Penso ailesinin 22 senedir aralıksız olarak düzenlediği Çanakkale gezisi, bu sene 16-18 Ekim tarihleri arasında gerçekleşti
Penso ailesinin düzenlediği ve 22 senedir istikrarlı bir şekilde zamanlar arası benzersiz bir köprü kuran Çanakkale gezisine, bu yıl eşimle katıldık. Çanakkaleli değiliz, ancak ailemiz gibi hissettiğimiz Güneş ve Albert Penso ile birlikte olmak, daha önce hiç ziyaret etmediğimi Çanakkale’ye gittik.
16 Ekim Cuma sabahı iki otobüs halinde, çoğu Çanakkaleli 90 kişi ile, yola çıktık.
Bu grubun kimileri Çanakkale’de yaşamış, orada evlenmiş, kimileri orada doğmuş fakat küçük yaşlarda terk etmek zorunda kalmış, kimileri sadece aile büyüklerinden Çanakkale köklerini duymuş. Bu gezide kimisi çocukluk arkadaşlarını, kimisi eski mahallelerini, kimisi aile büyüklerinin mezarlarını ziyaret için farklı şehirlerden, hatta İsrail’den kalkıp gelmiş.
Yolculuk
Tanrı koruması ile birlikte, Çanakkale’de otelimize varana kadar, otelin içinde, sinagogun dışında ve gittiğimiz her yerde bize eşlik eden eskortlar, yolculuğumuzun rahat ve güvenli bir şekilde geçmesi için ellerinden geleni yaptı.
Biz kahvaltımızı yerken, Güneş ve Albert Penso’nun yıllardır tüm detaylarıyla profesyonel destek almadan bizzat ilgilendiği, Viktor ve Jak Penso’nun da yardımcı olduğu, ayrıca tüm Penso ailesinin de sevgisi ve katkılarıyla düzenlenen gezinin programı paylaşıldı.
Programın içinde artık aramızda olmayan kişiler anıldı, katkısı bulunanlara teşekkür edildi. 22 yıldır geleneksel olarak düzenlenen Çanakkale gezisinin, on bir yıldır rahmetli oğulları Yosi Penso adına düzenlendiği belirtildi ve Yosi bir kez daha sevgiyle anıldı. Ardından, 20 yıl Çanakkale gezilerinde kendilerine eşlik etmiş olan Rav Moşe Benveniste de saygıyla anıldı. Bu seneki geziye eşlik eden Rav Yeuda Adoni’ye, Rav Avram Yanni’ye, Hazan Jak Sarfati’ye ve yardımcı olmak için gelen Şamas Eliyezer Aruh’a teşekkür edildi. Ayrıca Ortaköy Sinagogu’na ve Rav Nafi Haleva’ya, Şişli Sinagogu Sami Beraha’ya da destekleri için teşekkür edildi.
Otobüs’te Sami Beraha tarafından yollanan Şema duası, Albert Penso’nun torunu Aksel tarafından dağıtıldı.
Cuma akşamı
Şabat için Mekor Hayim Sinagoguna gidildi. Sinagogu senelerdir ayakta tutan ve her ihtiyacı ile ilgilenen Albert Penso’nun verdiği bilgiye göre, 100 seneden fazla bir geçmişi olan sinagog, ilk olarak Çanakkale Sinagogu olarak adlandırılmış. Daha sonraları Tekirdağ’dan gelen Haham Hayim Sidi’nin önerisiyle sinagogun ismi Mekor Hayim-Hayat Kaynağı olarak değiştirilmiş.
1975 yılından beri düzenli ibadet ve dolayısıyla gerekli bakımı yapılmayan sinagogun onarım ve yenilenme çalışmaları 2003 yılında başlamış ve yenilenmiş hali ile 2005’ten itibaren tekrar ibadet edilebilecek hale gelmiş. Sene boyunca öğrencilere, turistlere ve ziyarete açık ancak ibadete kapalı olan sinagogun nasıl bu kadar temiz ve bakımlı olabildiğini sorduğumda, mimar Moni Varon ile tadilatının yapıldığını öğrendim.
