Dürüst kişiler için ayrılan (saklanan) iyilik, Gelecek Dünya’da yaşam (ölümün olmadığı hayat) ve kötünün olmadığı iyidir. Tora’nın yazdığı gibi, “Bu senin iyiliğine olacaktır ve bu sayede ömrünü uzun kılacaksın” (Devarim 22:7). Rabilerimizden öğrendiğimize göre “senin iyiliğine olacaktır” sözleri, her şeyin iyi olduğu dünya; “ömrünü uzun kılacaksın” sözleri ise, ebediyen uzun olan dünya anlamına gelmektedir ki kastedilen dünya, Gelecek Dünya’dır.
Dürüst kişilerin ödülü, mutluluğu hak etmek ve bu mükemmel durumda (yani iyilik içinde) olmaktır. Kötülerin cezası ise bu hayata hak kazanmamak, ondan koparılmak (kesilip atılmak) ve ölmektir. Bu hayatı hak etmeyen herkes ölü sayılır, kötülüğü yüzünden uzaklaştırılır ve hayvan gibi can verir. Tora’da sözü edilen dışlanma, budur: “Bu can kesilip atılacak, tamamen kesilip atılacaktır. Günahı kendisindedir” (Bamidbar 15:31). Rabi’lerimizden öğrendiğimize göre, kesilip atılacak sözcüklerinin dizede iki kez tekrarlanması, hem bu dünyadan, hem de Gelecek Dünya’dan kesilip atılacak anlamına gelmektedir. Bu dünyada bedenden ayrılan ruh, Gelecek Dünya’da yaşamayı hak etmeyecek, orada da aynı akıbete uğrayacak ve kesilip atılacaktır.
Yine Maimonides’in öğretilerini incelemeye devam ediyoruz sevgili okurlar. Büyük üstat şimdiye kadar pişmanlık konusu üzerinde dururken, artık geleceğe yönelmeye ve Son Yargı zamanı, insanoğlunu bekleyen akıbeti tartışmaya başlamaktadır.
Öldükten sonra bize ne oluyor? Yahudiliğin ölüm sonrası, Mesihsel Çağ ve Günlerin Sonu anlayışı nedir? Gelecek Dünya’da hayat neye benzeyecek?
Konuyu başından alacak olursak… Başı dediğimiz için biraz tuhaf olacak ama yeryüzündeki vademiz dolunca, öleceğiz. Ölünce, ruh bedeni terk edip yükselecek ve yargılanmak üzere Semavi Mahkeme’nin huzuruna çıkacak. Ruhun ne zaman yargı önüne çıktığı konusu çok açık değildir. Ancak deŞnle ilgili kanunlar, ruhun, bir süre boyunca bedenin yakınında durduğuna işaret etmektedir (cenaze töreni boyunca, belki de beden dağılıncaya kadar). Bu, kişinin hayatta iken ruhun kendini bedene ne kadar yakın hissettiğine bağlı da olabilir. Kendini Şziksel varlığı ile fazlasıyla özdeşleştiren bir kişinin, öldükten sonra göklere yükselmesi çok daha uzun zaman alabilir. Bu da bir tür kefarettir.
Ruh yargı önüne çıkarıldıktan sonra, her bir eylemi tartılır ve gözden geçirilir. Talmud der ki, karı koca arasındaki gereksiz boş konuşmalar bile ölümden sonra kendilerine tekrar edilecek (Hagiga 5b) ve kişi, yaptığı her eylemin altına ‘imza atmak’ zorunda kalacaktır (Taanit 11a). Kişiye sorulacak belli sorular arasında, Tora öğrenmeye zaman ayırıp ayırmadığı, iş ilişkilerinde dürüst davranıp davranmadığı da bulunacaktır (Talmud Şabat 31a). Yine de bilgelerimizin bu konudaki ifadelerini kolayca yorumlayamayız çünkü ne zaman mecaz yaptıklarını anlamak zordur.
Talmud (özellikle Roş Aşana 16-17) kişinin yargılanmasının sonucu hakkında birçok olasılıktan söz eder. Eğer tam manasıyla dürüst ise, doğrudan cennete gider. Ancak çoğu kişi, yaptığı ihlaller yüzünden bir süre boyunca cehennem cezasına tâbi tutulacaktır. Bu kişilerin cehennemde kalacağı süre en çok on iki aydır. Bir oğlun ebeveyni için sadece on bir ay boyunca Kadiş okuması gelenektendir çünkü şunu ima etmeye çalışır: Ebeveyni, on iki ay cehennem cezası çekecek kadar kötü olamaz.
