İzmir’in Osmanlı döneminde inşaa edilmiş ilk sinagogu olan Bakiş hakkında birçok soru aydınlanmayı bekliyor.
DR. SİREN BORA
1688 Depremi, İzmir’in topografik ve demografik yapısında büyük değişikliklere yol açtı. İzmir kenti, 1710’lu yıllardan itibaren yeniden eski canlılığına kavuştu. Ancak, ne 1688 depremi öncesinin mahalleleri ve o mahalleri oluşturan yapılar, ne de kentin orijinal toplumu ile onların soyundan gelenler geride kaldı. İzmir tamamen tahrip olduğu için, kentin silueti de tamamen değişti. İzmir’deki ilk Yahudi sinagogu Bakiş, nerede inşa edildi? Kim inşa etti? Ne zaman inşa edildi? Bu gün inşa edildiği yeri saptamak olası mı? Karanlıkta el yordamıyla, bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım.
1688 yılında İzmir’in nüfusu 50 bin ile 80 bin arasındaydı. Bunun yüzde 10 ile 15 arasındaki bölümü ise, Yahudi’ydi. 1688 büyük depremi ve ardından gelen yangın ve salgın hastalıklar, yaklaşık olarak 20 bin kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu: “…1688 senesi ağustosunun onuncu günü, öğleden bir saat evvelde şiddetli ve birbirine müteakip birkaç zelzele oldu. Tam bu sırada şehirde bir de büyük yangın zuhur etti. Biri yıkan biri de yakan bu iki felaket İzmir şehrinin de canını aldı...”1. Deprem ve ardılı olan yangınlarda ölen Yahudilerin sayısı ise 400 idi: “…Yüce efendimizin ev sahipliğinde İzmir kentinde Tamuz ayında 5648 yılında sabah büyük bir gürültü ile geldi. Sarsıntıyla bütün binalar devrildi. Ve altında kalan Yahudiler öldü. 400 kişi. Büyük Haham Hocamız ve Ravımız Rav Ribi Aharon N. Hayim Zatzel’in önderliğini yaptığı 400 kişi öldü. Ardından yangın başladı. Çoğu kişi sahile gidip teknelere binmek istedi. Arkadan bir başka büyük deprem oldu. Ve sonra 30 gün boyunca gürültü devam etti. Kentin idarecileri büyük korkuya kapıldılar. Yabancı ülkelere gittiler...”2 Deprem o kadar büyüktü ki, İzmir Limanı 15 yıl boyunca kullanılamadı; hayatta kalan halk ise çevredeki yerleşim yerlerine sığındı. Limanın normal faaliyete geçmesi için ise, 18. yüzyılın başlarına kadar beklenildi3.
5377 (1617) tarihinde Rabi Halevi Dayan döneminde İzmir’de bir tek sinagog var gibi görünmekte. O da Bakiş Sinagogu olmalıdır4. İzmir Bakiş Sinagogu, Eben Kiş ya da Sason Sinagogu olarak da tanınır. 18. yüzyılın ortalarında İzmir’in iki önemli hahamından biri olarak görünen Rabi Avraham Eben Ezra, Batey Knesiyot (Sinagoglar) adlı kitabı derleyen ve basan kişidir. Kitapta, 17. yüzyılda İzmir’de yaşayan dedesi Rabi Şlomo Eben Ezra’dan söz etmekte: “Büyük dedem rahmetli hatırası büyük olsun. SORU: Şöyle olmuş. (İzmir’de) Bir sinagogdan başka bir şey yokmuş. Türkler gelmiş ve orda namaz kılmışlar. Yani orada ibadet etmişler. Ve orayı cami olarak tahsis etmişler. Yani öyle ki, artık o sinagog içinde Yahudiler dua edememişler ve gezginler gibi bazen sinagog dışında bazen sokaklarda ibadet etmişler. Ruben, onun bahçesinde, Tanrı’ya tahsis etmek için bir sinagog inşa etmiş. Ve o günden itibaren Kipur akşamları ona dua ederlermiş. Aynı zamanda Simhat Tora akşamlarında dua ederlermiş. Hayatı boyunca ve öldükten sonra da. Göklerdeki Yeşivadan çağrıldığında onun için her sene aşkava okunurmuş ve dahası Ruben’in karısı Yeruşalayim’e gitmek istediği zaman (inşallah inşa edilmiş olur) bir