Cannes Film Festivali sinemanın 120. yaşını, kurucuları Lumiére Kardeşlerin sanatını anlatan bir belgesel ile kutladı.
Bu özel seans sinemanın ünlü kardeşlerinin buluşmasına tanıklık etti.
68. Festivalin jüri başkanı Ethan-Joel Cohen Kardeşler, ev sahibi sıfatıyla, Festival Sarayı’nın girişinde iki ünlü sinemacı kardeşi karşıladı. Bunlar İtalyan sinemasının emektar biraderleri, Altın Palmiye ödüllü Vittorio ve Paolo Taviani kardeşler ile Belçika sinemasının çifte Altın Palmiyeli biraderleri Jean-Luc ve Pierre Dardenne idi. Fransız Başbakanı Manuel Valls’ın da hazır bulunduğu gösterinin açılış konuşmasını Festival Direktörü Thierry Frémaux yaptı.
Salonda bulunanlar arasında Yahudi asıllı, iki ünlü Claude vardı; ‘Shoah’ın yaratıcısı Claude Lanzmann ile ‘Bir Erkek ile Bir Kadın’ın(1966) Altın Palmiyeli yönetmeni Claude Lelouch.
Söz alan, Lumiére Enstitüsünün başkanı yönetmen Bertrand Tavernier, Louis ve Auguste Lumiére için yapılan belgeselin Festival Sarayında adını Lumiére’den alan salonda yapılmasından memnuniyetini ifade etti. Film gösteriminde sahnenin sol köşesine konan bir kanepeye yerleşen Frémaux ile Tavernier, filmi Fransızca ve İngilizce yorumladılar. Lumiére’in yapıtlarından derlenen belgeseldeki ilk film, sinema tarihinin ilk ücretli gösterisi olan ‘Trenin İstasyona Girişi’idi
Eski bir fotoğraf sanatçısı olan Louis Lumiére filmlerin senaristi ve yönetmeniydi. Yetenekleri sınırlı olan kardeşi Auguste ise set tasarımı ile ilgileniyordu. Dünyanın dört bir yerine gidip kısa belgeseller çektiğine tanık olduğumuz belgesel filmde Lumiéreler gittikleri yerleri en karakteristik özellikleri ile kameraya kaydediyorlardı. Bu vesile ile Lumiére kardeşlerin yolunun İstanbul’dan da geçtiğini öğrenmiş olduk.
Haliç’te seyreden bir gemiden yapılan çekimlerden Galata Köprüsünün 1900’lerin başındaki halini görmek ilginç bir deneyimdi.
Gösterinin yorumcularından Thierry Frémaux günün esprisini yaptı: “Gördüğünüz gibi T’renin istasyona Girişi’ aynı zamanda sinema tarihinin ilk korku filmidir.
FESTİVALİN İLK SKANDALI
68. Cannes Film Festivalinin ilk skandal filmi, Amerikan sinemasından gelme Todd Haynes’in ‘Carol’uydu. Başrollerini Cate Blanchett ile Rooney Mara’nın paylaştığı film bir lezbiyen aşkı anlatıyordu. Film iki yıl önce Altın Palmiye kazanan Abdullatif Kechiche’in ‘Mavi En Sıcak Renktir/La Vie D’Adele’i ile kıyaslandı. Ancak onun kadar cüretli değildi.
Çünkü ‘Carol’un konusu 1950’de geçiyordu. Ve Amerika’nın savaştan çıktığı 1950’li paranoya yıllarında tabu sayılan bir konuyu, lezbiyen bir ilişkiyi anlatıyordu.
‘Carol’ Cannes’da hararetle karşılandı. Uluslararası eleştirmenlerden oluşan ve Screen ile Film Français dergilerinde not dağıtan listelerin başına oturdu. Yıldız ortalaması 4 üzerinden 3,5 olması, filmin ödül listesinde muhakkak yer alacağını gösteriyor.
1950’de New York’ta geçen konusuyla film, orta sınıftan genç bir tezgahtar kız olan Therese (Rooney Mara) ile kendisinden yaşlı, zengin ve güzel bir burjuva olan Carol(Cate Blanchette) ile yaşadığı aşka odaklanıyor.
Phyliss Nagy’nin senaryosu, Patricia Highsmith’in romanına dayanan bir edebiyat uyarlaması. O yıllarda tabu sayılan lezbiyenliği romanının odağına yerleştirmek Highsmith’in kalibresine yakışan bir cüret gösterisiydi. 40’a yakın takma ad kullanan Highsmith, ‘Carol’u 1952’de Claire Morgan takma adıyla yazmıştı.
Bir kız çocuğu sahibi, zengin, güzel, zarif ve alımlı bir kadın olan orta yaşlardaki Carol boşanmanın eşiğinde, Noel arifesinde hediye seçmek için girdiği mağazada güzel ve kırılgan tezgâhtar kız Therese’e rastlar. Boşanma ile hayatında büyük bir boşluk oluşacağına inanan Carol için Therese gökten inmiş bir melektir. Noel gecesini birlikte geçiren iki kadın birbirlerine âşık olurlar. Therese, kendisini deli gibi seven nişanlısı Richard’ı gözden çıkarır. Carol’un evvelce bir kadın arkadaşıyla aşk yaşadığını bilen kocası Harge, kızlarının vesayetini alabilmek için bir dedektif tutar.
Soğuk ve mesafeli olgun bir kadınla, tecrübesiz, saf bir genç kadının aşkını, dönemin atmosferini ustalıkla yansıtan, melankolik ve duygu yüklü bir sinema diliyle anlatan yönetmen Todd Haynes’in mizanseni eleştirmenler tarafından beğenildi.
‘Carol’ 68. Festivalde skandal yaratması beklenen Fransız filmi ‘Marguerite ve Julien’den adeta rol çaldı. Ertesi gün festivalde gösterilen Valerie Donzelli’nin filmi eleştirmenlerce sertçe eleştirildi. Bu filmin ödül listesine girmesi söz konusu değil.