Roş Aşana tüm sinagoglarda coşkuyla karşılandı

Toplum
17 Eylül 2015 Perşembe

ŞAAR AŞAMAYİM SİNAGOGU

Şaar Aşamayim Sinagogunda Rav İsak Alaluf, Roş Aşana’nın ilk gününde Tanrı’nın ‘yargı’ özelliği ile ikinci gününde ise ‘merhamet’ özelliği ile Yahudileri yargıladığını, bu yüzden Roş Aşana’nın ikinci gününe özellikle önem verilmesi gerektiğini vurguladı. Geçim kaynağı parnasanın, bu günde belirlendiğini, Tanrı’nın yahidlerden adım atmalarını beklediğini ve teşuva için yardımcı olacağını anlattı. Rav Alaluf, bayramın her iki gününde kısa bilgiler ve yeni yıl için dileklerini aktardı. Jak Pardo’nun çaldığı şofar’ı, sinagogda bulunan çocuklar da dikkatle dinledi. Şaar Aşamayim’de kadınların yüksek katılımı da dikkat çekti. Roş Aşana’nın ilk günü yapılan ve günahların suya atılmasını simgeleyen Taşlih duası, Türkçe açıklamalı olarak gerçekleştirildi.

AŞKENAZ SİNAGOGU

Aşkenaz Sinagogu’nda Roş Aşana’nın iki günü de bayrama ait ilahiler, Rav Mendy Chitrik tarafından seslendirilirken, şofar Aron Edili tarafından çalındı. Rav Chitrik, ilk günkü deraşasında, Roş Aşana’nın simgesi haline gelmiş olan bal hakkında ilginç bir bilgi aktardı: “Bir arının, hayatı boyunca çalışıp uğraşıp çıkarabildiği tüm bal miktarı ne kadardır biliyor musunuz? Yarım kaşık kadar. Şimdi, eğer arı durup da, ‘Tüm hayatım boyunca çalışıp çabalıyorum, o kadar uğraşıyorum, bütün hayatımın emeği olan yarım kaşık bal, bir kişinin elmayı bala batırmasıyla yok oluyor. Bunun için bütün hayatım boyunca uğraşmama değer mi?’diye düşünse ve tüm arılar da onun gibi düşünse, o zaman dünyada bal olamayacak. Hâlbuki her bir arının tüm hayatı boyunca uğraşıp biriktirdiği o yarım kaşık ballar sayesinde Roş Aşana’da hepimiz elmalarımızı bala batırabiliyoruz. Mitsvalar için de aynısı söz konusu. Durup da ‘ benim yaptığım bu küçücük mitsvanın ne önemi var, neye yarar ki’ diye düşünmek yerine, bizim mitsvalarımızın da büyük resimde bir yeri olduğunu, her birimizin küçük küçük mitsvalarının birikerek, aynen arıların balları gibi güzelliklere vesile olup bir değişim yaratabileceği bilinciyle küçük büyük demeden mitsvalara devam etmeliyiz. Mitsvalara ek olarak Yahudiliği devam ettirmek, kalıcı kılmak, bu mirası çocuklarımıza, torunlarımıza aktarmak ancak rol modeli olarak, yaşayarak mümkün olabilir. Çocuklar, onlara söylenenleri değil, gördüklerini yapmaya eğilimlidir. Yahudiliğin devam etmesini sağlamak için, kendimize Yahudilikle ilgili bir uygulamayı alıp, bunu, pazarlıksız her şart ve koşulda uygulayacak şekilde hayatımıza geçirmeliyiz. Örneğin, Şabat’a bakamıyor olabilirsiniz, Şabat’ta çalışıyor, arabaya biniyor olabilirsiniz, ama Şabat’ta uçağa binmeme uygulamasını seçebilirsiniz. Kaşerut kurallarına uyamıyor, kaşer olmayan yiyecekler tüketiyor olabilirsiniz, ama dışarıda kaşer olmayan şarap içmeme uygulamasını, pazarlıksız yapacak şekilde alabilirsiniz. Bu kadar ufacık bir şeyin ne anlamı var, ne önemi var diye düşünmeyin. Çok önemi var. Bugün arılar, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Aynı şekilde Yahudilik de günün şartları, asimilasyon ve karışık evlilikler ile ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bizler artık son kalan arılarız, bu yüzden her birimiz üzerimize aldığımız o özel uygulamayı, kendi yarım kaşık balımızı yapmalı ve bununla Yahudiliğe sıkı sıkı tutunmaya devam etmeliyiz.”

