Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Bölgesi Kültür Varlıkları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKVAM) ve İzmir Ticaret Odası ortak organizasyonu olarak 22 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında İzmir Ticaret Odası Sergi Salonu’nda ‘İzmir’de Sefarad Arkeolojisi Sergisi’ başlıklı bir etkinlik düzenleniyor. Sergiye, fotoğrafları ile katkı sağlayan Arkeolog Rakel Mizrahi ile bu özel etkinliği konuştuk.
İzmir hoşgörü ve birlikte yaşama ayrıcalığına sahip çok özel bir kenttir. Dinsel ve kültürel farklılıkları benimsemiş, bunları binlerce yıldır bünyesinde sevgiyle büyütmüştür. İşte böyle bir anlayışa uygun, dinsel bir farklılığı yansıtan bir sergi açıldı. Serginin küratörü ve arkeolog Rakel Mizrahi’nin çektiği fotoğraflar da sergide yer aldı. Kendisiyle keyifli bir söyleşi yaptık
Kendinizi tanıtır mısınız?
22 yaşındayım. İzmir’de dünyaya geldim. Eğitimime İzmir Türk Koleji’nde başladım, ardından Özel İzmir Mev Koleji’nde devam ettim. 2010-2014 yılları arasında Ege Üniversitesi-Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Bölümü’nde okudum. Prof. Dr. Eşref Abay’ın yürüttüğü, Denizli-Beycesultan Höyüğü kazı çalışmalarında yer aldım. Ardından yönümü farklılaştırarak, ilgimin her zaman daim olduğu Sefarad kültürü üzerinde çalışmalara başladım.
Bu güzel sergi anlayışı nasıl ortaya çıktı?
Üniversite yıllarım da dâhil olmak üzere, her zaman Sefarad tarihine karşı bir ilgim vardı. Arkeoloji bölümünde eğitim gördükten sonra ilgim daha da derinleşti ve bu konu üzerine araştırmalara başladım. Bildiğiniz üzere Sefaradlar İber Yarımadasından, 1490’lı yıllarda, Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. İzmir’e yerleşmiş olan halkın eskiden nerelerde yaşadığı, hangi mimariye ait alanlarda kaldıkları ve ibadet ettikleri, ne gibi materyal kültüre sahip oldukları ve hangi alanları mezarlık olarak kullandıklarını her zaman merak etmişimdir. Şimdilerde de kafamdaki bu sorulara yanıt bulmak adına araştırmalara başladım. Sergiden önce 31 Mart tarihinde, Prof. Dr. Ergün Laflı’nın desteğiyle, Fransız Kültür Merkezinde aynı konuda bir sunum gerçekleştirdim. Bu sunum, sergide yer alacak fotoğraflar öncesinde, Sefaradlar’ın arkeolojik anlamda irdelenmesi üzerine idi.
Serginin daha çok hangi kitleye yönelik olduğunu söyler misiniz?
Başta arkeologlar olmak üzere, sanat tarihçilerine, tarihçilere, akademisyenlere, fotoğrafçılara, tüm sanatsever insanlara, bu konu hakkında ilgisi olan ve yeni bilgiler öğrenmeye açık herkese hitap etmektedir. Öncesinde yaptığım sunumda da, sadece bu konuda bilgili olan ve bilgilerini kitaplar, makaleler yoluyla paylaşan insanlar dışında, bilgi sahibi olmak adına gelen ve öğrenmeye açık olan insanları gördükçe çok mutlu oldum.
Fotoğraflar belli ki çok emek verilerek çekilmiş diyebilirim. Fotoğraflar ve diğer materyaller için neler söyleyeceksiniz?
Sergilenecek fotoğrafların içeriklerini şu şekilde sıralayabiliriz: Öncelikle Sefarad mimarisini daha da tanıtabilmek adına İzmir’deki sinagog yapıları ve sinagogların içinde bulunan çeşitli bölümler, İzmir’deki Sefaradlara ait eski mezar taşları, ayrıca Sefaradlara ait objeler yer almakta. Sergiyi gelip gezen kişilerin Sefarad arkeolojisine dair bilgilerinin artacağına eminim.
Benzer türden başka projeleriniz de olacak mı?
Akademik anlamda bu konu üzerindeki çalışmalarıma devam edeceğim. Sunum ve sergileri farklı şehirlerde ve ilçelerde sürdürmek istiyorum. Ayrıca yapacağım çalışmalardan Sefaradlar’a ait edindiğim arşivdeki fotoğraflar, objeler, belgeler, gazeteler, dergiler gibi her şeyi ileride bir yerde toparlayıp, bir müze haline getirmek en büyük arzumdur.