6 Haziran’da İş Sanat Kültür Merkezinde TEGV yararına bir piyano dinletisi sunacak olan Rozi Anjel ve öğrencileri ile sohbet etme fırsatım oldu. Hepimizin katkıları onlar için çok önemli. Bu birbirinden koca yürekli insanları sizlerle tanıştırmak istedim
Geçen hafta çok eski bir kapı komşum beni sabah kahvesine çağırdı. Yıllarca sabahı, akşamı birlikte karşılamış eski bir dostum olarak onu kırmayı hiç istemem. Tabii hemen kabul ettim. Ben, Rozi Anjel ve Ferda Ulusoy eskileri anıp, biraz da dedikodu yapacaktık. Ancak, Ferda bir gece önce çok ani olarak İstanbul dışına çıkmak zorunda kaldı. Ben de randevuya oldukça geç kaldım. Kapıyı çaldım. Apartmanın koridorunda yükselen piyano sesleri, ‘Rozi yine öğrencisine ders veriyor’ diye düşünmeme sebep oldu. Merdivenleri çıkarken onun ders vermekten öte bir orkestranın yorumlarını CD’den dinlediğini düşünmeye başladım. İçeri girdiğimde ne göreyim, içerisi cıvıl cıvıl çocuklarla dolu. “Rozicim çok geç kaldım, kusura bakma, ben gideyim” demem gerekirken, hiç de öyle yapmadım. Kendi kendime, “Ne iyi ettim de geç gelmişim” dedim. İlk defa bir randevuma geç vardığım için sevindim.
Bir kenara oturdum, sırayla her yaştaki çocukların yorumlarını ve onlara eşlik eden orkestrayı köşemde büyük bir zevkle dinlemeye başladım. Hayal etmesi bile güç. Siz koltuğunuzda oturup kahvenizi yudumlarken Kültür Bakanlığı’na bağlı, konservatuvar öğretmenleri ile ayakları piyano iskemlesinden yere zar zor yetişen çocukların yorumlarını dinlemek. Çocuk denecek yaştaki bu usta parmaklardan Sarabande’yi, Rasputin’i, Toccato’yu dinlemek içimden beni olmadık bir yerlere götürdü. Bu dakikaları çoğaltmalı idim; koltuğuma daha iyi yerleştim.
En küçükleri Jade Makzume 7 yaşında; bu yıl piyano çalmaya başladı. Eslin Geron 9 yaşında; dört yıldır piyano çalıyor. Eda ve Ece Üysen 15 yaşında, sekiz yıldır piyano çalıyorlar. Kerem Yönay 8 yaşında; üç yıldır çalıyor. 8 yaşındaki Batu Dinçaslan geçen yıl piyano çalmaya başladı. Alara, Estel, Buse, Ela, Karla, Cemre, Mey, Eylül daha pek çoğu gelip gitti. Hepsi farklı okullarda okusalar da onların ortak bir özellikleri var. 6 Haziran’da İş Sanat Kültür Merkezinde yapılacak olan Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na destek vermek.
Eda Üysen, “Çok heyecanlıyım. O gecenin güzel geçmesini istiyorum. Gelen bağış severlere hoşça vakit geçirtebilir isem ne mutlu bana” dedi. “Geçen sene İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği’ne düzenlediğimiz gece çok başarılı olmuştu. Umarım bu yıl da TEGV katkımız büyük olur” temennisinde bulundu.
