Türkiye’de spor seyircisi transfer haberlerine bayılıyor. Bu nedenle her gün basın ve medyada yer alan transfer haberlerinden hangisinin doğru olup olmadığını anlamak zor. Bu durum takımları, taraftar ve medya baskısıyla yönlendirilen transferler yapmaya zorluyor.
Türkiye’de özellikle futbol transfer sezonu her yıl benzer şekilde gerçekleşiyor. Büyük takımların taraftarları takımlarının yönetimlerine ‘yıldız transferi’ için ciddi baskı yapıyor. Gazeteler ise çoğu zaman yalan olan haberlerle ortamı kızıştırıyor. Yönetimler de her sene değişen transfer politikalarıyla tutarsız davranışlar sergiliyor. Bunun sonunda maalesef uzun soluklu proje takımları çıkamıyor.
Bir gazeteci arkadaşım ilk ağızdan anlatıyor, “Türk halkı transfer haberlerine bayılıyor, en fazla ilgiyi transfer söylentileri çekiyor” diyor. Gazetenin amacı da satış yapmak olduğu için başlıyorlar transfer haberlerini araştırmaya, haber olabilecek konu bulmaya… Fakat o da ne; her gün malzeme çıkmak bir kenara, bir de geçen sene Aziz Yıldırım’ın yaptığı gibi başkanlar “Bu sene transfer yapmayacağız” benzeri açıklamalar yapıyorlar. Bu durum gazetelerin amacına tamamıyla ters! İşte o zaman geçiyorlar klavyenin başına, alıp satmadıkları oyuncu kalmıyor.
Bu sene de buna benzer bir dönem yaşıyoruz. “Transfer yapmayacağız” diye ortaya çıkan bir büyük takım yok ama her güne malzeme bulamadıklarından çizgilerini koruyamıyorlar. Tabii gerçek olanlar da oluyor bu kadar haberin içinde fakat ayırt etmek gerçekten zor. Örneğin; Nani için oluşan kamuoyu baskısı oyuncunun menajerinin eline çok iyi bir pazarlık gücü veriyor. Aynı şeklide Van Persie… Sosyal medyada alakalı alakasız her haberin altına “Nani’yi istiyoruz başkannnn”, “Van Persie geliyooooor” gibi yorumlar atılıyor. Yönetim dönüşü olmayan toplantılara zorlanıyor.
Bir de en başta bahsettiğim gibi çok kısa vadeli, taraftar ve medya baskısıyla şekillenen, her teknik direktör veya sportif direktör değiştiğinde (hatta değişmediğinde) yeniden planlanan transfer politikaları var. Alt yapıdan oyuncu çıkarma diye bir şey söz konusu bile değil. Transferleri yönetimler mi belirliyor, giden teknik adam mı yoksa yeni gelen teknik adam mı belirliyor, e o zaman scout ekipleri yaz aylarına kadar boşa mı çalışıyor gibi bir dolu belirsiz konu var.
Belli olan tek şey “Bizim başkan çıldırdı, Naniiii”.
Artık bizi çözen oyuncular da ne yapacağını biliyor, Twitter’dan pat diye bir Boğaziçi Köprüsü fotoğrafı paylaşıyor, sonra gelsin bol sıfırlı kontratlar. Zaten vergi cennetiyiz (ama o kendi başına apayrı bir konu), adamlar da buraya gelmek istiyor. Neyse gelsinler bari yıldız (veya zamanında yıldız olan) oyuncu görelim de tribünler dolsun. İyi transfer sezonları…