Büyükada’da farklı konuşmacılar ile farklı konuları ele alan 70 Pencere/Shivim Panim kapsamında, Tişa BeAv için de günün önemini yansıtan konuşmalar düzenlendi. Yahudi takvimindeki en kederli, en acı gün olan Tişa BeAv’da, hem orucun başladığı 25 Temmuz Cumartesi akşamı, hem de oruç günü olan 26 Temmuz Pazar, konuşma ve film gösterimi gerçekleşti.
Cumartesi akşam duasından sonra söz alan Rav Selim Eskenazi, ‘Gerçek tehlike asimilasyon’ konuşmasında asimilasyonun gerçek tanımı, boyutları, etkileri üzerinde durdu. Asimilasyonun sadece karışık evlilik demek olmadığını, kimi zaman nasıl olduğunu bile fark etmeden insanın kendini bunun içinde bulabileceğini belirtti. Genelde bütün dikkatler antisemitizm üzerine yoğunlaşırken aslında gerçek tehlikenin asimilasyon olduğuna ve bunun öneminin maalesef günümüzde halen idrak edilemediğine değindi. Rav Eskenazi konuşmasını şöyle bitirdi: “Bizler 500 sene evvel İspanya’dan kovulan Sefarad Yahudilerinin çocuklarıyız. Atalarımız çırılçıplak, ellerinde hiçbir şey olmadan sadece Yahudi kalabilmek adına her şeylerini bırakıp, İspanya’dan kaçmışlardır. Yaşam koşullarının o zor zamanlara göre çok daha kolay olduğu bu günlerde, bizler 500 sene sonraki torunlarımızın torunlarını düşünerek Yahudiliğimizi korumak adına ne yapıyoruz?”
Pazar sabah duasından hemen sona söz alan Rav İzak Peres ise ‘Nefretin Gerçek Sebebi’ konuşmasında, II.Bet Amikdaş’ın yıkılma sebebinin öncelikle sebepsiz nefret olduğundan yola çıktı. Daha sora nefretin yapısı ve insanlardaki nefretin kaynağı üzerinde durdu. Tişa BeAv’da okunan ağıtları-Kinot, geçmiş için değil, şu anki durumumuz için, şu an hala aramızda ve etrafımızda var olan nefret nedeniyle okuduğumuzu ve bu yüzden hala III.Bet Amikdaş’ın kurulamadığını ve bunun için içimizin ağladığını anlattı.
Pazar öğleden sonra ise Jewish Learning Institute’un, Tişa BeAv için özel olarak hazırladığı ve Tişa BeAv’da, dünyanın farklı yerlerindeki sinagoglarında da gösterilen ‘With My Whole Broken Heart- Tüm Kırık Kalbimle’ filmi, orijinal İngilizce olarak gösterildi. Rav Mendy Chitrik, film gösteriminden sonra yaptığı konuşmada; kırık bir kalbi dönüştürmek, umutsuzluğu umuda, kötülüğü iyiliğe dönüştürmek, intikamı, kötülüğe iyilikle cevap vererek almak konuları üzerinde durdu. Rav Mendy, bize yapılan kötülükler için alınacak en etkili intikamın, Yahudiliğin devam etmesi olduğunu, bir Yahudi gibi yaşayan, kimliğiyle gurur duyan her bir Yahudi’nin, Hitler’e karşı bir intikam olduğunu önemle vurguladı. Her Tişa BeAv’ı, yaşıyor olmamızın, hatırlıyor olmamızın, önemli olmamızın, Romalılara karşı bir intikam olduğunu belirtti. Rav Chitrik, benzersiz tarihimizle gurur duymamız gerektiğine dikkat çekerek, projeksiyon eşliğinde Yeruşalayim’de Bet Amikdaş’ın kalıntıları ve Tapınak Tepesi’ni ve bunların derin anlamları, mesajları üzerinde durdu. Sonuç olarak, tarihimizi sadece okumamızın yeterli olmadığını, onu görselleştirmemiz, anlamaya çalışmamız gerektiğini, ancak bu şekilde gerçekliğini içimizde hissedebileceğimizi anlattı. Rav Chitrik, Yahudilerin geleceğe inandıklarını, güvendiklerini ancak net ve açık bir geçmiş bilgisi olmadan geleceği inşa etmenin mümkün olmadığını söyledi.
Akşam duasından hemen önce söz alan Rav Selim Eskenazi, ‘Yeruşalayim Şel Zaav- Yeruşalayim’in Önemi’ konuşmasında, Yeruşalayim’in ismini, tarihini, Tora’daki yeri ile kendine has bir karakteri olan, özel, benzersiz, canlı bir kişiliği olduğunu anlattı.