Cehennem nasıl bir yerdir?
Tahmin edilenlere göre, bu dünyada çekilen acının en kötüsü dahi, oradakine yaklaşamaz bile. Talmud der ki ateş, cehennemin altmışta biridir (Berahot 57b). Buna karşı, yine Talmud’a göre (Avoda Zara 3b-4a), cehennem diye belli bir yer yoktur. Günlerin Sonu’nda hepimiz Aşem’in huzuruna çıkacağız. Hayatımızı düzgün bir şekilde yaşamışsak, en büyük mutluluğu tadacağız. Aksini yapanlar azap çekecek.
Bilgelerimizin çoğuna göre ise, cehennem gerçekten vardır: Yerin altındadır ve yedi kattan oluşur.
Kişi gerekli süre boyunca cezasını çektikten sonra, cennete götürülür. Talmud, cehennemde on iki ay kaldıktan sonra yok edilecek ya da cehennem cezasını sonsuza dek çekecek olan büyük günahkâr türlerini listeler. Ancak çoğu kişinin azabı son bulacak ve bir sonraki aşamaya sevk edileceklerdir.
Sonraki aşama nedir peki?
Normalde cehennemden sonra cennetin gelmesi gerekir, öyle değil mi? Ne var ki, önemli bir konuyu atlıyoruz. Bireysel akıbetimizin dışında, dünya kozmik bir plan gereği işler. Maşiah’ın gelmesi ve Mesihsel Çağı başlatması gerekmektedir. Ardından dünya yok edilecek ve daha yüksek, ebedi bir konumda yeniden yaratılacaktır.
Talmud’a göre dünyanın şimdiki durumu toplamda 6.000 yıl sürecektir (Sanedrin 97a). Bu sürenin sonuna doğru bir noktada ama 4.000’inci yıldan önce değil, Maşiah gelecek ve Mesihsel Çağı başlatacaktır. Maşiah en azından Yisrael’in Tora’ya tam manasıyla uymasını sağlayacak, düşmanlarını alt edecek ve Bet Amikdaş’ı yeniden inşa edecektir. Dünyanın ulusları Yisrael’in Tanrısını kabul edecek ve Yedi Noah Kanunu’nun gereklerini yerine getirecektir. Savaşlar ve cehalet, geçmişte kalacaktır. Uluslar bir tek Tanrı’ya saygı gösterecektir.
Peygamber Yeşaya’nın bu konudaki etkileyici sözlerini tekrarlayacak olursak;
“Günlerin Sonu’nda Tanrı’nın evinin dağı, dağların tepesinde kurulacak. Tepelerin üzerinde yükselecek ve tüm uluslar oraya akın edecek. Pek çok ulus gidecek ve diyecek ki, ‘Gidelim ve Aşem’in dağına, Yaakov’un Tanrısı’nın evine çıkalım. O bize Kendi yollarını öğretecek ve O’nun patikalarından gideceğiz çünkü Tora, Siyon’dan; Tanrı’nın sözü ise Yeruşalayim’den gelecek.’ Aşem ulusları yargılayacak ve pek çok kişiyi paylayacak. Kılıçlarını sabana, mızraklarını ise budama çengeline dönüştürecekler. Ulus, ulusa karşı kılıç kaldırmayacak ve artık savaşmayı öğrenmeyecekler” (2:2-4).
“Ve o gün bir Tek Tanrı yücelecek” (2:11).
“Benim kutsal dağımı artık incitip yıkmayacaklar çünkü dünya, suyun denizi kapladığı gibi, Tanrı bilgisi ile dolu olacak” (11:9).
Talmud, dünyanın çok daha mucizevi bir yer olacağını, ölmüşlerin çoğunun hayata geri döneceğini (Diriliş Dönemi öncesi), ağaçlarda ekmek somunlarının yetişeceğini yazar (Şabat 30b). Yine Talmud’da, Mesihsel Dönem’in mucizevî olup olmayacağı konusunda temel bir tartışma yer alır (Berahot 34b). Rambam, şu görüşü kabul eder: “Bu dünya ile Mesihsel Çağ arasında, krallıkların tiranlığı dışında fark yoktur” (9:2 Kralların Kanunları 12:2). Bazılarına göre dönem, mucizevî olmayan bir şekilde başlayacak ama sona doğru yaklaştıkça, dünya yavaşça daha doğaüstü hale gelecektir.
