15 Kasım 2003 Cumartesi günü Şişli Beth İsrael ve Şişhane Neve Şalom Sinagoglarına yönelik eş zamanlı gerçekleştirilen terör saldırıları Yahudi dini tarihine göre 1 Kasım Pazar günü Neve Şalom Sinagogunda düzenlenen törenle anıldı
Buradayım! İsmim/isimlerimiz küçük bir beyaz barış bayrağının üzerinde, hep birlikte sesleniyoruz: “Buradayım/buradayız”.
O korkunç sabah yitirdiklerimiz karşılıyor bizleri, teröre kurban verdiklerimiz. 15 Kasım 2003’te Neve Şalom Sinagogunda ve Şişli Beth İsrael Sinagogundaki patlamalarda yitirdiklerimiz. Yona Romano, Avraam Varol, İsrael Yoel Kohen Ülçer, Berta Özdoğan, Annette Rubinstein, Anna Rubinstein. Ve Yasef, Yasef Yahya… 21 Ağustos 2003 günü Şişli’deki muayenehanesinde, sırf Yahudi olduğu için hain bir saldırı sonucu aramızdan ayrılan Yasef Yahya’nın ışıkla yazılmış isimleri karşılıyor. Ziyaretlerimiz esnasında ‘Buradayım’ demek için sevdiklerimizin mezarlarına bıraktıklarımıza benzer ufak beyaz taşlardan yaratılmış ‘Buradayım’ yazısının arasında bizler üzerine isimlerimizi yazdığımız küçük beyaz bayrakları dikiyoruz. Arkalarından döktüğümüz yürek yaşlarımızın gözyaşlarımıza karıştığı anma törenindeyiz. 13 yıl önce canımızdan birer canın yittiği aynı Neve Şalom Sinagogunda, şimdi Yoel Kohen Ülçer Fonu gençlerince hazırlanan anma törenindeyiz. Onlar, yitirdiklerimiz, her biri bir can. Canımızdan bir can. Terör sadece onları almadı bizden, onların aracılığıyla dünyaya gelecek kim bilir nice canın da önü kesildi. Ülkemizin daha aydınlık bir geleceğe doğru gideceğini umarak oy verdiğimiz gün olan 1 Kasım günü, oylarımızı verdikten sonra o karanlık günü andık. Andığımız günün yaşanmış olan ve yaşanacak son karanlık gün olmasını umarak. Ötekileştirme kültürünün artık birlik kültürüne dönüşmesini umarak. Ve artık memleketimizin hiç bir yerinde bombaların patlamayacağı, çocuk, genç, yaşlı hiç kimsenin canına kastedilmeyeceği bir yarına uyanmak umuduyla, andık canlarımızı. Sinagoglarımızda, meydanlarda, yürüyüşlerde birlik ve barış güneşinin her daim üzerimize ışıyacağı günler için dua ettik. Bu anlamda gerek anma töreninin organizasyonunda, gerekse kalabalık katılımcılar arasında gençleri görmek umut vaat ediyordu. Geçmişte bırakmak zorunda bırakıldıklarımızı anarken, geleceğe barış ekmekse amaç, bunu gençlerden daha etkin kim yapabilirdi ki!
Yoel Kohen Ülçer Fonu gençlerinden Gabi Behiri anma töreni konuşmasında Nuh Peygamber ile Avraam arasında bir karşılaştırma yaparak hazır bulunanların öncelikle kendilerini de sorgulamaları gerektiğini vurguladı. Nuh Peygamber’in tufan öncesi Tanrı’nın kendisine verdiği talimatları sorgusuz sualsiz kabul ettiğini, oysa Avraam’ın Sodom ve Gomora olayında bu şehirlerin yok edilmemesi için Tanrı ile pazarlık yaptığını hatırlatarak, Nuh’un Tanrı ile yürüdüğünü, oysa Avraam’ın Tanrı’nın önünde yürüdüğünü dile getirdi ve hazır bulunanlara sordu: “Nuh musun, Avraam mısın?” Sessizce olayları izleyecek misin? Yoksa birlik kültürünün gelişmesi için aksiyon alacak mısın?
Konuşma sonrasında mum yakma törenine geçildi. Duaların ardından Aaron Ha Kodeş’in açılıp cemaatin kutsanması ile anma son buldu.