senelik masrafını ödemiş. Şu şartla, onun için de aşkava okunsun diye. O ölünce onun için de aşkava okumuşlar. Şimon ve Ruben’in çocukları o sinagogu cemaate sattıklarında dediler ki bu şartlar iptal edilmeksizin devam etsin”. Soruya İzmirli iki Rabi tarafından yanıt verilmiş: Rabi Avraham Hakohen5 ve Rabi Şlomo Eben Ezra. Rabi Şlomo Eben Ezra’nın yanıtı şu: “Yaşlı adam onlara bir sinagog yapmayı kabul etti. Onun adıyla anılan bir sinagog. Kahal Kadoş Sason ya da Kahal Kadoş N. Kiş. Bu onun adıdır…”. İzmir’de kurulan ilk sinagoglar, sinagoga üye olan göçmenlerin geldikleri kentlerin adı ile değil; onları kuran kişinin adı ile anılmışlardı. Gelenek izlenimi veren bu uygulamadaki amaç, farklı menşelerden gelenleri tek bir yerde toplayarak bir arada dua etmelerini sağlamak olsa gerek. Bakiş, Sason ya da Eben Kiş Sinagogu da, kendisini kuran kişinin adını almıştı. Bu sinagog, İzmir Yahudi Cemaati’nin Osmanlı döneminde kurulan ilk sinagogu idi. Eben Kiş ailesine ilişkin 5377 (1616) tarihli bir belge (Peraşa) mevcut. Peraşa’da söz edilen yerler, İzmir, Manisa, Tire ve Güzelhisar. 17. yüzyılda İzmir’e önce çevre illerden Yahudi göçleri olduğunu biliyoruz. Demek ki, Eben Kiş ailesi de çevre kentlerden İzmir’e gelip yerleşmişti.
Rabi Şlomo Eben Ezra, 5448 (1688) tarihinde İzmir’de öldü. Soru bölümünde anlatılan olay, muhtemelen, her iki Rabinin yaşadığı dönemden iki nesil önce meydana gelmiş olmalı. Soru bölümünde söz edilen Ruben, Ruben’in eşi ve oğulları Şimon çoktan ölmüştü. O halde iki nesli yok eden zaman süreci içerisinde, İzmir’de bir sinagog mevcut değildi. İki neslin kat ettiği süreç, tahminen 1453 yılı ile 1500’lü yılların sonu arasındaki dönemi işaret ediyor olmalı6. 1528 ile 1575 yılları arasında İzmir’de Yahudi Cemaati mevcut değildi7. 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İzmir’e, önce çevre kentlerden, sonra Ankara, Safet, Selanik ve Ege Adalarından Yahudi göçleri oldu. Böylece İzmir Yahudi Cemaati kentte tekrar oluştu. İzmir Yahudi Cemaati’nin ilk sinagogu Bakiş ise, muhtemelen 1616-1617 yıllarında inşa edildi. Bugün, Agora ile Pagos Dağı (Kadifekale) arasında kalan bölgedeki dar sokakları adımlarken; bir zamanlar İzmirli Yahudilerin yaşadığı mahalleleri, evleri, kullandıkları okulları ve ibadethaneleri ya da başka bir deyişle Yahudilerden geriye kalanı, bina yığınları arasından seçmek hemen hemen olanaksız. Bu yüzden, bölgedeki Yahudi kültürel mirasını keşfetmeye çalışırken, özellikle somut verilerden oluşan referansları kullanmaya özen gösterdiğimi belirtmeliyim. Referanslarım: Rabiler tarafından kaleme alınmış olan Responsalardan8 edinilen bilgiler ve Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki belgeler.
Bakiş Sinagogu nerede inşa edildiğine ilişkin tek bir varsayım mevcut: 16. yüzyılın ikinci yarısında İzmir’in meskûn alanı, Agora antik kenti ile Kadifekale etekleri arasındaki bölge idi9. Aşık Çelebi ile Katip Çelebi’nin betimlemelerinden yola çıkarak, İzmir Yahudilerinin yerleşmek üzere önce Pagos Dağı eteklerini seçtiğini; sonra bir bölümünün, tıpkı Selanik ve İstanbul kentlerinde görüldüğü gibi, limana yakın bir alanda yaşamayı yeğlediğini varsayabiliriz. O halde ilk sinagog Bakiş, Pagos Dağı (Kadifekale) eteklerinde inşa edilmiş olmalıdır.
