Bu hafta ağımıza takılanlar

• Karel, İstanbul’da yaşayan iki çocuk annesi bir gazeteci. Yahudilerin çıkardığı Şalom Gazetesi’nde dış politika yazıyor. Gittiği söyleşilerdeki insanların Yahudiler hakkındaki algısını şöyle anlatıyor: “Yahudiler uzaydan gelmiş, dünyayı yöneten, bütün kötülüklerin anası olarak görülüyor. Türkiye’de 17 bin kişi olduğumuzu öğrenince şaşıranlar var. ‘17 bin kişi nasıl 75 milyonluk Türkiye’yi yönetmeyi başarıyor’ diyorlar. Bütün dünyayı biz yönetiyoruz ya, hepimizin IQ’sunun da çok yüksek olduğunu sanıyorlar.” SÜREYYA TANSEL - TARAF

İzak BARON Diğer
22 Temmuz 2015 Çarşamba
  • HENRİ SÖYLEŞİLERDE “NEDEN SEVİLMİYORSUNUZ” DİYE SORULDUĞUNU ANLATIYOR VE EKLİYOR “BEN DE ONLARA ŞÖYLE DİYORUM ‘BİZZAT KAÇ TANE YAHUDİ TANIDIN Kİ SEVMİYORSUN” TÜRK YAHUDİLERİ KARŞILAŞTIKLARI ÖNYARGILARA VE GÜNLÜK HAYATLARININ SİYASETÇE ZORLAŞTIRILMASINA RAĞMEN 500 YILDIR VATANLARI OLAN TÜRKİYE’DEN AYRILMAYI DÜŞÜNMÜYORLAR

Karel, İstanbul’da yaşayan iki çocuk annesi bir gazeteci. Yahudilerin çıkardığı Şalom Gazetesi’nde dış politika yazıyor. Gittiği söyleşilerdeki insanların Yahudiler hakkındaki algısını şöyle anlatıyor “Yahudiler uzaydan gelmiş, dünyayı yöneten, bütün kötülüklerin anası olarak görülüyor. Türkiye’de 17 bin kişi olduğumuzu öğrenince şaşıranlar var. ‘17 bin kişi nasıl 75 milyonluk Türkiye’yi yönetmeyi başarıyor’ diyorlar. Bütün dünyayı biz yönetiyoruz ya, hepimizin IQ’sunun da çok yüksek olduğunu sanıyorlar.” Ceki öğrenci, Kocaeli Üniversitesi’nde Metalürji mühendisliği okuyor. Kendisinden Yahudilik konulu bir söyleşi vermesi ilk kez Kocaeli’nde istenmiş. “Burada bir Yahudi olarak konuşursam başıma ne gelir acaba” diye düşünürken söyleşi gayet olumlu geçmiş. “Sadece biri çıktı herkesin içinde seni son din İslam’a davet ediyorum” dedi ben de ona baktım ‘Ne yapmamı bekliyorsun? Şu an din değiştirmemi mi?’ dedim. Sonra davetiyle ilgilenmediğimi söyledim” Henri, özel bir şirkette orta kademe yönetici. “Yahudilerin hepsinin çok zengin olduğunu sanıyorlar. Ben de onlara ‘o zaman neden benim cebimde akbil var, neden kredi kartı borcumu ödeyemiyorum dedim. Şaşırdılar” diyor.

(…) Ceni ise bir rehber öğretmen, Yahudilikle ilgili yaşadıklarını şöyle anlatıyor “Yahudi olduğumu öğrendiklerinde ticaret bildiğimi varsayarak benimle tekstil ticareti konuşmak isteyen oldu. Oysa ben ne anlarım tekstil ticaretinden. Boğaziçi’nde okurken de bir arkadaşım adımı öğrenince ‘Sen nesin?’ diye sordu. Yani hangi ırktansın, dindensin falan değil de ‘nesin sen’ ben de ona ‘ben masayım’ dedim. Birçok Yahudi toplumda rahat yaşayabilmek için ikinci bir Türkçe isim kullanıyor. ” Karel, “Ben Türk Yahudisiyim, Sırf Yahudi olduğum için İsrail’in izlediği tüm politikalara vakıf olmam bekleniyor. Benden talep edilen şey Türk olduğumu ispatlamam için İsrail’i kınamam.” Dindar bir Yahudi başında kipa ile gezmek zorunda. Türkiye’de ise tepki çekmekten korktukları için dindar Yahudilerin bunu yapamadıklarını söylüyorlar. Henri söyleşilerde “Neden sevilmiyorsunuz” diye sorulduğunu anlatıyor ve ekliyor “Ben de onlara şöyle diyorum ‘Bizzat kaç tane Yahudi tanıdın ki sevmiyorsun” Türk Yahudileri karşılaştıkları önyargılara ve günlük hayatlarının siyasetçe zorlaştırılmasına rağmen 500 yıldır vatanları olan Türkiye’den ayrılmayı düşünmüyorlar.

