Son dönemlerde iştahımızı açan bir çok yemek konseptleri ile ilgili profil hesabı veya mekân hesapları görür ve takip eder olduk. Özellikle de, bu hesapların Instagram’da paylaşımları sunumlar, yemekler, tatlılar ayrı bir haz noktası ve yemek yeme isteğini de yaratmıyor değil…
Son dönemlerde iştahımızı açan bir çok yemek konseptleri ile ilgili profil hesabı veya mekân hesapları görür ve takip eder olduk.
Hatta bu hesapları takip ederek, birçok kişi yemek yiyeceği restoranı belirleyip, hangi favori yemeği şık bir sunumla yiyeceğini bile tercih edebiliyor. Bu tür iletişim hesapların yurt içi ve yurt dışı tatillerinde de çok faydalı olduklarını söyleyebilirim. Özellikle de, bu hesapların Instagram’da paylaştıkları sunumlar, yemekler, tatlılar ayrı bir haz noktası ve yemek yeme isteğini de yaratmıyor değil…
Hal böyle olunca, etrafımdaki birçok kişi gibi ben de özel sunumlu tabakları, çok severek yediğim bir yemeğin fotoğrafını ya da kültürel farklılıklara ait bir yemeği paylaşmaktan geri kalmıyorum. Tabii sosyal medya mecralarından bu işe en uygun paylaşım alanı, bahsettiğim gibi Instagram. Bu bağlamda, hem fotoğraf, hem de video çekip paylaşabildiğiniz, özel filtrelerle bulunduğunuz yerleri daha da güzel hale getirme olasılığı sağlayan doğru filtrelerle ‘foodporn’ dediğimiz paylaşım çılgınlığını ara sıra hepimiz yapmıyor değiliz. Bu çılgınlıkta hem görsel şölen; hem de gerçek lezzet de güzel bir şekilde sergilenebilmişse, değmeyin keyfimize…
‘Foodporn’ ve sosyal medyadaki bu çılgınlığı fark eden İsrailli bir girişimci hemen harekete geçerek, İsrail’de, Tel Aviv şehrinde bulunan Catit restoranıyla iş birliği yapan Carmel Winery şarap firmasıyla Instagram kullanıcılarına özel bir restoran açtı ve müşterilerin sipariş ettikleri tabakları, sunumlarını daha profesyonelce çekilebilmesi için Instagram kullanıcılarına çeşitli hizmetler sundu. Böylelikle yeni jenerasyonu ve birçok yemek blogger’ı çekebilmenin en iyi yolunun bu olduğunu savunarak, başvurdukları bu yöntemi oldukça ciddiye almaktalar.
Bu yenilikçi hizmetler kapsamındaki temel özellik yemek tabaklarının farklılığında yatıyor. Cep telefonunuzla yemeğinizin en güzel karesini yakalayabilmeniz için; bu restoran’daki özel tasarımlı tabaklar söz konusu ve cep telefonunun sabitlenebileceği girişler bulunuyor. Bu özel tabakların da adı ‘The Limbo’. Ayrıca mekân içerisinde bulunan ışığın ayarı ve buna benzer aydınlatma ile ilgili birtakım cihazlarla yemeklerinizin fotoğraflarını 360 derece çekip veya video ile #fdgr etiketiyle sosyal medya da paylaşabilme imkânı bulabiliyorsunuz.
Böylelikle, seçtiğiniz yemek sunumlarınızla daha da dikkat çekici paylaşımlar yapmak istiyorsanız, dünyanın en iyi fotoğrafçılarından Dan Perez’den restoran içerisindeyken food styling (yemek fotoğrafçılığıyla) konusunda çeşitli tüyolar alabilmeniz de mümkün kılınabiliyor. Pek tabi ki, bu zengin menüye sahip restoranda bulunmanın da önemli bir hizmet bedeli olduğu da göz ardı edilemez. Bu tarz, farklı deneyimi yaşamak isteyenlerin, bir saat için yaklaşık 150 dolar gibi bir ücret ödediği söylenmekte.
Inovatif girişimcilik örneğinin ne zaman ülkemizde uyarlanacağını bilemem ama İsrail’de yemek gurmelerinin, blogger’ların ve de sosyal medya fenomenlerinin bu tür yenilikçi olgulara çok ilgi gösterdikleri, paylaşılan rakamlarla belirginleşmekte. Ayrıca yemek turizmine katkısı da bir başka görüş açısı şeklinde değerlendirilebilir. Artık teknolojinin ve dijital unsurların yer almadığı hiçbir mecra yok gibi, bu anlamda sanatı, yemek fotoğraflarıyla birleştiren bu güzel projenin pek yakında daha da ses getireceği kesin diyebilirim…