrafındaki çocukların kendisini neden “Yank” diye çağırdıklarını anlamıyordu. Delikanlılık yaşına geldiğinde, savaşın son günlerinde annesinin bir aşk yaşadığını ve babasının ABD’li bir asker olduğunu öğrendi. Paul Schmitz müttefik güçlerin Nazi Almanya’yı yenmesinin kutlandığı Avrupa’nın Zafer Günü’nden yaklaşık beş ay sonra dünyaya gelmişti. O, Alman kadınlarının müttefik askerlerinden hamile kalıp dünyaya getirdikleri 250 bin bebekten biriydi.
69 yaşındaki Schmitz, “Her ne kadar bizleri de özgürlüğümüze kavuşturanlar ABD askerleri olsa da ben bir utanç çocuğuydum, düşmanın çocuğuydum. Yıllarca baba hasreti çektiysem de onu aramaktan çekindim” demekte.
Müttefik güçleri askerlerinin çocukları olan bu kişiler babalarının artık hayatta olmadığını bildikleri halde, babalarının Almanya’yı terk ettikten sonra dünyaya gelmiş kardeşlerini bulmanın umudunu taşıyorlar.
Paul Schmitz 10 yıl kadar önce babasını aramaya başladı. Onun gibi yüzlercesi hatta binlercesi son yıllarda Müttefik güçlerin askerleri olan babalarının izini sürmekteydi. Bu oldukça acı veren ve yıpratıcı bir arayıştı ancak kimlikleri ve ataları hakkında kafalarını kurcalayan birçok soruya da yanıt getirebilirdi. Savaş sonrası dünyaya gelen bu babasız çocuklar günümüzde çocuk ve torun sahibi kişiler olarak emeklilik yaşına ulaştılar. Kurdukları dayanışma grupları sayesinde İnternette araştırma yapıyor, tanımadıkları babalarının esrarını birlikte çözmeye çalışıyorlar.
50 yaşlarındayken ABD’li bir subayın kızı olduğunu keşfeden Ute Baur-Timmerbrink, savaş sonrası doğan babaları belirsiz çocukların başlangıçta arayışlarını tek başlarına, gece ve gündüzlerini bilgisayar karşısında geçirerek sürdürdüklerini söyledi. Şimdi Ute Baur-Timmerbrink birbirlerine yardımcı olan bir grupta yer alıyor. Grup bugüne kadar onlarca babası belirsiz çocuğa yardımcı oldu.
Savaş çocukları konusunda bir kitap yazmış olan tarihçi Slike Satjukow, “Aradan 70 yıl geçtikten sonra bu insanlar hala; ben kimim, nereden geldim, kökenim neresi? türünden sorulara yanıt arıyorlar. Tabii ki babalarının artık hayatta olmadığını bildikleri halde bir ipucu bulmanın umudunu yitirmiyorlar” demekte.
Paul Schmitz babasız büyümenin zorluklarını yaşamış. 14 yaşına geldiğinde annesine neden bir babası olmadığını sorunca, anne ona gerçeği anlatmış. Birkaç yıl sonra da oğluna babasının adının John olduğunu söylemekle yetinmiş.
Schmitz ile benzer durumda olan kişiler hep istenmedikleri, dışlandıkları hissi ile yaşadılar. Anneler utanç içinde yaşarken, babalar ise ülkelerine dönüp Atlantik’in öbür yanında bir çocukları olduğunu düşünmeksizin yeni bir aile kurmuşlardı.
Paul Schmitz ancak annesi öldükten, kendi çocukları da büyüdükten sonra ABD’li babasının izini sürme cesaretini buldu. Araştırması onu kendi yaşadığı Alman sınır kentinin çok yakınındaki Belçika kenti Sourbrodt’a götürdü. Paul’un annesi Margaretha Schmitz 32 yaşındayken 1944 yılının Aralık ayında ABD’li askerler tarafından oradan sürülenler arasındaydı.
Schmitz orada annesinin ABD ordusunun sağlık taburunda görevli John adlı bir askerle samimiyet kurduğunu anımsayan yaşlı bir hanım buldu. ABD arşivlerinin yardımıyla Schmitz taburun hangisi olduğunu belirledi ve nihayet babasının Pennsylvania’da John Kitzmiller adlı bir doktor olduğunu öğrendi.
Doğal olarak John Kitzmiller artık hayatta değildi. Ama Paul Schmitz iki kız kardeşini buldu ve 2011 yılında ABD’ye yaptığı seyahatte onlarla bir araya geldi. Kardeşleri Paul’ü ailece çıktıkları bir pikniğe götürdüler, ailenin eski fotoğraf albümlerine bakıldı. Hep birlikte babaları John Kitzmiller’in mezarını ziyaret ettiler. Ülkesine dönmeden önce de babalarının kol saatini Paul’a verdiler.
“Kız kardeşlerim bana ABD’de ölen babanın saatinin her zaman oğula verildiğini söylediler” diyen Paul Schmitz gözlerinden birkaç damla gözyaşı dökülürken, “Artık utanma hissim ortadan kalktı. Bir babaya ve bir aileye sahip olduğum için artık mutluyum” sözleri ile duygularını ifade etmekte.
Kaynakça: The Times of Israel. Paul Schmitz bu yıl 18 Mart’ta The Associated Press’e ABD’li babasını arayışını anlatan bir söyleşi verdi.