Sümeyra Tansel

http://www.taraf.com.tr/politika/tepki-cekmemek-icin-kipa-takamiyoruz/

 

  • IŞİD PUSULASINI GAZZE’YE VE DOLAYISIYLA İSRAİL VE BATI ŞERİA’YA ÇEVİRMİŞKEN, HAMAS KENDİ SINIR GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMA ALMAK İSTEYEN İSRAİL’İN DESTEĞİNİ ALIYOR. ANCAK HAMAS GAZZE’DE ZAYIFLAR, KONTROLÜ KAYBEDERSE İSRAİL’İN BU POLİTİKASINI DEĞİŞTİRECEĞİNE HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN

Hamas’ın İsrail ile iyi geçinmesinin önemli bir sebebi de bölgesel yalnızlığı. Suriye savaşı ile birlikte geleneksel İran-Suriye-Hizbullah ittifakından uzaklaşan Hamas, bel bağladığı dönemin yükselen yıldızı Müslüman Kardeşler’in çöküşüyle bir başına kaldı. Bir yandan İran ile ilişkilerini düzeltmeye çalışırken, diğer yandan İran’ın rakibi Suudi Arabistan’a yakınlaşma yollarını arıyor. Komşusu Mısır ise IŞİD ile Hamas arasında pek bir fark görmüyor. Sina’da düzeni korumak için Gazze’ye karşı ambargosunu sıkılaştırıyor. Gazze’nin dünyayla bağlantısını sağlayan tüneller yıkıldıkça hem insan, mal, silah girişi sekteye uğruyor, hem de Hamas önemli bir vergi gelirinden mahrum kalıyor.

Mısır, Hamas konusunda pek de haksız sayılmaz. İsrail, Mısır askerlerine karşı gerçekleştirilen saldırıda, Hamas’ın askeri kanadının ‘Sina Devleti’ne yardım ettiğini açıkladı. İsrail-Hamas dolaylı görüşmeleriyle ilgili bilgiler gelirken, askeri kanadının ortaya çıkan IŞİD bağlantısı Hamas içindeki fikir ayrılıklarını göstermesi bakımından oldukça önemli. Uzun vadeli bir ateşkes amaçlanan görüşmelerin bu durumdan olumsuz etkileneceği de kolaylıkla söylenebilir.

İsrail, hem Mısır hem de Gazze sınırında yükselen IŞİD tehlikesi ile karşı karşıya. Mısır ve İsrail’in Sina’da IŞİD’e nefes aldırmayacak iyi bir istihbarat ve askeri işbirlikleri var. Benzer bir şekilde Gazze’de de Hamas durumu kolaylıkla kontrol edebilir. Ancak ‘Sina Devleti’nin halka yaptığı sosyal yardımlarla destek kazandığı dikkate alındığında, Gazze’de yaşanan ekonomik krizin ve işsizliğin önüne geçilmesinin önemi ortaya çıkıyor. Bu da Gazze’nin yeniden imarı konferansında Türkiye ve Arap ülkelerinin söz verdikleri yardımı yapmalarını zaruri kılıyor.

IŞİD pusulasını Gazze’ye ve dolayısıyla İsrail ve Batı Şeria’ya çevirmişken, Hamas kendi sınır güvenliğini sağlama almak isteyen İsrail’in desteğini alıyor. Ancak Hamas Gazze’de zayıflar, kontrolü kaybederse İsrail’in bu politikasını değiştireceğine hiç şüpheniz olmasın.

