Yael, henüz on bir yaşındadır. Ailesi ile tatile girmiştir. Ön ergenlik dönemini bir hayli yoğun geçirmektedir. Asidir ve çok hırçındır.
Tatil çok güzel nezih bir beldededir. Ancak hava oldukça kararmıştır ve saat 11'i gösterirken Yael, “Ben biraz deniz kenarında dolaşacağım” diye belirtir. Kimseyi dinlemeden uzaklaşır. Annesinin, “12'de odadasın ama” deyişine aldırmadan gözden kaybolur. Biraz yürüyüş yapar. Dönüşe geçecekken sesler duyar. Birden etrafında pis görünümlü üç adam belirir ve bakışları da bir tuhaftır. Onların dışında kimse yoktur etrafta. Yael koşmaya başlar korkuyla. Bir ağaca tırmanır. Adamlar da peşindedir. Ardından bir ses duyulur. “Ne oluyor?” diyen cılız bir çocuk belirir, on üç on dört yaşlarında. Kıza göz kırpar. Amacı onları oyalamak ve kızı kurtarmaktır. Fiziksel olarak zayıftır ama çok zekice bir aksiyon yapar. Gerçekten de başarılı olur. Yael yavaş yavaş iner ve ortadan kaybolur. Arkasına hiç bakmadan koşar. Kan ter içinde otele varır. Annesine sarılır, “Anneciğim beni affet. Bir daha senin sözünden çıkmayacağım. Söz sana artık aksilik, hırçınlık yok,” der defalarca onu boynundan öperek. Bundan sonra Yael, büyük bir dönüşüm dönemi geçirir. Oldukça asil, oturmasını, kalkmasını bilen bir hanımefendi olarak hayatını sürdürür. Çok sevilir ve takdir edilir.Ebeveynlerini hiç üzmez; aksine hep gururlandırır. Onların sözünden çıkmaz. Yıllar geçer ve artık evlenme çağına gelmiştir. Herkes onu istemektedir. O ise kiminle görüşse bir türlü bugünkü tabirle; elektrik alamaz. Oldukça saygın bir ailenin oğlu olan Selim'i ona getirirler. Selim onu görünce çok beğenir. Ancak Yael onu pek beğenmez; çünkü yüzünde derin bir yara izi vardır ve çok dikkat çekmektedir. Kendine kızar ama yaraya bakmaktan da geri kalamaz. Buluşma sonunda Yael, “Olmayacak bizim işimiz. Sen çok mükemmel birisin. Seninle yuva kuracak kişi çok şanslı olacak. Sana Mazal Tov. Gel seni otobüs durağına kadar geçireyim” der. Birlikte yol alırlarken otobüs önlerinden geçer.Yael, “Ne kadar şanssızım! Kaçırdım saniyelerle.Bir sonraki otobüs bir saat sonra” der. Selim, “Olsun. Ben seninle beklerim. Sadece anneme haber vermeliyim” diyerek annesini arar: “Ben biraz geç kalacağım. Beni merak etme. Listeyi aldım yanıma. Sakın evden çıkma. Hava sıcak. Tansiyonun çıkmasın. Sen dinlen” diyerek annesiyle saygılı bir şekilde konuşur. Yael, annesinin deneyimlerinden çıkardığı sözlerini anımsar. “Bir erkeğin iyi olduğunu anlamanın göstergesi anne ve babasına davranış biçiminden anlaşılır. Onlara sevgi ve saygı duyan biri eşine de çok iyi davranır, çünkü çocuklar ailelerinin birer yansımalarıdır. Çocuklar evde gördüklerini kendi yuvalarında da uygularlar. Evleneceğin kişi davranışları ile senin gözünü boyamak için sana çok farklı davranıp sonra 180 derece dönebilir. Bak canım kızım, Liza adında arkadaşım vardı. Gençti. Birine ilgi duydu. Evlenmeye karar verdiler. Çocuğun annesi ölüm kalım meselesi bir ameliyat olacaktı. Oğlu yani arkadaşımın nişanlısı operasyon sırasında maça gitti ve çok duyarsız davrandı. Arkadaşımın ailesi onu evlenmemesi için çok uyardı, ama kız dinlemedi. Hayatının en büyük hatasını yaptı. Anlayacağın bir kişinin karakteri ne kadar genetik olsa da onu yetiştiren ailesi pastada en büyük dilimi oluşturur. Annesine sahip çıkan kişiler mükemmel eş olurlar. Bu lafımı sakın unutma.”
Şimdi Selim annesi ile ne kadar ilgili, ona hürmet ederek konuşmuştur. Çok etkilenir ve bir anda ağzından kafasındaki sormaması gereken soru çıkıverir. “Yüzündeki yara neden oldu?” deyiverir. Selim gülümser. “Bundan 13 sene önce bir tatile gitmiştik. O zaman cılız bir çocuktum. Ancak yardım etmeyi hep sevmişimdir. Bir çığlık duydum ve ağacın üstüne çıkmış korkudan ölmek üzere bir kız ve ağacın etrafında üç gözü dönmüş sarhoş adam gördüm. Yerden kum alıp onların gözlerine doğru fırlattım. Gözleri ile uğraşırlarken kız kaçmayı başardı ama beni ele geçiren üç adam öfkeden hırslarını benden aldılar. Bu yara da o günden bana kalan kötü bir hatıra” der demez Yael şaşkınlıktan önce donakalır ve kendine gelince de bir an bile düşünmeden Selim'e sarılır. “O kız bendimmmm” der hiç bir şeyin tesadüf olmadığını bir kez daha çok iyi kavrarken. Kolunu tutar müstakbel eşinin ve karşısına doğru kişiyi çıkardığı için Tanrı'ya şükranlarını sunarak yol alır mutlu gelecek günlerine...
Allah her birimizin, biricik yavrularımızın karşısına hep doğru kişileri çıkarsın. Bunun; bizim en büyük temennimiz olması gerektiğini kavramış biri olarak dualarımızda yer vermemiz gereken en önemlilerimiz kısmında yer alması gerektiğine şüphem yok.