Yayınladığı ‘Measure of a Man: From Auschwitz Survivor to Presidents’ Tailor’adlı kitabında Martin Greenfield, savaş sonrasında canlı kalmayı başardığı Auschwitz’de terzilik mesleğini nasıl öğrendiğine ve ABD’de ünlülerin terzisine nasıl dönüştüğüne ilişkin anılarını kaleme aldı
Çekoslovakya’daki çocukluğundan koparılıp Doktor Mengele’nin onu ailesinden ayırdığı Auschwitz’e gönderildiğinde, Martin Greenfield henüz 14 yaşındaydı. Ebeveynlerinden, büyükbabalarından, kız ve erkek kardeşlerinden bir daha onları asla görememek üzere Martin’i ayırdılar ve çalışmak üzere çamaşırhaneye yolladılar. Martin bir SS subayının gömleğinin yakasını temizlerken delince, oradaki tutuklulardan biri ona iğne iplik kullanıp yama yapmayı öğretti. Bu bir ilk adım oldu.
Martin Greenfield savaş sonrasında göç ettiği ABD’de bir konfeksiyon fabrikasında çırak olarak çalışmaya başladı. Zamanla Amerika düşü gerçekleşti, Martin kendini geliştirdi, sonuçta çalıştığı şirketi satın aldı. Günümüzde “Martin Greenfield Clothiers” markası ile tanınan şirket DKNY, Rag&Bone’a tasarımlar yapıyor, Hollywood ünlülerini, ABD başkanlarını giydiriyor.
Martin Greenfield son olarak anılarını ‘Measure of a Man: From Auschwitz Survivor to Presidents’ Tailor’ adlı bir kitapta topladı. Mesleğini Auschwitz temerküz kampında öğrenen bir terzi için çok büyük bir başarı.
BAŞKANLARIN TERZİSİ
Martin Greenfield erkek konfeksiyonunda efsane bir kişi. O Başkan Obama ve Başkan Clinton’u, Michael Jackson, Leonardo Di Caprio, Al Pacino, Johnny Depp gibi ünlüleri giydiriyor. Martin’in oğulları Tod ve Jay ile birlikte yönettiği Brooklyn’de yer alan “Martin Greenfield Clothiers” şirketi DKNY, Ovadia and Sons, Brooks Brothers, Rag&Bone’a tasarımlar yapıyor. Ayrıca TV şov programlarına, Ben Affleck’in Argo ve Baz Luhrmann’ın The Great Gatsby gibi filmlere kostüm hazırlıyor.
Greenfield’in kostümleri ne denli ünlüyse de kişisel yaşam öyküsü pek bilinmiyordu. Asıl adı Maximilian Grunfeld’di. Çekoslovakya’nın Macaristan sınırına yakın Karpat Dağlarına bakan Pavlovo kentinde dünyaya geldi. Babası elektrik mühendisiydi. Büyükbabası kent sinagogunu ve 50 ailenin Şabat geceleri birlikte yemek yemesine müsait bir merkezi inşa etmesi ile ünlüydü.
EISENHOWER'IN CEPLERİNE KONAN NOTLAR
Naziler 1944 yılında Pesah’ın ikinci günü Pavlovo’ya girdiler. Kent Yahudilerine eşyalarını toplamaları için bir saat süre tanındı. Önce Ukrayna’da bir gettoya kapatıldılar, sonra Auschwitz gönderildiler. Dr. Mengele’nin siyah deri çizmelerinin görüntüsü halen Greenfield’in belleğinde…
Auschwitz çamaşırhanesinde edindiği deneyimle giysilerin bir gücü olabileceğini de öğrenen Greenfield, bu gerçeği kitabında şu sözlerle ifade ediyor: “Giysiler bir erkeğe sadece kişilik kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda kişinin hayatını da kurtarır; benim de hayatımı kurtaran giysiler oldu.”