Karel Valansi

http://www.birgun.net/haber-detay/isid-e-karsi-israil-hamas-isbirligi-84296.html

 

  • “6 EYLÜL’Ü YAŞADIĞIMDA DOKUZ YAŞINDAYDIM. O ZAMANKİ ADIYLA EMLAK CADDESİ’NDE OTURUYORDUK. KAMYONLAR İÇİNDE BAĞIRAN ADAMLAR HATIRLIYORUM: “KIBRIS TÜRK’TÜÜÜR! BAYRAKLARINIZI ASIIIN! IŞIKLARI YAKIIIN!” TAM KARŞIMIZDA BİR RUM’A AİT BİR MOBİLYA DÜKKÂNI VARDI, CAMLARINI NASIL KIRDIKLARINI GÖRDÜM. KOLTUKLARI BIÇAKLARLA YIRTTILAR.”

İnsanlar ismimi söylediğimde şaşırıyorlar. Önce “Ne güzel, enteresan bir isim” diyorlar. Sonra şivemi fark ediyorlar. Benim şivem bozuk, çünkü İtalya’da büyüdüm. Küçükken buradaydık ailemle. Dördüncü sınıfa kadar İtalyan ilkokuluna gittim. Sonra 6 Eylül Olayları oldu, İtalya’ya gittik.

(…) Evet. Babamın mağazası vardı Beyoğlu’nda, Lazzaro Franco diye kocaman bir mefruşatçı dükkânı… Yerle bir edildi. O sene Türkiye’den gittik. Sonra döndüm, liseyi burada bitirdim. Tıbbiyeyi İtalya’da okudum, eşimi tanıyınca buraya döndüm. Çok az Türkçe konuşuyordum. Üzerinden 40 seneden fazla geçti, hâlâ ağzımı açtığım anda “Sen nesin abla?” derler. Bu, ismimden çok şivemle ilgili bir durum. “Ben İstanbulluyum” diyorum, “Yok yok, nesin?” “Ben İstanbulluyum, siz nerelisiniz?” diyorum. Anadolu’nun bir yerini söylüyor, bana bir daha soruyor; “Tam olarak nerelisin abla?”, “Valla” diyorum “benim altı neslim İstanbul’da yatıyor, ben İstanbullu değilsem kim İstanbullu?”

(…) Çocuk doktoruyum ben. Çocuklar fark etmiyorlar. İsmimi biliyorlar ama yabancı olup olmadığımı düşünmüyorlar. Lydia veya Ayşe veya Fatma veya başka bir şey; bir çocuk için fark etmez. Yetişkinler için fark ediyor. İhtisas yaptığım Etfal Hastanesi’nde meslektaşlarım bazen “Hadi, doğru düzgün öğren şu Türkçeyi. Fransızca, İtalyanca neyine yarayacak?” diyorlardı.

(…) Çok zor oldu. Başta hiç dönmek istemiyordum. 6 Eylül’ü yaşadığımda dokuz yaşındaydım. O zamanki adıyla Emlak Caddesi’nde oturuyorduk. Kamyonlar içinde bağıran adamlar hatırlıyorum: “Kıbrıs Türk’tüüür! Bayraklarınızı asııın! Işıkları yakııın!” Tam karşımızda bir Rum’a ait bir mobilya dükkânı vardı, camlarını nasıl kırdıklarını gördüm. Koltukları bıçaklarla yırttılar. Babam o gün işten erken geldiğinde telefona sarılmıştı. Belli ki yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Dükkândaki nöbetçiyle konuşuyordu; “Kaç kişiler Aziz?”, “Hemen kepenkleri kapat!”, “Kepenkleri kırıyorlarsa korumaya çalışma” Ve sessizlik... Ertesi gün babamla Beyoğlu’na gittik. Beyoğlu’nun durumunu gördüm. Türkiye’den gittik. Giderken bana tamamen gittiğimizi söylemediler. Her sene seyahat giderdik; bana demişlerdi ki, “Hadi seyahat gidiyoruz, yanına bir oyuncağını al.” Ben de bir bebek aldım ve bu kadar. Bütün çocukluğum burada kaldı. Hepsini bıraktım. Eşim Musa’yı tanıyınca buraya dönmeye karar verdim. Gelince insanları tanımaya başladım ve gördüm ki çok iyi insanlar var. İtalyanca derler ki “Tutto il mondo è paese”, yani bütün dünya bir köydür. Yani insanlar dünyanın her yerinde aynıdır, iyileri de var kötüleri de…

