• Hayatıma giren iki Yahudi’nin ikisi de Jak’dı. Birinci Bay Jak, yine Sultanhamam’da çalışırken bizim firmadan kumaş satın alırdı. Bize göre oldukça yaşlıydı. Ona çok değer verir, hürmet ederdik. O da buna karşılık beni görmeden firmadan gitmezdi. Kapıdan içeriye girince “hanım kızım nerede? Diye önce beni sorardı. Nurlar içinde yatsın. İkinci öğretmenim Bay Jak’a gelince; bana bilgisayarı ilk öğretendir. Yanıma oturur, tek tek, her bir tuşun yerini ayrı ayrı anlatarak ve de not aldırarak bilgisayarı öğretmişti. İlk öğrendiğim program Lotus idi ve Bay Jak öğretmişti. TULAY HERGÜNLÜ PRİZMA – www.pendiksonsoz.com
Hangi müzik türünden hoşlanırsa hoşlansın herhangi bir Akdenizlinin Yasmin Levy’nin sesinden, söyleyişinden etkilenmemesine imkân yok. Çünkü o nameli ezgiler kelimenin tam anlamıyla bizim ruhumuzda, kanımızda var. Hayatın duygularla örüldüğü; ağıtların, acıklı aşk ve hasret şarkılarının kol gezdiği bir coğrafyada doğduk ve yaşıyoruz. Dolayısıyla Levy, hem yorumu hem de repertuarıyla bize hitap ediyor.
500 küsur yıl önce İspanya’dan sürülen Sefarad Yahudilerinin Ladino dilindeki şarkılarını popüler hâle getiren 1975 Kudüs doğumlu Yasmin Levy’yi sadece Akdenizlilerin dinlediğini söyleyemeyiz aslında. Dünyanın her tarafında onun o özel, insanın yüreğine işleyen sesinin müptelası olmuş pek çok müziksever var.
(…) Bilenler bilir, Yasmin Levy’nin Türkiye ile çok güçlü bağları var. Sanatçının ataları, beş asır evvel İspanya’dan sürülüp Osmanlı topraklarına yerleşmiş Sefarad Yahudilerindendi. Kendisi gibi müzisyen olan babası Yitzhak Levy, Manisa’da doğup büyümüştü. Yıllar önce Yasmin Levy’yle röportaj yaptığımda hayattaki en büyük arzularından birinin babasının memleketi Manisa’yı görmek olduğunu söylemişti bana. Aradan uzun zaman geçti ve Levy, İzmir’in de dâhil olduğu pek çok Türkiye şehrinde konser verdi. Umarım vakit ve imkân bulup baba topraklarını da ziyaret etmiştir.
Özlem Ertan
http://www.taraf.com.tr/yazarlar/yasmin-levyyi-kim-sevmez/
Hayatıma giren iki Yahudi’nin ikisi de Jak’ dı. Birinci Bay Jak, yine Sultanhamam’da çalışırken bizim firmadan kumaş satın alırdı. Bize göre oldukça yaşlıydı. Ona çok değer verir, hürmet ederdik. O da buna karşılık beni görmeden firmadan gitmezdi. Kapıdan içeriye girince “hanım kızım nerede?” diye önce beni sorardı. Nurlar içinde yatsın.
İkinci Jak ise meslekte ikinci öğretmenimdi. Birinci öğretmenim Trabzonlu bir Müslümandı. Mesleği ondan öğrendim. Bize bağıra çağıra meslek öğretmişti. Nurlar içinde yatsın. İkinci öğretmenim Bay Jak’ a gelince; bana bilgisayarı ilk öğretendir. Yanıma oturur, tek tek, her bir tuşun yerini ayrı ayrı anlatarak ve de not aldırarak bilgisayarı öğretmişti. İlk öğrendiğim program Lotus idi ve Bay Jak öğretmişti.
Bir gün yine hafta sonunda çalışıyoruz. Gelir Vergisi zamanı ve çok yoğunuz. Öğleden sonra Bay Jak ortadan kayboldu. Uzun süre de gelmedi. Yine Ramazan ayındayız ve ben oruçluyum. Tam iftar yaklaşırken içeri girdi, mutfağa geçti. Hafta sonu olduğu için mutfak görevlisi yoktu. İçeride uzun süre bir şeylerle uğraştı. Tam iftar vaktiydi, içeriden seslendi: “Hadi ablam, sofra hazır, iftarını yap, Allah kabul etsin”. Mutfağa geçtim. Sofrada yok, yoktu. Pastırmasından, pidesine kadar her şeyi almıştı. Hatta pide kuyruğuna girmiş, uzun süre kuyruk beklemişti.
Her yeni çıkan tebliği okumaya üşenir, telefon açar ona sorardım. İlk akreditif işlemlerini de ondan öğrendim. Masamın üzerine bırakılan 16 adet proforma faturayı tek tek tercüme edip, bana yol göstermişti. Bay Jak bugün 81 yaşında ve Alzheimer hastalığına yakalandı. Allah şifa versin.
Tulay Hergünlü PRİZMA
- Türkiye ile İsrail arasındaki müzakereler iki yıldan fazla bir süredir devam ediyor ancak bir anlaşmaya varılabilmiş değil. Bunu engelleyen unsur nedir?