Martin Greenfield otobiyografisi Nazilerin uyguladığı fiziki ve psikolojik işkencenin ayrıntılarını dile getirmekte. Sabah 4:30’da tutukluların dondurucu soğukta ayakta tutulduğu, çekilen açlığı, krematoryumlardan yayılan dumanın altında ağır işlerde sık sık dövülerek, tekmelenerek çalıştırıldıkları… Auschwitz cehenneminde geçirdiği birkaç ayın ardından Martin, bir Alman’ın yardımıyla daha küçük bir kamp olan Buna’ya gönderildi. 1944’ün Aralık ayında ABD tarafından bombalanan kampın 10 bin tutuklusu Naziler tarafından ölüm yürüyüşüne çıkarıldı. Kar yağışı altında Gleiwitz Temerküz Kampı’na doğru 50 mil… Oradan da gönderilen Martin savaş sonuna dek Buchenwald’da bulundu.
Greenfield iki yıl boyunca Avrupa’da ailesini bulma çabaları sonuçsuz kaldı. 1947’de tek başına bir gemiye binip ABD’ye doğru yola çıktı. İş bulmasını kolaylaştırmak amacıyla Maximilian Grunfeld olan adını Martin Greenfield olarak değiştirdi.
Brooklyn’de önce çırak olarak çalıştığı 1977’de satın aldığı fabrikanın sahibi William P. Goldman ona hünerlerini dikişin, terziliğin tüm sırlarını öğretti. Greenfield 1950’li yıllarda Başkan Eisenhower’e kostüm tasarlama şansını buldu. Buchenwald’ı özgürlüğüne kavuşturan ABD Ordusunun bir generali olan Eisenhower’e özel bir sevgisi vardı. 1956 Süveyş Kanalı krizi patlak verdiğinde Greenfield, Eisenhower’e diktiği takımların ceplerine krizi atlatmaya yönelik fikirlerini karaladığı küçük notlar koydu.
Greenfield, Beyaz Saray’ın başkanlarına giysi dikmeye devam etti. Kostümleri el işi olduğu için oldukça pahalı fiyatlara satılıyor. New York eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg, Martin’in en eski müşterilerinden biri… Bloomberg, “Ona hayranım. Hayatta kalma mücadelesi vermiş, New York’a beş parasız gelmiş, çok sıkı çalışarak ailesini geçindirmeye çalışmış bir kişi. Onun yaşamı Amerika’da bir başarı öyküsüdür. Kıyafetlerimi katiyen başka yerden almam” demekte.
OTOBİYOGRAFİDE PAYLAŞILAN ANILAR
Martin Greenfield’in otobiyografisi onun cesaret ve sebatını yansıtmasının yanı sıra yaşamına girmiş birçok ünlü karakterle olan ilişkilerini ve anılarını gözler önüne sermekte. Bir bölümde Buchenwald’da Elie Wiesel’in kaldığı barakada kaldığını anlatırken, diğer bir bölümde Manhattan’da Frank Sinatra ile karşılıklı kadeh tokuşturduklarını, Los Angeles’te bir film setinde Lana Turner ile tanışmasını, Calvin Klein ve Donna Karan gibi ünlü tasarımcılara yol göstermesini aktarıyor.
Martin Greenfield’in kolunda altın bir saat var, kadranında İsrail’in 12 kabilesi… Saatin arkasında “Am Yisrael Chai” (İsrail Halkı Yaşa) yazısı…
Bu otobiyografik kitabı kaleme alması pek de kolay olmamış Martin Greenfield’in. Oğulları Tod ve Jay babalarının hiçbir zaman geçmişi, Avrupa’daki yaşamı hakkında konuşmadığını belirttiler. Bu suskunluk, okul ödevi olarak bir Holokost Kurtulanı ile söyleşmesi gereken Yeşiva öğrencisine yaşam öyküsünün tümünü anlatana dek devam etti.
O günden sonra Martin Greenfield açıldı. Geçmişine çocuklarını da ortak etti. Yıllarca geceleri gördüğü kabuslar böylece son buldu. Geçmişini paylaştığından beri huzurlu ve mutlu yaşıyor.