Amerikan Yahudileri ve 2016 Başkanlık Seçimi

Obama’nın İran’la anlaşması 2016’da Amerikalı Yahudilerin çoğunluğunun oylarını Cumhuriyetçi Parti’ye vermesine mi neden olacak? Bu sorunun cevabı “belki”, ancak Amerikan Yahudi Komitesinin anketine göre sonuç muhtemelen böyle olmayacak.

Dünya
9 Aralık 2015 Çarşamba

Hayim KAN

 

Bu günlerde daha fazla konuşulmaya başlanan bir komplo teorisine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Başkanı Obama ile İran hakkında yaptığı görüşmeler, 2016 seçimlerinde Amerikan Yahudilerinin oylarını Cumhuriyetçilere çevirmek isteyen planın bir parçası.

Duyanlar ilk anda bu teoriyi reddetse de, bir soru akılları kurcalamaya devam ediyor: Obama’nın İran’la anlaşma konusunda taraf olması bir gruplaşma yaratıp Amerikan Yahudilerinin 2016 seçimlerinde GOP (Grand Old Party) – Cumhuriyetçi Parti’ye kaymasına yol açacak mı?

Bu sorunun cevabı  “belki” – ama belki de değil. Amerikan Yahudi Komitesi’nin (American Jewish Committee - AJC) son anketine göre durum hiç de öyle olmayabilir. (Anketin hata payı yüzde 4,7.)

Öncelikle Obama ve İran anlaşmasına bir göz atalım. Anketin bu kısmı Cumhuriyetçi Parti taraftarlarına biraz iyimserlik getirebilir.

Evet, Amerikan Yahudilerinin çoğunluğu anlaşmayı destekliyor, ama ancak burun farkıyla; katılımcıların yüzde 50,6’sı anlaşmayı onaylarken, yüzde 47,2’si onaylamıyor. Ama soru daha da derinleştirilince desteklemeyenlerin hislerinin daha kuvvetli olduğu ortaya çıkıyor. Destekleyenlerin yüzde 16,4’ü anlaşmaya tam destek verirken, yüzde 34,2’si anlaşmayı bir dereceye kadar destekliyor. Ancak desteklemeyenlerin yüzde 27,4’ü anlaşmaya bütünüyle karşı çıkarken, yüzde 19,8’i anlaşmayı bir dereceye kadar desteklemiyor.

Amerikan Yahudilerinin yüzde 63’ü, bu anlaşmanın İran’ın nükleer silah yapımını durduracağından tam olarak emin olamazken; yüzde 42,8’i de bu anlaşma sonrası İsrail’e yönelik tehdidin artacağını düşünüyor. Diğer tarafta ise, iyi senaryoyu savunanların sayısı bir hayli düşük. Amerikan Yahudilerinin sadece yüzde 4,9’u bu anlaşmanın İran’ın nükleer silah yapımını kesinlikle engelleyeceğini düşünürken, yüzde 17,9’u ise bu anlaşmanın İsrail’e yönelik tehdidi azaltacağını savunuyor.

Katılımcıların yüzde 53’ü Obama’nın ABD – İsrail ilişkilerini yönetme şeklinden memnun, ancak onların sadece yüzde 8,9’u bu tutumu şiddetle destekliyor. Bu rakamlar, Obama’nın Amerikan Yahudilerinin yaklaşık yüzde 70’inin oylarını aldığı düşünülürse oldukça düşük kalıyor.

Tüm bunlar insana Cumhuriyetçiler için 2016 seçimlerinde yeni bir kapının açıldığını düşündürüyor. Bunun yanı sıra, AJC’nin 2015 anketi, Amerikan Yahudilerinin yüzde 37,4’ünün bir Cumhuriyetçi adayı destekleyeceğini gösteriyor.  Eğer bu oran tutarsa, Cumhuriyetçi Parti’yi destekleyen Yahudi bağışçıların ve eylemcilerin yüzlerinin gülümsemeyle kaplanması için iyi bir neden mevcut, çünkü bu oran 1980 yılında Ronald Reagan’ın Jimmy Carter karşısında Yahudi seçmenden aldığı yüzde 39’luk oy oranından sonraki en yüksek oran.

Diğer yandan bakınca ise, Cumhuriyetçiler için bu kadar yüksek bir oy patlaması gerçekleşmeyebilir. Öncelikle Obama ve Netanyahu şu anda cephenin tam önünde bir ölüm-kalım savaşı veriyorlar. Zaten, Obama’nın adı bir sonraki oy pusulasında yer almayacak. Şans verilen adayların önde gideni ise uzun yıllardır Yahudi destekçileri ve bağışçılarıyla yürüyen Hillary Rodham Clinton. Michael Oren’e (İsrail’in eski ABD büyükelçisi, şimdi ise Kulanu Partisi milletvekili) inanacak olursak, Clinton’un kimyası Netanyahu ile uyuşuyor. Ayrıca İsrail hakkındaki söylemleri Obama’dan daha destekleyici. Aynı şeyler Başkan Yardımcısı Joe Biden için de geçerli.