Bakiş Sinagogunun, 1688 depreminde yok olmadığını ve 18. yüzyılda hâlâ mevcut olduğunu biliyoruz. Referansımız, 18. yüzyılın ilk yarısında Bakiş (Sason) Sinagogunda görev yapan Rabi İtshak Hakohen Rapaport’tan edinilen bilgidir10. Bu gün Bakiş Sinagogu mevcut değil. Ne nerede inşa edildiği, ne de yapının mimari özellikleri bilinmekte. 1772, 1834 ve 1841 yangınları sırasında İzmir’de bulunan sinagogların tamamı yanmıştı. Bakiş Sinagogunun da İzmir yangınlardan birinde yok olması kuvvetle muhtemeldir. Ondan geriye sadece, Responsa larda yer alan Bakiş adı kaldı.
Bakiş Sinagogunun ne yeri, ne de yıkıntıları tespit edilebilmiş değil. Bu nedenle görseli de mümkün değil. Fotoğraflar, Sonsino Mahallesi 834 sokak 46 numarada yer alan ve Sonsino olarak bilinen havranın resimleri... Ancak benim bu adla ilgili şüphelerim var. Okuduklarıma göre, Sonsino’nun büyük ve heybetli bir bina olması gerekir. Bu havra daha eski bir havra olmalıdır. Galante’nin aktardaklarına göre, Sonsino’nun Hisar Camisinin kubbesine benzer bir kubbesi varmış ve görenlerin tepkisini çekermiş. Hatta Sonsino’nun kubbesinin yıkılmasını talep edenler dahi olmuş. Resimdeki sinagog, belki Bakiş olabilir, ancak Sonsino değil.
1 Raif Nezih, İzmir Tarihi, altıncı forma, İzmir, 1926 s. 10.
2 Rabi Eliyahu Hakohen tarafından yazılmış olan Lev Şlomo’dan nakleden Yakob Barnay, Ha Mara şel Evropa, Yeruşalayim 2014, s. 26-27. Yakob Barnay, On the History of the Jews in the Ottoman Empire - Aspects of Material Culture, New York 1990. s. 11.
3 Yakob Barnay, ‘The development of community organizational structure’, Türkiye’de Yahudiler – 500 Yıldır Paylaşılan Tarih Sempozyumu, İstanbul 31 Mayıs - 4 Haziran 1992 (yayınlanmamış bildiri), s. 13-14. Necmi Ülker, depremin tarihini 10 Temmuz 1688 olarak vermektedir. Ayrıca 1688 Depremi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz., Necmi Ülker, ‘Batılı Gözlemcilere göre XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında İzmir Şehri ve Ticari Sorunları’, Tarih Enstitüsü Dergisi, F. 21, İzmir s.s. 335-347. Ülker, depremin merkez üssünün İzmir koyu girişindeki Sancak Kale olduğunu ve kentte meydana gelen büyük hasarın İzmir ticari aktivitesini olumsuz yönde etkilediğini ayrıntılı olarak verdikten sonra; kentin Avrupalı tüccarlar gözündeki büyük önemi nedeniyle, yeniden imarının “ancak ve özellikle” onların katkıları ile sağlanabildiğini vurgulamakta.
4 Yakob Barnay, Ha Mara şel Evropa, s. 70.
5 Rav Avraham Hakohen, 17. yüzyılda İzmir’de yaşamış olan Rabilerden biridir. Bir süre Amasya’da yaşamıştır. Bkz. Barnay, Ha Mara şel…, s. 70. Dipnot 31.
6 “Fatih İstanbul’u fethettiği zaman, kente sadık olan tebasının yerleştirilmesini isteyince, uygulanmaya başlanan ‘Sürgün Politikası’ gereği yeni başkente etnik ya da dini ayırım yapılmaksızın sadık olduğundan emin olunan Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi teba getirilmiştir. Böylece, 1424 yılında İzmir’de yaşamakta olan Romaniot’lar İstanbul alındığı zaman (1453 yılında) İstanbul’a sürgün edilmişler ve İzmir’de Yahudi Cemaati kalmamıştı” . Bkz. AAIU, Henri Nahum, ‘The Jews in Smyrna of confinement at the opening to the world’, Journal of Muslim Worlds and the Mediterranean, (online) 107-110, accessed June 18, 2014, URL:. http://remmm revues. Org/2799.