Rita Ender

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/12139/butun-cocuklugum-burada-kaldi

 

  • “ÜLKEMİZİN KAYMAĞINI YİYEN RUM'U, ERMENİ'Yİ, YAHUDİ'Yİ DERHAL SINIR DIŞINA ÇIKARACAĞIZ; ONDAN SONRA DA DİĞER FAALİYETLERİMİZ GELECEK”

Konfüçyüs, insanların birbirleriyle anlaşmaları için aynı kelimeye aynı anlamı vermeleri gerektiğini belirtiyor.

Bunun için elinde imkan olsa, bütün vatandaşlara aynı lügati okumalarını mecbur etmeyi düşündüğünü ilave ediyor. Bizde ise maalesef aynı kelimeye aynı anlamı yüklemek değil, insanlar peşinde koştukları ideolojilerin bile toplumu nereye götüreceğinin farkında değiller, yani temel değerlerde bile mutabakat sağlanamıyor. Solcu bir dostum vardı; “Diyelim ki iş başına geldiniz; ne yapacaksınız?” diye sorduğumda bana şu cevabı verdi: “Ülkemizin kaymağını yiyen Rum'u, Ermeni'yi, Yahudi'yi derhal sınır dışına çıkaracağız; ondan sonra da diğer faaliyetlerimiz gelecek.” Halbuki onun yaptığı ırkçılıktı, inandığı değerlerin ona emrettiği ise dinleri, milliyetleri ayrı olsa da bütün insanları eşit görmekti; ama arkadaşım bunun farkında değildi.

Mehmed Niyazi

http://www.zaman.com.tr/yazarlar/mehmet-niyazi/dusunmeyi-ogrenemiyoruz_2306274.html

 

  • EVET İSLAM DÜNYASI; BÜYÜK ÖLÇÜDE SORUNLAR İÇİNDE. BÖLÜNMÜŞ, PARÇALANMIŞ, ŞİDDET SARMALININ ESİRİ OLMUŞ, PERİŞAN BİR GÖRÜNTÜ AĞIR BASIYOR. BU ACI TABLONUN NEDENLERİ ÜZERİNE, DEĞİŞİK YORUMLAR YAPILABİLİR.  ORTADOĞU TOPLUMLARININ, İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLER KONUSUNDA YETERİNCE OLGUNLAŞAMAMIŞ OLMASINA; FARKLI AÇILARDAN BAKILABİLİR. BU TOPLUMLARIN, BU DEVLETLERİN, ÇOK CİDDİ BOYUTTA ÖZELEŞTİRİYE İHTİYACININ OLDUĞU, ORTADA

Deniz otobüsü iskelesindeki, çarşaflı Arap kadınlara yönelik, öfkeli hakaret cümleleri kuran genç kadın; istisna değil. Adalar’daki, okumuş yazmış kesimler içinde de, "Kahrolsun Araplar, kahrolsun yobazlar" pankartıyla gösteri yapabilecek psikolojide kişilerin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Bu bakış açısı, Türkiye'nin içinden üretilmiş bir bakış açısı değil. Tarihsel kökleri olan; bir yönüyle Fransız İhtilaliyle, Hıristiyan reformlarıyla şekillenmiş bir zihniyetten söz etmek mümkün. Müslümanları içten içe 'insanlığın başına bela' olarak gören zihniyetin, dünyada hala yaygın olduğu bir gerçek... (Tabii, bu zihniyetin bir anlamda simetrik bir şeklini; İslam dünyasında da, 'Hıristiyan ve Yahudi düşmanlığı' olarak görebiliyoruz) Batı’daki kalıplaşmış anlayışa göre; Müslümanların getirebileceği tek şey geriliktir, yobazlıktır, vahşettir, terördür.

Evet İslam dünyası; büyük ölçüde sorunlar içinde. Bölünmüş, parçalanmış, şiddet sarmalının esiri olmuş, perişan bir görüntü ağır basıyor. Bu acı tablonun nedenleri üzerine, değişik yorumlar yapılabilir. Ortadoğu toplumlarının, insan hakları ve özgürlükler konusunda yeterince olgunlaşamamış olmasına; farklı açılardan bakılabilir. Bu toplumların, bu devletlerin, çok ciddi boyutta özeleştiriye ihtiyacının olduğu, ortada.