Amerikan Yahudileri arasında Clinton yüzde 39,7 oranla açık ara en çok istenen başkan adayıydı. Onu yüzde 17,8 oranla Senatör Bernie Sanders takip ediyordu. Sosyalist Sanders, yüzde 10,2 ile en çok oyu alan Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın neredeyse iki katı destek almış gibi görünüyor. (Bir not: Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Partili Yahudiler arasındaki yarışı, partideki genel yarıştan daha çekişmeli geçiyor. Amerikalı Yahudilerin Cumhuriyetçi Parti için istedikleri başkan adayı sıralamasında ikinciliği yüzde 8,7 ile Jeb Bush alıyor.)

Biraz daha derine inildiğinde, birçok verinin son yıllarda pek değişmediğini görüyoruz. 2013 yılında yapılan bir araştırmada, Amerikan Yahudilerinin yüzde 47’si kendilerini liberal olarak nitelerken, yüzde 35’i dengeli/yolun ortasında, yüzde 20’si ise muhafazakâr olarak nitelendiriyordu. Bu yıl ise, liberallerin oranı yüzde 45,1, orta yoldakilerin oranı yüzde 33,8, muhafazakârların oranı ise yüzde 20,9 olarak çıktı. “Demokrat mı, Cumhuriyetçi mi, yoksa bağımsız mısınız?” sorusundaki değişim ise biraz daha fazla. Kendini Cumhuriyetçi olarak görenlerin oranı yüzde 15’ten yüzde 19’a çıkarken, kendini Demokrat olarak görenlerin oranı yüzde 52’den yüzde 48,6’ya düşmüş. Kendini bağımsız olarak görenlerin oranı ise yüzde 32’de kalmış.

(Bütün bu rakamlara bakarak gelecekte tartışmak üzere bir soru daha: Cumhuriyetçilerin, Yahudiler arasındaki oy artışının ne kadarı, son iki nesildir tercihlerini Cumhuriyetçilerden yana kullanan ve sayıları artan Ortodoks Yahudilere bağlanabilir?)

Bu araştırma ayrıca ‘İsrail – İran’ meselesinin, Yahudi seçmenin oyunu hangi partiye vereceği konusunda öncelikli karar nedeni olmayacağını da gösteriyor. Katılımcıların yüzde 75’i ülke içi konuların kararlarını etkileyeceğini belirtirken, bunların yüzde 42’si kendileri için öncelikli meselenin ekonomi olduğunu söylüyor. Ulusal güvenlik yüzde 12,3 ile karar mekanizmasında ikinciliği alırken, onu yüzde 12 ile sağlık sorunları ve yüzde 11,6 ile gelir eşitlinin sağlanması takip ediyor. Yahudi seçmenler arasında, oy vereceği partiyi belirleme konusunda ABD – İsrail ilişkilerinin belirleyici olacağını söyleyenlerin oranı ise yüzde 7,2. Temyiz Mahkemesine (Supreme Court) yapılacak atamalar ise ankette yüzde 5,6 oy almış durumda. Cumhuriyetçiler iç meselelere yoğunlaşarak oy toplamayı düşünebilir. Ancak önceki deneyimler, Amerikan Yahudilerinin iç meselelerde daha liberal yoldan gitmeyi tercih ettiklerini gösteriyor. (Bu yüzdendir ki Cumhuriyetçiler, Yahudi seçmenleri etkilemek için İsrail ve Ortadoğu konularını ön plana çıkarırlar.) Cumhuriyetçilerin adayının muhafazakâr görüşlü biri olacağı var sayılırsa, yurt içi meselelere göre oy veren Yahudi seçmeni kazanmanın Cumhuriyetçiler için çetin bir mesele olacağını söyleyebiliriz.

Son bir anket konusu ise, Amerikan Yahudilerinin başka bir ‘hassas’ noktası hakkında: Avrupa’daki antisemitizm. Ankete katılanların yüzde 90’ı bunun bir problem olduğunu söylerken, katılımcıların yüzde 45’i bu meseleyi ‘çok ciddi bir problem’ olarak görüyor. Bu sorunun devam niteliğindeki soruya verilen cevaplar ise biraz daha enteresan. Katılımcıların yüzde 20’si aşırı sağcıların çoğunluğunun antisemit olduğunu düşünürken, bu oran aşırı solcular için yüzde 10’a düşüyor.

Kısaca, Cumhuriyetçilerin bu seçimde Yahudi oylarını alabilme konusunda yeterli adımları atıp atamayacaklarına dair birçok spekülatif yazı yazmak için ortada halen yeterince çok konu var. Ama bu konuda bir bahis yapmayı düşünüyorsanız, belki de Sheldon Adelson’un kumarhanelerinden birinde kumar oynamak daha iyi bir seçenek olabilir.

 

Kaynak: Jerusalem Post