Peki kansere dair en çok neler merak ediliyor? Kanser Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu ile kanser konusunda en çok merak edilenleri sıraladık ve cevaplarını konuştuk.
Kanser çağımızın hastalığı… Modern yaşamla birlikte artış gösteren kansere dair hergün yeni bir bilgi, yeni bir gelişmeyle karşı karşıyayız. Ailesinde kanser hikayesi olmayan yok gibi… Durum böyle olunca sokaktaki insanın en merak ettiği konular arasında kanser başı çekiyor… Peki kansere dair en çok neler merak ediliyor?
Kanser Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu’nun hastalarını bilgilendirmek ve onlarla interaktif bir iletişim kurmak için açtığı sosyal medya hesaplarındaki verilere göre, kanserle ilgili haberler içinde en çok pozitif mesajlar içerenler ilgi çekiyor. Pozitif mesajlar kadar kanserde beslenme konularının da büyük oranda okunduğu dikkat çekiyor.
POZİTİF DÜŞÜNCE VE KANSER
Hayat olumsuz bakan, yaşadıklarını dramatize eden, negatif düşünen, fazla sorumluluk yüklenen kişiler kanseri çekiyorlar mı? Bu sorunun cevabı hastalığın tarihinden beri merak ediliyor… Prof. Oktar Asoğlu, cevaba ilişkin somut bir çalışma olmadığını ama kansere yakalanmış kişilerin son dönemlerinde aşırı üzüntüler, çok sevdikleri birisinin kaybı olaylar yaşadığını belirtiyor.
“Vücudumuz bir denge sistemi ile çalışır. Kansere yol açan ve kanserden koruyan mekanizmalar vardır. Aslında hepimizde kanser oluşuyor ama vücudumuzun koruyucu mekanizmaları bu kontrolden çıkmış anormal hücreleri yakalayıp yok ediyor. Bu dengenin aksi yönde kırılması ile kansere yakalanılıyor. Sanırım bu dengenin kırılmasına biraz da yaşadıklarımız ve ruh halimiz sebep oluyor, olabilir. Olumlu düşünme, kanseri yok etmeye yönelik vücudumuzdaki doğal öldürücü hücreleri aktive eder. Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir. Hastalarımın arasında mucizeyi gerçekleştirenler oldu. Yani tümörün evresinden ve davranışından yola çıkarak beklenen yaşam süresini geçerek hala yaşayanlar...Bunların birkaç ortak özelliği vardı. Genç anne ve babalar, entelektüel yapısı düşük olanlar, yaşadıklarını unutabilenler.... Anne ve babaların önceliğinin geride bırakacakları çocuklarının olması onları daha güçlü kılıyor ve hayata daha bir sıkı sarılıyorlar. Yaşadıklarını unutabilenler de bir diğerleri...”
KANSERDE BESLENME
Kansere neden olan en önemli etkenlerden biri beslenme alışkanlıkları… Uzmanlar doğru beslenme tarzını benimseyen kişilerin kansere yakalanma oranının düştüğünü belirtiyorlar.
Prof. Dr. Oktar Asoğlu, “Akdeniz tipi beslenmeyi gerçekleştiren yani yüksek lifli gıdaları öğünlerinin içinde tutan toplumlarda, kalın bağırsak kanseri görülme sıklığı daha az!” diyor ve ekliyor “Kanser oluşumunun beslenmeyle olan ilgisi farklı kaynaklarda yüzde10-70 olarak kabul ediliyor. Bu nedenle beslenme, kanser gelişiminde çevresel ve genetik nedenlerin yanında hatırı sayılır öneme sahiptir. Öncelikle kanser gelişiminde hangi besinsel ve yaşamsal faktörlerin etkili olduğu bilinmelidir. Bunlar; vücut ağırlığı, sigara, enfeksiyonlar, pestisit ve yapay kimyasallar, alkol, radyasyon, yağ ve yağlı besinler, sebze-meyve tüketimi, posa, tuzlanmış ve tütsülenmiş besinlerdir” diyor.
Prof. Asoğlu kansere karşı korunmak için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: “ Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde dört besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler hazırlanmalı. Günde en az beş porsiyon sebze ve meyve tüketilmeli. Bunun en az iki porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalı. Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir. Özellikle yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi azaltılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk ya da kuru baklagiller tercih edilmelidir. Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.
Batı tipi beslenme yerine, geleneksel yemeklere yani annenizin veya anneannenizin hazırladığı o güzel yemeklere geri dönün. Günde bir elma her derde deva ve kalın bağırsak kanserinden koruyucu bir meyvedir. Çünkü vücudun ihtiyacı olduğu günlük lif miktarını bir elmadan alabilirsiniz.
KANSERDE MİNERAL VE VİTAMİNLERİN ÖNEMİ
Kanserden korunmak için yeterli mineral ve vitamini vücudumuza almalıyız. Bunların eksikliği kanser riskini artırır. Kalsiyum ve fosfor mineralleri ile D vitamininden zengin süt ve süt grubu besinlerin yetersiz tüketilmesi. Sebze ve meyvelerin az tüketilmesi ve dolayısıyla bu gıdalarda bulunan A, C, E vitaminleri ile beta karoten, likopen, polifenoller gibi flavonoidler vb. antioksidan vitaminlerin ve bileşiklerin yetersiz alınması. B grubu vitaminlerden zengin tahıl ve kurubaklagil grubu besinlerin az alınması ve tam tahıl ürünleri yerine saflaştırılmış ürünlerin tüketilmesi kanser riskini yükseltir.
TEDAVİDE İYİ CERRAH SEÇİMİ
Kanser tedavisi sırasında cerrah seçimi büyük önem taşır. Cerrahınızı seçerken dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. Yanlış cerrah seçtiği için hastalar yanlış tedavi protokollerinin içinde kalabiliyorlar. Kansere yakalanmış biri hastalıklarıyla ilgili gittikleri hekimlerinden kanıt istesin. Uluslararası alanda o konuyla ilgili kaç hastayı tedavi ettiklerini ve sonuçlarına dair kanıt alsın. Doktor ya da cerrahın, hastaya uyguladığı tedavi protokolünün kanıtlanmış sonuçlarına ulaşsınlar. Uluslararası yayınlanmış prestijli hakemli dergilerde yayınlanmış makaleleri olup olmadığını sorsunlar.
ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ
Yanlış beslenme, sağlıksız gıdalar özellikle rektum kanserini tetikliyor. Oysa erken teşhisle kolaylıkla üstesinden gelinebilen bir kanser türü rektum...
Erken teşhisin yolu ise 50 yaşından sonra yapılacak kolonoskopide yatıyor... Kolonoskopik inceleme, tüm kalın bağırsağın ve rektumun incelenmesini sağlayan güvenli ve etkili bir tanı yöntemi. Kalın bağırsak hastalıklarında tanı konulmasını, gerektiğinde biyopsi alınmasını ve poliplerin çıkarılmasını sağlıyor. Özellikle kolon kanserinin oluşumunda, aşırı yağlı ve kırmızı et ağırlıklı beslenme, şişmanlık, sigara ve alkol tüketimi ile polipler de etkili. Ailesinde ve birinci derece akrabalarında kolon kanseri öyküsü bulunan kişilerin 40 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması gerekiyor.
Ailesinde kolon kanseri hikayesi olmayan veya herhangi bir şikayeti olmayan tamamen sağlıklı kişiler ise 50 yaşından itibaren en az bir kere kolonoskopi yaptırarak, erken teşhisle hayatlarını kurtarabilir.