İki tarafın da siyasi bir karara varması gerekiyor. İki ülke de Mavi Marmara meselesini düzgün bir şekilde sonlandırmalı. Bu iki tarafın da çıkarına olacaktır. Sadece böyle bir yolla normalleşme süreci ilerletilebilir. Maalesef, güven oluşturmak, yıkmaktan daha uzun sürüyor. Geçen seneki Gazze harekâtından önce ilişkiler yine olumlu bir yöne ilerlemekteydi, ancak harekâtın negatif etkisiyle süreç yine sekteye uğradı.
Bununla beraber, şu an iki taraftan da olumlu sinyaller gelmekte. Buna iyi bir örnek olarak Bülent Arınç'ın yakın zamanda bir İsrailli televizyon kanalına verdiği röportajı gösterebilirim. Ne zaman normalleşme gerçekleşir, bunu bilemem. Ancak Türkiye'deki siyasi gelişmeleri izlemekteyiz; koalisyon görüşmeleri ve erken seçim ihtimali. Ne olacağını bekleyip göreceğiz.
- İki ülkenin kötüleşen ilişkilerine rağmen ticaret hacmi ikiye katlandı ve Türkiye'yi ziyaret eden İsrailli turist sayısında artış yaşandı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu durum gösteriyor ki insanlar iki ülke arasındaki ilişkilerin güzel günlerini hatırlıyor. Her iki ülkenin iş çevreleri hâlihazırda ticarî ilişkilerini sürdürüyor. Ticaret hacmimiz 5,4 milyar dolar. Vurgulamak gerekir ki bu tam potansiyel bile değil; gerçekçi tahminlere göre ticaret hacmi 8 milyar doları bulabilir. Siyasi olarak her ne olursa olsun, insanlarımız, iş adamlarımız birbirleriyle ilişki halinde olmak istiyor ve bu önemli. Türkiye bölgesinde çok önemli bir ülke ve İsrail tarafından bakıldığında çoğu sektörde yüksek kaliteli hizmet veriyor. İnsanlarımız Türkiye'de tatil yapmayı çok seviyor. Uçuş sıklığını göz önüne alırsak, günde karşılıklı 7 uçuş var ki bu muazzam bir sayı.
Amira Oron
http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/08/10/israil-normallesme-icin-yeni-turk-hukumetini-bekleyecek
Normal şartlarda yılın bu mevsimi sakin olması beklenen Washington’da adı konmamış bir savaş hali var. Tartışmanın kaynağı İran ile yapılan nükleer anlaşma, taraflar ise Obama ve İsrail Lobisi. (AIPAC) Obama, anlaşmayı ‘politik mirası’ olarak tanımladığı için çok önemsiyor. Aynı şekilde ABD’deki ‘en etkili lobi’ olarak bilinen Yahudi Lobisi de...
Cumhuriyetçiler anlaşmaya baştan karşılar.
Kulislere göre Senato’dan 13, Temsilciler Meclisi’nden 44 Demokrat Partili anlaşmadan rahatsız.
Hal böyle olunca Demokratlar’ı ikna için savaş yaşanıyor. AIPAC 20 milyon dolarlık bir reklam kampanyası başlattı.
Amerikan Üniversitesi’nde kameraların karşına geçen Obama uzun uzun neden İran ile anlaşmaları gerektiğini anlattı ama AIPAC Demokratlar’ın 3 numaralı ismi Chuck Schumer’i ikna etmeyi başardı.
Yani Obama’ya kendi partisinin senatörü rest çekti.
Obama geçen hafta 20 civarında Yahudi örgütü temsilciyle Beyaz Saray’da buluştu.
New York Times’a yansıyan kulislere göre görüşme hayli sert geçmiş.
Ancak taraflardan geri adım atan yok.
Obama ‘gerekirse veto yetkimi kullanırım’ deyip rest çekiyor ama AIPAC da ‘bizim için varlık yokluk savaşı’ modunda.
Bakalım Obama’nın İsrail Lobisi ile savaşından kim galip çıkacak?
Adem Yavuz Arslan
http://www.bugun.com.tr/obamanin-savasi-ve-kiskandiran-ornek-yazisi-1776684
Netten okumalar
http://ankarali-18.blogspot.com.tr/2015/08/dusman-topraklardan-yahudi-kzlarn.html
http://israilblogu.com/2015/08/07/einsteinin-en-buyuk-basarisi-yahudileri-kurtarmak/
https://gaiadergi.com/binlerce-yahudi-ve-arap-aktivist-hayvan-ozgurlugu-icin-birlesti/
Takılan Tweet’ler
Pinar Civan @pinickus 8 AğuUkraina
Bu hafta Lviv'de yahudi mirası ve anma etkinlikleri vardı. 1941'de 3 günde 4000 yahudi öldürüldü burada, nazilerin emriyle komşularınca
Al Jazeera Türk @AJTurk 7 Ağu
"İranlı bilim insanlarının hayatlarından sorumlu değilim” #İsrail’den İran’a örtülü tehdit: http://ajtr.me/hcqu
Sedat Laçiner @sedatlaciner 6 Ağu
Milli Kütüphane'de 1,6 milyon kitap varmış. İsrail Milli Kütüphanesi'ndeki kitap sayısı 5 milyondan fazla. Üzücü değil mi?
Aykan Erdemir @aykanerdemir 4 sa.4 saat önce
Bu istek parçası tüm #antisemit mülki erkân için gelsin: "Gönlümü kaptırdım bir yare, kendisi Alman bıyığı kare" http://www.agos.com.tr/tr/yazi/12429/gonlumu-kaptirdim-bir-yare-kendisi-alman-biyigi-kare …