Rav Mendy Chitrik, Roş Aşana’nın ikinci günü deraşasında, şofar sesi ve anlamı üzerine yoğunlaştı. Şofar sesinin bir Teşuva-Tanrı’ya dönüş çağrısı olduğunu, ama bu dönüşün nasıl yapılabileceği hakkında gerekli ön bilginin de mutlaka bulunması gerektiğini anlattı. Sözlerine şöyle devam etti: “Köyden şehre gelen bir genç, şehirde bir alarm sesi duyar ve kısa zaman içinde itfaiyenin gelip yangını söndürdüğünü görür. Bu durum, gencin çok hoşuna gider ve aynı alarm sesini köydeki evine takar. Ve bir gün köydeki evinde yangın çıkar, alarm cihazı çalmaya başlar, genç bekler bekler ama itfaiye gelmez. Tüm ev, alarm cihazı ile birlikte yanar kül olur. Genç köydeki itfaiyeye çıkışır: ‘Alarm çaldı, neden gelmediniz?’ der. İtfaiyeciler ise, ‘Bu ses çaldığında yangın olduğunu ve gidip söndürmemiz gerektiğini bilmiyorduk ki, hazırlıklı değildik, kimse bize öğretmedi ki’ der. Şofar sesi de bir alarm sesidir, Teşuva-Tanrı’ya dönmemiz gerektiğini bize hatırlatır, ama bunu nasıl yapacağımızı bilmiyorsak, nasıl hayata geçirebiliriz? Bunun için önce kendimizi, ailemizi, etrafımızdakileri teşuva ve bunun nasıl yapılacağı hakkında bilgilendirmemiz gerekir. Roş Aşana’da birbirimize ‘Şana Tova- İyi Bir Yıl’ dileklerinde bulunuyoruz. Yılı nasıl ‘iyi’ hale getirebiliriz? İyi şeyler yaparak, etrafımızdakilere iyi davranarak, güzel sözler söyleyerek, etrafımızda ihtiyacı olan kişilere zaman, ilgi, maddi manevi her şekilde yardım ederek, tsedaka vererek, başkalarının acılarını hafifletmeye çalışarak, seneyi iyi hale getirmek için kendi payımıza düşeni yapabiliriz.” 

ŞİŞLİ SİNAGOGU

Şişli Sinagogu, Roş Aşana’yı Hahambaşı Rav İsak Haleva ile kutladı. Rav Haleva deraşada insanların bu dönemde kendi iç muhasebelerini yaptıklarını, hatalarını içtenlikle kabullendiklerini, bunları tekrarlamamaya niyet ettiklerini ve değişimi hayatlarına geçirmeye hazırlandıklarını anlattı. Rav Haleva ayrıca, Roş Aşana’nın iki günlük bir bayram olduğuna, her iki günün de aynı değerde olduğ  una dikkat çekti. Roş Aşana’da Tanrı’nın Kral olarak ilan edildiğini, Roş Aşana ile Yom Kipur arasındaki günlerin çok önemli olduğunu, bu günlerde insanların davranışlarına çok dikkat etmeleri, iyi davranışlarını, dualarını ve verdikleri tsedakaları artırmaları gerektiğini önemle vurguladı. 

ORTAKÖY ETZ AHAYİM SİNAGOGU

Beşiktaş Belediye Başkanı Av. Murat Hazinedar, 14 Eylül Pazartesi sabahı Ortaköy Etz Ahayim Sinagogunda Roş Aşana vesilesi ile katıldığı sabah duasında yaptığı konuşma ile güne renk kattı.

Konuşmasında Roş Aşana’nın önemini vurgulayan Hazinedar, bayramın günahların affına vesile olacak yeni yılın ilk günü olmasını vurguladı. Roş Aşana ile başlayıp Yom Kipur ile devam eden bu dönemin Musevi vatandaşlara bağışlanma, mutluluk ve barış getirmesini diledi. Roş Aşana’nın bir barış günü olduğunu vurgulayan Belediye Başkanı, içinde bulunulan günlerin barış ve kardeşliğe en çok ihtiyaç duyulan günler olduğunun altını çizdi. 500 yılı aşkın bir süredir bu topraklarda yaşayan, çalışıp üreten ve bu ülkenin refahına katkıda bulunan Musevi yurttaşlarının varlığının barış ve kardeşliğin timsali, ortak kılavuzu olduğunu dile getirdi. Sözlerini, birlikte kutlanan bayramın barış ve huzur içinde yaşanacak, yeniden umutlarla dolacak bir yıl getireceğine dair inancını ifade ederek bitiren Av. Murat Hazinedar, yahidlere şeker tadında bir bayram temennisinde bulundu.

Dua sonrası, Beşiktaş Belediye’si nezdinde tüm yahidlere dağıtılan narın mutluluk, birlik ve bereket getirmesi ortak dua oldu.

