Türkiye Spor Toto Ligi’nde geride bıraktığımız haftalara dair kısa bir değerlendirme yapalım… Takımları ve teknik direktörleri, gözden geçirelim…
Bir yandan terör almış başını giderken, bir yandan secim sonuçları değerlendirilirken, bir yandan da işsizlik çift hanelere çıkmışken, günümüzde futbol geri planda kalıyor. Ama ne olursa olsun bu ülkedeki en önemli, hatta neredeyse tek aktivite futbol olduğu için yine takipteyiz.
Son yıllarda olduğu gibi Beşiktaş yine iyi futbolunu sürdürüyor ve aldıkları puanlarla ligin üçte birini de lider geçtiler. Ama biz bu senaryoyu çok gördük. Gerek medya gücü, gerek hakemler üzerindeki güçleri, gerek de kendi statlarında oynamanın avantajıyla ilerleyen dönemlerde Fenerbahçe ve Galatasaray bir adım önde bitiriyor.
Bu tekrar böyle olacak demek tabii ki değil. Beşiktaş’ın kadrosu özellikle Galatasaray’dan aşağı değil. Eğer Şenol Güneş takımın istikrarını koruyabilirse büyük iş başarmış olur. Bilic’ten beri ilk defa derbi kazanmaya başlayan bir takım yarattı Şenol Güneş. Yapılan nokta transferlerin de karşılığını vermesiyle işler yolunda görünüyor.
İkinci sırada bulunan Fenerbahçe’de ise durumlar çok daha karışık. Hem Türkiye’de Süper Lig’de hem de Avrupa’da kötü bir konumda olmamasına rağmen Perreira eleştirilerin odağında. Üstelik takım kazansa da eleştiriliyor kaybetse de eleştiriliyor. Van Persie’yi oynatsa da eleştiriliyor oynatmasa da eleştiriliyor. Böyle çıkmazda çok konu var.
Ama ne olursa olsun futbol bir sonuç oyunu. Kazanmaya devam ettikçe eleştiriler azalacaktır. Kaldı ki Fenerbahçe’de uzun yıllardır süregelen bir istikrar kültürü var. Sezon için teknik direktör kovulmuyor. Aziz Yıldırım da buna zaman zaman vurgu yapıyor. Bu yüzden bu eleştirileri “gitsin” diye yapmak mantıklı değil.
Perreira’nin çok büyük iki dezavantajı var. Birincisi Türkiye’de oluşturulmuş tarihteki en iyi kadrolardan biri var elinde ve beklentiler yüksek. İkincisi de bir önceki sezon Fenerbahçe hiç olmadığı kadar rahat bir şampiyonluğu haftalar öncesinden çok gollü galibiyetlerle kazandı. Bu da Perreira üzerinde bir baskı yaratıyor. Her kötü sonuçta sosyal medyaya ‘Ersun Yanal’ı istiyoruz’ grubu hazırda bekliyor.
Açıkçası Fenerbahçe’nin çok kötü bir durumda olduğunu düşünmüyorum. Öncelikle az gol yiyor. Bunu sağlamak kolay değil. Taraftarın üç - beş gol görmek istemesi çok normal ama hem öyle gol atıp hem az gol yemek kolay değil. Fenerbahçe’nin bence en büyük sorunu yardımlaşma anlamında top isteyen futbolcuların azlığı. Demek istediğim oyuncular sürekli bir şekilde boşa kaçmıyorlar, tersine gizleniyorlar.
Bunun daha çok ikinci yarıda olduğunu ve atılan gollere de yansıdığını görüyoruz. İkinci yarı çok az gol atıyor Fenerbahçe. Bu istatistiğin asıl sebebinin oyuncuların fiziksel durumu olduğunu düşünüyorum. Nani dışında devamlılığı olan oyuncu yok. Hatırlarsanız sezon öncesi hazırlıklarda çok eleştirilmişti Perreria. Takımı fiziksel olarak pek hazırlamıyordu. Topsuz antrenman mı kaldı artık gibi bir tavrı vardı. Kalmış gibi gözüküyor...
Galatasaray ise Sneijder’e bağlı olmaya devam ediyor. Drogba dönemindeki o eski korkutuculuğu yok. Podolski her ne kadar gol atıyor olsa da aynı etkiyi yapması mümkün değil. Biri elma biri armut. Hamza Hamzaoğlu da Perreira kadar olmasa da taktik değişiklikler deniyor. O da gidişattan memnun değil. Liderden beş puan gerideler. Avrupa da pek iyi gitmiyor. En son maçta atak oynayarak savunma yapmayı denedi ama başarılı olamadı. Devre arasında takviye zorunlu görünüyor.