Hele aralarından biri vardı onların altı-yedi katı daha büyük bir öğrenci: Fani Sever. Fani bugün 49 yaşında. Piyanonun başına geçmeyeli otuz beş yıl olmuş. Çeyrek asırdan fazla bir zaman sonra bu yıl, o da Rozi Anjel’in öğrencisi olup, bu anlamlı geceye destek olmaya gelmiş. Kemanların, nota sehpalarının, çello ve piyanonun arasında sıkışmış biri daha oturuyordu: Sara İllel Gömleksiz. Kendisini TEGV Eğitim Gönüllüsü olarak kendisini tanıttı. “TEGV bu yıl 20. Yaşını kutluyor. Her geçen yıl daha fazla çocuğa yaratıcılıklarını geliştirmek, sağduyulu ve akılcı kararlar vermelerini, düşünmelerini, sorgulamalarını sağlamak için Türkiye’nin her yerinde etkinlikler düzenleyip, çocukların sanatla, sporla, teknolojiyle tanışmalarını sağlayıp, yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olmaya çalıştık” dedi. Sorumluluk sahibi insanları da bir araya getirmeye çalıştıklarına değindi: “Bu yıl da Rozi Anjel ve Ferda Ulusoy’un katkıları ile 6 Haziran’da bir gece düzenliyoruz. Rozi Anjel’in öğrencileri ve İş Sanat Kültür Merkezi, İstanbul Tüccarlar Kulübü, TED İstanbul Koleji Vakfı, Özel Tatlar, Waffle Stop sponsorluğundaki özel geceyle eğitime olan sonsuz inancımızla hedeflerimizi daha yüksek tutmamıza destek olmamıza katkı sağlayacaklar.” Sara İllel Gömleksiz sözlerine devam etti: “Bütün çalışanlarımız, vakıf gönüllüleri ve bağışçılarımız çerçevesinde yapılıyor. Tabii ki onların katkıları ve desteleri büyük. TEGV’de din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı yapmadan eğitime katkı sağlamaktayız.” Gömleksiz, çocuklara da hitaben, “Çocuk yaşta olmanıza rağmen bize verdiğiniz desteğe teşekkür ederim. Çalışmalarımızın kalıcı ve uzun süreli olmasını temenni ediyorum” dedi.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçısı Bora Kayalar, “Rozi Anjel’in ve Ferda Ulusoy’un topluma yarar sağlayacak projelerin içinde olmalarıyla Lukas, Mehmet Efe, Nicole, Lea, Pia da küçük yaşta hobi olarak başladıkları müzikle böyle önemli projelerde sosyal sorumluklar almalarına da katkıları oluyor” dedi.
Keman Öğretmeni Gökhan Akın “7–16 yaş grubu çocukların bazıları kendi yaşıtı, bazıları için abla abi yaşında olması düzenlenen gecede ayrı bir etken oluşturmakta” sözleriyle düşüncelerini belirtti. Rozi Anjel “Diğer çocukların da çağdaş eğitim olanaklarından yararlanabilmeleri. Yaratıcılık gibi yaşam becerileri geliştirebilmeleri, yaşam kalitelerini artırabilmeleri için bu gecede elimizden geleni yapacağız” yorumunu yaptı.
Söze Violist Elçin Özsaylık girip “Burada öğretmenlerin yanı sıra çocukların ailelerinin de büyük payı bulunuyor. Toplum hizmeti ve sosyal sorumluluk anlayışı ile çocuklarını destekliyorlar. Ebeveynler, Ferda Ulusoy ve Rozi Anjel, çocuklar hep birlikte gönüllü kavramını benimsedi ve süreklilik halinde olmasını sağladı” diyerek düşüncelerini dile getirdi. Rozi Anjel, “Daima yanımda olan, bana asıl desteği veren, çoğu zaman isimsiz kahramanımız dediğimiz Ferda Ulusoy’un katkıları hiç de göz ardı edilemez. Ferda olmasa ile bu projelerde bulunmam imkânsızdı” diyerek teşekkürlerini sundu.
Bakalım 6 Haziran Cumartesi İş Sanat Kültür Merkez’inde Türk Eğitim Gönüllüleri Vakıf yararına düzenlenen gecede desteği sağlayan bu küçük parmakları mı olacak, yoksa o küçük bedenlerinde sakladıkları büyük yürekleri mi?