Mesih’in gelişinden önceki dönem
Kaynaklarda son derece muğlâk olan bir başka konu, Mesih’in gelişinden önceki dönemle ilgili olandır; görünürde çelişkili pek çok ifade içerir. Talmud, dünyanın Maşiah’ın doğum sancılarını çekeceği bu dönemden “Maşiah’ın ayak sesleri” olarak söz eder ve çok zor olacağını öngörür. Talmud bilgeleri o sırada yaşamıyor olmayı tercih ettiklerini belirtir (Sanedrin 98b). Dünya çıldıracak ve altüst olacaktır. Şimdiye dek toplanmış en büyük ordulardan biri ‘Kutsal Topraklar’a yürüyecek, müthiş bir yıkıma yol açacaktır. Tanrı sonunda Kendini gösterecek ve onları tamamen yok edecektir (Zeharya 14).
Bu arada, Talmud bir şeyin teminatını verir! Tora çalışmak ve iyilik eylemleri, kişiyi Maşiah’ın doğum sancılarından koruyacaktır. Ancak bir sorun var… Bizden çok daha üstün kişiler olan Talmud bilgeleri, bu konuda kendi liyakatlerine güvenmiyorlardı.
Şimdiye kadar yazdıklarımızdan çıkarılacak birkaç sonuç: Peygamber ve bilgeler, ‘Maşiah’ın ayak sesleri’ni tarif ederken özellikle belirsizliği tercih etmiştir çünkü bu sürecin meydana gelişi pek çok şekilde olabilir. Kaynaklar (örneğin Sanedrin 94a ve 98a), Maşiah’in her nesilde ve neredeyse her an gelebileceğini açıkça belirtmektedir. Maşiah kim olacak peki? Ya saldıracak olan kötücül Magog ulusu? (Yehezkel 38:9) Nihai çarpışma nasıl ve nerede olacak? Bütün bu soruların yanıtı o kadar çeşitli olabilir ki, ifadenin muğlâk olması kaçınılmazdır.
Talmud’a göre (Sanedrin 98a) Maşiah’ın geleceği son bir tarih var ama biz hak edersek, daha erken gelebilir (Yeşaya 60:22. “Zamanı gelince çabuklaştıracağım”; yani Maşiah ya zamanında gelecek ya da ‘acele’ getirilecek. Yine Talmud’a göre, kurtuluşumuzun ne kadar mucizevî olacağı bize bağlı olacak. Tsadik olursak, Daniel’in tarif ettiği Maşiah’ı hak edeceğiz: “Biri, insanoğlu olarak göklerin bulutlarıyla geldi.” Aksi takdirde, Zeharya’nın “eşek sırtındaki yoksul adamı” gibi olacak (9:9). Geleceğin görüntüsü işte bu yüzden belirsizdir. Nasıl meydana geleceği, bugün bizim elimizdedir.
Talmud’un belirttiği bir husus daha var: Maşiah, ancak onu düşünmediğimiz zaman gelecek (Sanedrin 97a). Maimonides ise şöyle yazar: Kişinin Maşiah’ın gelişi üzerinde düşünerek vakit geçirmesi ne Tanrı sevgisi getirir, ne de Tanrı korkusu (Kralların Kanunları 12:2).
Maşiah’a ya da bizi kurtaracak bir kişi veya olaya çok fazla odaklanmak, bizim bu dünyadaki işimiz değildir. Görevimiz, hayatı Aşem’in istediği gibi yaşamaktır. Sonun geldiğini biliyoruz ve doğal olarak Maşiah’in gelişini hevesle bekliyoruz. Ancak bu düşüncenin hayatımıza hükmetmesine izin vermemeliyiz. Şimdiki zamanda yaşamalı, Aşem’in bize bahşettiği koşullar altında elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalıyız. O’nun bizi kısa zamanda kurtaracağı umudunu tabi ki taşımalıyız ama arada, kendimizden sorumlu olmalıyız. Bunun için ihtiyaç duyduğumuz her şey Tora’da var. Tora’nın yolu, hepimizin yolu olsun.