Kadınlar mumları yakıp duasını söylediler ve geziye bir mitsva ile başlamış oldular.
Sinagog, Sefer Tora’ların bulunduğu dolap-Ehal’in- örtüleri, Teva’daki örtüler, Ehal’in kenarındaki çiçek süslemeleri ve çevreleyen yeşillikler, halıları, minderleri, temizliği, sıcaklığı ile Şabat’a hazırdı. Şabat dua ve şarkılarla karşılandıktan ve Kiduş ile kutsandıktan sonra yürüyerek Şabat yemeği için otele dönüldü.
Yemek sırasında masalar arası sohbetler, hasret gidermeler, anı tazelemeler yapıldı. Etrafımdakilere baktığımda, birbirleriyle şakalaşmaları, aralarındaki samimiyet, sevgi, yıllar geçse de, araya mesafeler girse de aynı kalan, bırakılan yerden devam eden birlik duygusu, fark etmeden beni de içine aldı ve kendimi Çanakkale ailesinin bir parçası hissettim.
Yemeğin sonunda torun Aksel Penso, babaannesi Güneş Penso’nun doğum gününü, sürpriz olarak getirdiği doğum günü pastası ile kutladı.
Cumartesi
Mekor Hayim’de Şabat duası, değerli Ravlarla, ahenk ve duygu dolu sesli hazanlarla, gönülden yardımcı olan şamaslar ile hep bir arada, tek kalple ve coşkuyla yapılır. Şabat şarkıları hep bir ağızdan hissederek söylenir, bu melodilerle seneler öncesine gidilir, sanki zaman geriye sarılmış gibi yine aynı mahalleli, aynı komşular, arkadaşlar yine Şabat’ta bir araya gelir. Sefer Tora’lar yerine konulurken, bar mitsvalarda olduğu gibi, yukardan kadınlar gül yaprakları dağıtır.
Birçok kişi, hatıralarıyla, İstanbul sinagogları ise katkılarıyla oradaydı. Caddebostan Sinagogu, Haham Akaali Rav Yeuda Adoni ile Ortaköy Sinagogu ödünç verdiği Ehal örtüleri, Teva örtüleri, Sefer Tora Tacı-Keter, Sefer Tora’ların taşındığı tahta kollukların üzerine konulan gümüş Rimonim ve Avdala Rimonim’i ile Büyükada ve Şişli Sinagogu huzur verici sesli hazanı Jak Sarfati ile, Şişli Sinagogu ayrıca Sami Beraha’nın yollayıp Şabat öncesi ve sonrasında dağıtılan Şema kağıdı ve Teillim kitapları ile, Yeniköy Sinagogu gerekli her yerde yardıma koşan Şamas’ı Eliyezer Aruh ile diğer sinagoglar da seneler içinde yolladıkları Sidur ve Tora kitapları ile hissedildiler.
Rav Yeuda Adoni’nin 23 - 24 Ekim’de tüm dünya ile birlikte Türkiye’nin de katılacağı Uluslararası Şabat Projesi’ni duyurması bile farklıydı. Rav Adoni, haftanın peraşası Noah’tan, hayatımıza uyarlayabileceğimiz birçok mesaj verdi. Sabah duası bitiminde Kiduş’tan sonra yürüyerek dönülen otelde Penso ailesinin verdiği seuda’da Çanakkale’ye özgü lezzetler yine hep birlikte sohbetler eşliğinde yenildi.
Denizin karşı kaldırımındaki otelin girişinde otururken, yoldaki gençlerin bu kadar çok olması dikkatimi çekti. 1992’de kurulan 18 Mart Üniversitesi, şehrin havasını da nüfusunu da değiştirmiş.
Öğleden sonra Rav Adoni, sinagogdaki Tora dersinde yine hayata uyarlanabilecek mesajlar içeren farklı konulara değindi. Konuşmanın içinden bazı mesajlar; ağzımızdan çıkan sözlere çok dikkat etmemiz gerektiği, bir şeyi başarmak istiyorsak mutlaka ama mutlaka çok çalışmamız gerektiği, çok çalışmamız sonunda mutlaka Tanrı’nın da bize yardım edeceği ve başarının garanti olduğu, Sukot’ta Suka’da oturmanın ne kadar önemli bir mitsva olduğu gibi.