YENİKÖY SİNAGOGU

Yeniköy Tiferet Sinagogunda Rav İzak Peres, duaların aralarında Roş Aşana hakkında açıklayıcı bilgileri anekdotlar eşliğinde iletti. Roş Aşana’da, kendi için hiç bir şey istenmediğini, tüm dikkatimizi yoğun şekilde Tanrı’nın Kral, Kral’ımız, tüm yaratılanların Kral’ı olarak ilan etmeye verdiğimize dikkat çekti. Daha sonra Yom Kipur’da özür dileme ve bunun sonrasında Sukot’ta affedilmenin sevinci ile bayram sevincini tam olarak yaşayabilineceğini söyledi. Şofar, Yeniköy’de Refi Şaban tarafından çalındı. Rav İzak Peres, şofarın öneminden bahsederken, şofardan önce Tanrı’nın ‘Yargı’ sandalyesinde, şofardan sonra ise ‘Merhamet’ sandalyesinde oturduğunu belirtti. Bu yüzden Roş Aşana Musaf Amida’sının da çok önemli olduğunu vurguladı. Roş Aşana’da uyumama âdeti olduğundan bahseden Rav İzak Peres, öğleden sonra Tora çalışırken uyuya kalınabileceğini belirtti. Sabah kesinlikle uyunmaması gerektiğini, ama Roş Aşana’nın her iki sabahı da zaten sinagogda dua ve şofar sesleri ile geçtiği için, endişeye gerek olmadığını anlattı. İlk gün öğleden sonra yapılan Taşlih duasında Rav Peres, Denizlerin Tanrı ile olan anlaşmasını anlattı. “Denizlerin dalgaları, aslında kıyıları aşıp her yeri kaplayıp, dünyayı ilk haline getirmek ister, fakat Tanrı ile yaptıkları anlaşma gereği dalgalar kıyıya vurup geri döner. Bizler de günahlarımızı denize atarak bu anlaşmayı bildiğimizi, her zaman Tanrı’nın isteği neyse onun gerçekleştiğini bildiğimizi ifade ediyoruz” dedi. Rav İzak Peres Taşlih sırasında ayrıca Avraam Avinu’nun, oğlu Yitshak’ı Tanrı’nın isteği ile kurban etmeye götürürken, onu engellemek isteyen şeytanın, bir nehir kılığına girerek onların önüne çıktığını anlattı. Avraam ve Yitshak’ın bir an bile durmadıklarını, nehre doğru yürümeye devam ettiklerini, su boyunlarına kadar geldiği zaman, Tanrı’nın yardımını istediklerini ve suların bir anda çekildiğini belirti. Bu yüzden yahidlerin de su kenarına giderek, onların cesaretini ve azmini hatırlayıp, Tanrı’dan, onların hatırına, günahlarını affetmesini dilediğini anlattı.

 

BÜYÜKADA SİNAGOGU

Bayram dualarının ve şofar seslerinin Rav Selim Eskenazi  ve hazanlar Rıfat Romi, Cako Sarfati ve İzel Nahmias tarafından yönetildiği Büyükada Sinagogu, Roş Aşana’yı iki gün de, kadın erkek ve çocuklarla ciddi kalabalık  bir katılımla kutladı.

Roş Aşana’yı Büyükada Sinagogunda karşılayanlar arasında İsrail Konsolosu Shai Cohen, Cemaat Başkan Vekili Jozef Nassi, Uygulamacı Başkan Yardımcısı Moris Levi ve 400 kişiye yakın cemaat üyesi vardı. Gün içinde, Hahambaşı’nın Roş Aşana mesajı okundu. İsrail Konsolosu Roş Aşana için dileklerini ileten bir konuşma yaparken Büyükada Sinagogu Başkan Vekili Rafi Habib  de tüm yahidlerin bayramını kutlayan bir konuşma yaptı. Rav Selim Eskenazi yeni yıl ile ilgili deraşasında Roş Aşana ile ilgili farklı noktalara dikkat çekti: “Niye hem oturarak hem de daha sonra Musaf Amidası’nın ortasında ayakta şofar çalıyoruz? Talmud cevap veriyor: Asıl olan şofar sesleri Musaf duasının ortasında olan şofar sesleridir.

Çünkü Şofar sesleri duanın bir parçasıdır. Oturarak çalınan şofar seslerinin amacı Satan’ın kafasını karıştırmak. Satan, Maşiah kurtarıcı geldi zannediyor ve korkudan kaçacak delik arıyor. Rabi Hayim Şmulevitz soruyor: Nasıl olur da Satan her sene aynı numaraya kanıyor? Cevap muhteşem: Satan her sene diyor ki belki bu sene Maşiah gelebilir. Geçen sene gelmedi diye bu bir kanıt değil. Acaba bizler Satan’ın inandığı kadar Maşiah’ın gelişine, Tora’nın bir masal olmadığına inanıyor muyuz?

Bugün buradan çıktığımız zaman hepimiz Yüce Tanrı’dan bir takım isteklerde bulunacağız, yeni bir başlangıç için ümit edeceğiz. Lütfen alacağımız kararlarda üç nesil sonramızı düşünelim. Torunlarımız, cemaatimiz nerede olacak.”