Oral Çalışlar

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/hani_biz_misafirperverdik-1399351#

 

  • AKP İSE HER SATIRI NEFRET SUÇU OLAN NECİP FAZIL’IN GÖLGESİNİ MAS-KOM-YAH’IN AKTÖRÜ ERDOĞAN’IN GÖLGESİYLE KOYULAŞTIRMIŞ BİR BAŞKA AŞIRI SAĞ PARTİ

Necip Fazıl’ın siyasi yazılarını hâlâ rehber edindiğini söyleyen bir muhafazakârın dengi ancak Kızıl Kmerler’in lideri Pol Pot’un izinden gittiğini söyleyen bir sosyal demokrat olabilir. Yani olamaz.

AKP ve MHP yaklaşık yüzde 60 oya sahip. Türkiye bir aşırı sağ sarmalında. Devlet antikomünistken antikomünist, 28 Şubatçıyken 28 Şubatçı, AKP’ci iken AKP’ci aşırı sağ bir MHP var. Yani toplamada sıfır hükmünde bir parti. Çarpmada da öyle. Zaten o sebeple çarpışmaya pek meraklı.

AKP ise her satırı nefret suçu olan Necip Fazıl’ın gölgesini Mas-Kom-Yah’ın aktörü Erdoğan’ın gölgesiyle koyulaştırmış bir başka aşırı sağ parti.

Sol ancak solculuğundan utanmazsa, sadece ekonomi politikalarında değil, büyük ve yaşanır bir demokrasi projesinde de solculuğundan utanmazsa bu devran döner.

En beklenmedik, en olmayacak zamanlarda sol çare olmayı bilmiştir.

Halk bu aşırı sağ partilere hapsolduysa hata halkta ya da o partilerde değil, solun temsilcilerindedir.

Özgür Mumcu

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/324261/Sagi_yikmak.html

 

Netten okumalar

  • İSRAİL’İ SEVMENİZ İÇİN 67 NEDEN

http://israilblogu.com/2015/07/15/israili-sevmeniz-icin-67-neden/

 

  • SİYASAL İSLAM’IN ‘ÜST AKIL’ PARANOYASI: YAHUDİLER, CEMAAT VE ABD

http://blog.radikal.com.tr/politika/siyasal-islamin-ust-akil-paranoyasi-yahudiler-cemaat-ve-abd-106804

 

  • İLK MATBAACILAR SAFARAD’LARDI

http://www.milliyet.com.tr/ilk-matbaacilar-safarad-lardi-gundem-2089754/

 

  • TÜRK TOPRAKLARINDA GELMİŞ GEÇMİŞ EN ETKİLİ İKİ YAHUDİ...- AARON BARUCH

http://ankarali-13.blogspot.com/2015/07/sevgili-kardeslerim-yegenlerim-ve.html

 

Takılan Tweet’ler

 

Karel Valansi ‏@karelvalansi  15 Tem

Haftanın antisemitizm ödülünü açıklıyorum: Torku-Kipa arasında çekişme oldu, ama Kipa'yı karalamaya yönelik "Yahudi bunlar" kampanyası kazandı

 

Gökhan Çınkara ‏@gcinkara  8 Tem

@TurkiyeYahudisi aşk dili ladino.

 

Orçun ÜÇER אור ‏@ORcun3ER  8 Tem

Esuégra? Ni de bárro buéna! (Kaynana mı? Çamurdan olsa bile kötüdür!) :) [Ladino / Judeo-Espanyol) lisanından.]

 

Y. Emre Kocabasoglu ‏@Kocabasoglu  

Aynı kafaya göre İstanbul'daki çifte sinagog saldırıları İsrail'in, ikiz kule saldırıları ABD'nin işiydi...

 

Amberin Zaman ‏@amberinzaman  13 Tem

ABD Iran ilişkilerinin normalleşmesi Arap İsrail sorununun en kritik ayaklarından biri. Obama büyük resme baktı. Gereken yerde cesur davrandı