7 Bkz. Mithat Sertoğlu, “XVI. Asırda İzmir”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi 16.(1976-1977), s. 72-76. Suraiya Faroqhi, “Sixteenth Century Periodic Markets in various Anatolian Sancaks: İçel, Hamid, Karahisar-ı Sahib, Kütahya, Aydın and Menteşe”, Journal of the Economic and Social History of the Orient, 22(1979), s. 29-30, 55. Daniel Goffman, İzmir and the Levantine World 1550-1650, University of Washington Publications on the Near East, n. 5, Seattle University of Washigton Press 1990, s. 7-18. Tuncer Baykara, İzmir Şehri ve Tarihi, İzmir 1974, s. 118. 16. yüzyılın sonlarına ait İzmir vergi defterlerinde, Yahudi adına rastlamayan Goffman’da, benzer bir saptama yapmaktadır. Bkz. Goffman, a.e., s. 80.
8 Responsa (Tşuvot), Yahudilikte Şeelot utşuvot (Sorular ve Cevaplar) şeklinde işleyen bir sisteme sahip fetvalar dizinidir. Bir başka deyişle, Geonim döneminin ortalarından itibaren önem kazanan Responsa literatürü, Tora’ya dayanan Şer’i kuralların(Mitsva) yanı sıra genel bağlayıcılığı olayan hükümler(Takana) ve yerel gelenekleri(Minhag) aktaran risalelerdir. Bkz. Salime Leyla Gürkan, Yahudilik, İstanbul Haziran 2012, s. 174. Responsa’da amaç, uygulamada Yahudilikle ilgili sorularına yanıt arayan Yahudilere kılavuzluk etmektir.
9 1586 yılında İzmir’e gelen Aşık Çelebi, kente ilişkin izlenimlerini şöyle anlatmakta: “Kentte iki kale var, biri dağda biri deniz kıyısında. Her ikisinde de askerler var. Antik kentin kalıntıları evler arasında kaybolmuş durumda. Eski evlerin kalıntıları orada burada dağınık vaziyette….”. Bkz. Baykara, a.e., s. 30. Evliya Çelebi benzer saptamayı 17. yüzyılın ikinci yarısı için yapmakta: O, kimliği saptanamayan İsmail Paşa tarafından yapılan bir sayıma dayandırarak, İzmir’de H. 1068 (1657-1658) tarihinde Pagos Dağı’nın(Kadifekale’nin) eteklerinde 2000 kadar ev bulunduğunu ve bu kesimde 10 Müslüman, 2 Ermeni ve 1 de Çingene mahallesi ile birlikte 10 Frenk ve Yahudi mahallesinin bulunduğunu yazmakta.
10 Barnay, a.e., s. 73.
KAYNAKÇA
AAIU, Henri Nahum, ‘The Jews in Smyrna of confinement at the opening to the world’, Journal of Muslim Worlds and the Mediterranean, (online) 107-110, accessed June 18, 2014, URL:. http://remmm revues. Org/2799.
Barnay, Yakob, Ha Mara şel Evropa, Yeruşalayim 2014.
Barnay, Yakob, On the History of the Jews in the Ottoman Empire - Aspects of Material Culture, New York 1990.
Barnay, Yakob, ‘The development of community organizational structure’, Türkiye’de Yahudiler – 500 Yıldır Paylaşılan Tarih Sempozyumu, İstanbul 31 Mayıs - 4 Haziran 1992 (yayınlanmamış bildiri).
Baykara, Tuncer, İzmir Şehri ve Tarihi, İzmir 1974.
Faroqhi, Suraiya, ‘Sixteenth Century Periodic Markets in various Anatolian Sancaks: İçel, Hamid, Karahisar-ı Sahib, Kütahya, Aydın and Menteşe’, Journal of the Economic and Social History of the Orient, 22(1979).
Goffman, Daniel, İzmir and the Levantine World 1550-1650, University of Washington Publications on the Near East, n. 5, Seattle University of Washigton Press 1990.
Gürkan, Salime Leyla, Yahudilik, İstanbul Haziran 2012.
Raif Nezih, İzmir Tarihi, İzmir, 1926.
Sertoğlu, Mithat, ‘XVI. Asırda İzmir’, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi 16.(1976-1977), s. 72-76.
Ülker, Necmi, ‘Batılı Gözlemcilere göre XVII. Yüzyılın ikinci yarısında İzmir Şehri ve Ticari Sorunları’, Tarih Enstitüsü Dergisi, F. 21, İzmir s.s. 335-347.