Levent Kırca son mektubunda birlik çağrısı yapmıştı

Usta tiyatrocu ölmeden yazdığı veda mektubunda, “Birlik olmamız için uzaylıların dünyayı işgal etmesi mi gerek?” diyordu...

Sanat
12 Ekim 2015 Pazartesi

Ünlü komedyen, tiyatrocu Levent Kırca uzun süredir mücadele ettiği karaciğer kanserine yenik düşerek, Pazartesi sabaha karşı 2.40 sularında Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Araştırma Hastanesinde  hayata veda etti. 

Ünlü sanatçının bir film festivali için yazdığı ve ağırlaşan hastalığı dolayısı ile yazdığı veda mektubunda şu ifadeler dikkat çekiyor:

“İki kardeş bir çorap yüzünden kavga edebilirler. Ama komşunun çocuğu sorun çıkardığında iki kardeş birlik olur.

Ev sahibi ile kiracı, arasında problem olduğunda, bina yıkılacaksa birlik olurlar.

O öbürünün tepesinden halı sarkıttığında kavga eden komşular, mahalle maçlarında birlik olur.

Hacısı, ateisti, takımı gol attığında sarılır, ağlarlar. Düşman ülke sana savaş açtığında ülke birlik olur.

Toprağım dediğin adamın her işine koşarsın. Memlekette yüzünü bile görmek istemediğin, başka şehirde canın, memleketlin olur. Toprak aynı toprak, biraz tozlu, biraz killi. Su aynı su, biraz berrak, biraz kireçli. İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir? 

Güzellikler paylaştıkça değerlenir, kötülükler çoğaldıkça kanıksanır.

Geçmişlerimiz ve benim jenerasyonumdaki insanlar için, eskiler her zaman daha güzel gelmiştir insana. Daha sağlıklı, daha diri, daha dertsiz gelmiştir. Daha adaletli, daha umutlu gelmiştir.

Eski zamanlar, 'Ah o eski zamanlardır.'

Bu mektubumu sizlere değerli bir film festivali vesilesiyle yazıyorum. O yüzden benim için yeri çok ayrı olan bir yönetmenden alıntı yapmakta sakınca görmüyorum. Woody Allen'ın Midnight in Paris filminde zaman atlamaları vardır. Film günümüzde başlar, basit ama fantastik bir yöntemle sürekli geçmişe gider. Filmde o geçmiş dönemler içerisinde Ernest Hemingway, Dali, Picasso, T.S. Elliot, Edgar Degas, Luis Bunuel gibi önemi tartışılmaz insanlara rastlarız. Hepsi, hangi dönemde yaşıyor olurlarsa olsun, kendi geçmişlerinin her zaman daha iyi olduğunu ve ona özlem duyduklarını belirtirler. Hepsinin ağzından ‘Ahh, o eski zamanlar’ cümlesini bir kez duyarız. Filmin ana önermesi ise sonunda en güzel ânın, içinde bulunduğun, yaşadığın an olduğunu belirtir.” 

1948’de Samsun’da doğan sanatçı sayısız tiyatro ve filme imza attı. 

1998’de ‘devlet sanatçısı’ unvanını alan ünlü Türk komedyen, tiyatro  ve sinema oyuncusu, Aydınlık Gazetesi yazarı ve Vatan Partisi'nin merkez yürütme kurulu üyesi idi.