Sinagogda öğleden sonra Minha ve sonrasında Seuda Şelişit, Arvit ve Avdala duaları yapıldı. Rav Adoni, Avdala duasının öneminden bahsetti. Nasıl ki Şabat’ı mum yakarak ve Kiduş ile karşılıyorsak, Şabat’ı yine mumla ve şarapla uğurlamamız gerektiğini anlattı. Avdala duası sırasında güzel kokulu bitkiler de berahası ile koklandı. Sinagog çıkışında herkese Tarihi Mekor Hayim Sinagogu sertifikası ile Çanakkale hatırası işlemeli ve nazar boncuklu el havlusu hediye paketi verildi.
Cumartesi akşam herkes farklı yerlere ama çoğunluk, yörenin en sevilen lokantası Yalova’da balık yemeğe gitti.
Pazar
Sabah duasında sinagog girişinde tefilin, erkekleri hazır bekliyordu. Sabah duaları Rav Adoni, Rav Yanni, Jak Sarfati, Murat Varon ve İzak Bahar tarafından okundu.
Penso ailesinin geleneksel Çanakkale gezisine, son gün, birkaç saat için bile olsa katılan Çanakkaleli Murat Varon, bu hareketiyle, Çanakkale dostları ile senede bir kez bile olsa hep birlikte olmanın ne kadar değerli olduğunu gösterdi.
Dönüş
Çanakkale’nin en meşhur peynir helvacısı Kadir Usta’dan helvalar alındıktan sonra dönüş yoluna çıkıldı. Yolda giderken Çanakkale şehitliklerinden geçildi, askerlerin kahramanlıkları konuşuldu ve saygı dolu bir hüzün havası hissedildi.
Gelibolu’da verilen öğlen yemek molasında, balık lokantasına giderken, Albert Penso gördüğümüz kalenin, Sabetay Sevi’nin hapsedildiği kale olduğunu, onun buraya hapsedildiğini öğrenen taraftarlarının nasıl akın ettiğini ve o kalabalığa fırınların ekmek yetiştiremediğini anlattı.
Güneş ve Albert Penso ile birlikte olmak için geldiğimiz bu geziden, hem kafa hem beden hem de ruh olarak dinlenmiş, doymuş ve mutlu olarak döndük.
Babamın Urfa’sına ve annemin Beyrut’una gidemedim ama Albert Ağabey’im Çanakkale’sine çok şükür gidebildim. Tarihiyle, hikâyeleriyle, insanlarıyla ben de Çanakkale’nin parçası oldum. Bunun için başta Güneş ve Albert Penso olmak üzere, emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
Çanakkale’de Yahudi İzleri
‘Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı’ türküsünde adı geçen çarşının orijinal ismi Haliyo Pasajı, yaptıran ise Eliyau Haliyo.
Otelden feribota giderken köşedeki Yaffe Apartmanını yapan, gezide bizimle birlikte olan Sami Yaffe’nin babası.
Penso ailesinin fırını: Aile, senelerdir yıkılıp üste de kat çıkarılması için gelen tekliflere rağmen, içinde ekmek pişirilen fırını olan yeri yıktırmıyor ve fırın eski şeklini koruyor.
Mekor Hayim Sinagogu’nun karşısında arsası olan Yaffe ailesi, zamanında burada altı katlı ev yapmak için izinleri alıyor, inşaatın temeli atılıyor, inşaata başlanıyor. Anne, inşaatı ziyarete geliyor ve üst kat çıkılabilmesi için açıkta duran tellere gözü takılıyor ve bunların ne olduklarını öğrendikten sonra, inşaatı yapan oğluna şöyle diyor: “Bak karşına, orada sinagog var, sen Tanrı’nın Evi’ne yukardan mı bakacaksın, olur mu öyle şey” diyor ve aile evi sinagogdan daha altta olacak kat sayısı ile yapıyor.