Filozof/yazar Alain de Botton’un Yahudi Mata Hari lakaplı ‘Kahraman’ büyükannesi Yolande Gabai de Botton’un Orta Doğu’daki casusluk serüveninin öyküsü “Yolande: An Unsung Heroine” belgeseline konu oldu
Bazı kişilerin aile tarihi bazen ilginç öykülere dönüşebiliyor. Oldukça kalburüstü ve kültürlü bir aileden gelen filozof/yazar Alain de Botton ile şarkıcı kız kardeşi babaannelerinin sıra dışı yaşamını araştırdılar.
Yahudi Mata Hari olarak tanınan casus Yolande Gabai de Botton’un gizli kalmış sırları şimdilerde torunu Miel de Botton’un desteği ve yapımcılığında çekilen bir belgeselde açığa çıkıyor. Miel de Botton; “Babaannem yaptığı işe tutkuyla bağlıydı ve Yahudilerle Arapların birlikte barış içinde yaşayabileceklerine yürekten inanıyordu. Hedefine ulaşmak için ailesinin ve kendisinin sağlığını ve güvenliğini ihmal etmiş olmasını saygı ile karşılamak gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
Oldukça cazibeli bir kadın olan ve 1959 yılında İsrail’de yaşama veda eden Yolande Gabai de Botton’un İkinci Dünya Savaşı sonrasında, İsrail’in kuruluşunda önemli bir rol oynadığı ileri sürülüyor. Çekiciliği, güzelliği ve yüksek düzeyde uluslararası ilişkileri Orta Doğu’da rahatça seyahat edip riske girerek önemli ve gizli belgeler taşımasına olanak sağlıyordu. Bu belgesel film sayesinde onun alışılagelmişin dışındaki yaşam şekli ancak şimdi açığa çıkıyor. Dan Wolman’ın yönetmenliğinde çekilen “Yolande: An Unsung Heroine” adlı belgesel bu tehlikeli ve olağan dışı yaşamı gözler önüne seriyor.
Alain ve Miel’in babaları finansçı Gilbert de Botton, bu yıl haziran ayında Londra’da gerçekleşen Seret-İsrail Filmleri Festivali’nde ilk gösterimi yapılan “Yolande: An Unsung Heroine” filminde rol alıyor, annesinin kendini tehlikeye atarak sık sık evden kaybolduğu çocukluk dönemlerini anlatıyor. Annesi göreve gittiğinde yemeksiz kalıp açlık çektiği halde Gilbert hiçbir zaman annesine içerlemiyor.
Türkiyeli Yahudi bir annenin kızı olarak 1913’te Mısır’da doğan Yolande, Fransızca konuşulan bir ailede büyüdü, Kral Faruk’un sarayının bir müdavimi olarak Mısır yüksek sosyetesinin içinde yer aldı. 17 yaşında işadamı Jacques de Botton ile evlendi, bir yıl sonra oğlu Gilbert dünyaya geldi.
1945’te Yahudi Ajansı’nın (Sohnut) siyasi bolüm şefi Moshe Sharett, Mısır’ı ziyareti sırasında katıldığı bir kokteyl partide, Yolande’ı henüz kurulmamış İsrail devleti lehine casusluk yapmaya ikna etti. Part-time gazetecilik yapan Yolande, Mısır’ın en önemli gazetesi Al Ahram’ın editörü, istihbarat kurumu Tak ed-Din as Sulh’un Azzam Paşa olarak tanınan şefi Abdul Rahman Hassan Azzam ve Kahire Başmüftüsü Mahmoud Mahlouf ile tanışıklığı vardı, hepsi de onun hayranıydı. İsveç Elçisi Widar Bagge da Yolande’ın casusluk girişimlerini tahmin ediyordu ama büyüsüne kapılmıştı.
Diğer bir adı Yolande olan ve fiziki açıdan babaannesine çok benzeyen Miel de Botton, “O ben doğmadan 10 yıl önce öldü. Çocukken onun hiçbir fotoğrafını görmemiştik. Onun yaptıklarını ancak birkaç yıl önce öğrendim” demekte.
Alain de Botton ise bu heyecan verici ailevi mirasın sahibini “çok canlı bir kadın” sözcükleri ile tanımlarken babası üzerindeki etkisini şöyle vurguluyor: “Babam oldukça belirsiz bir ortamda büyüdü. Mısır’da yaşıyorlardı. Zaman zaman annesi hapse atıldığı için babama komşular bakıyordu.” Alain de Botton ayrıca çocukluğunda kendisine acı veren deneyimleri olduğu için babasının gerçek bir baba olmakta zorlandığını sözlerine ekledi.
Yolande’ın Haganah’ya ilettiği çok önemli belgeler arasında 1947 ve 1948’deki Arap Ligi toplantılarında alınan kararlar vardı. Bu raporlarda ifade edildiğine göre, Arap Filistin’i kurtarmak yönünde Arap dünyasının her türlü siyasi ve ekonomik menfaatleri feda edilecekti. Yolande’ın sızdırdığı önemli belgelerden bir diğeri de Filistin topraklarında İngiliz Mandası’na son vermek amacıyla hazırlanmış askeri planlar bulunuyordu.
1945’te Yolande, aralarında Müslüman Kardeşler üyesi olan Mısırlı casus şebekesi hakkında bilgi toplamakla görevlendirildi. 1948’de Suriye ve Mısır’ın yeni kurulan İsrail’e karşı gizli hareket planlarını David Ben-Gurion’a teslim etmek üzere kaçtı. Mısır’dan kaçarken bu planları giysisinin omuz vatkalarında gizledi.
Aynı yıl Yolande güvende olması için gönderildiği Paris’ten de fırsatını buldukça bilgi göndermeye devam etti. Yaşamının son yıllarında oğlu Gilbert’i alıp İsrail’de küçük bir daireye yerleşti. Ancak o dönemde işverenleri Yolande’ın varlığını unutmuşlardı bile…
Görgü tanıklarına göre Yolande’ı üzen iki sebep vardı; biri ülkenin marjinalleşmesi, diğeri de 1940’larda evlendiği ikinci eşi Harmor adlı pilotun ölümüydü. Yolande, Harmor soyadını kullanmayı tercih etmişti.