Asara Be’Tevet- 10 Tevet orucu, Babil Kralı Nevuhadnetsar’ın Yeruşalayim’i kuşatmaya başlamasının anısına tutulur (MÖ 588). Bu kuşatmadan birkaç yıl sonra Babil Kralı, Yeruşalayim’in surlarında gedik açmayı başarır.
Bundan birkaç hafta sonra 9 Av’da (Tişa Be’Av), Tanrı’nın Kutsal Varlığı’nın yeryüzünde ikamet ettiği yer olan Kutsal Tapınak Bet Amikdaş yıkılır. Bu yıkılış, İsrail’in Yeuda Krallığı’nın sonu ve Yahudi halkının Babil sürgününün de başlangıcı olur. 10 Tevet, Yahudilerin kaderine acı bir şekilde damga vuran bu olayların başladığı gündür. Bu yıl 22 Aralık Salı günü tutulacak Asara BeTevet orucu, Şabat’a bile gelse tam olarak o günde tutulması gereken önemli bir oruç günüdür. Bu yıl salı sabahı gün ağarmadan başlayıp aynı akşam yıldızların çıkışıyla son buluyor.
Göklerden gelen uyarı
Asara Be'Tevet- 10 Tevet orucu, Babil Kralı Nevuhadnetsar’ın Yeruşalayim'i kuşatmaya başlamasının anısına tutulur (M.Ö 588). Bu kuşatmadan birkaç yıl sonra Babil Kralı, Yeruşalayim'in surlarında gedik açmayı başarır. Bundan birkaç hafta sonra 9 Av'da (Tişa Be'Av) , Tanrı'nın Kutsal Varlığı'nın yeryüzünde ikamet ettiği yer olan Kutsal Tapınak Bet Amikdaş yıkılır. Bu yıkılış, İsrail’in Yeuda Krallığı'nın sonu ve Yahudi halkının Babil sürgününün de başlangıcı olur.
10 Tevet, Yahudilerin kaderine acı bir şekilde damga vuran bu olayların başladığı gündür.
Bu yıl 22 Aralık Salı günü tutulacak Asara BeTevet orucu, Şabat’a bile gelse tam olarak o günde tutulması gereken önemli bir oruç günüdür. Bu yıl salı sabahı gün ağarmadan başlayıp aynı akşam yıldızların çıkışıyla son buluyor.
Nazlı Doenyas
Göklerden gelen uyarı
10 Tevet gününde başlayan Yeruşalayim kuşatması, bize Yeruşalayim ve Babil arasında hiçbir yakınlaşma olamayacağı, kutsal ile kutsal olmayan arasındaki ayırımın hiçbir zaman bulanık olmaması gerektiği mesajını verir. Bir Yahudi’nin Tanrı’dan uzaklaşma korkusu- yani ruhunun Yeruşalayim’i -kuşatma altındaysa, bu, onun Tanrı, Tora ve mitsvalara olan bağlılığını canlandırması için bir uyarıdır.
10 Tevet, ruhunda kötülük besleyen Nevuhadnetsar’ın Yeruşalayim’in etrafını sardığı ve kuşatmanın başladığı günün anısına tutulan genel bir oruçtur.
Yeruşalayim, yoruma göre İbranicede Yira ve Şalom kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Yira-Tanrı’dan uzaklaşma korkusu, Şalom- tam veya mükemmel anlamına gelir. Burada Yeruşalayim, Tanrı’dan uzaklaşma korkusunun tam olmasını simgeler. Her Yahudi’nin içinde bir Yeruşalayim, ruhunun içinde sadece Tanrı’dan uzaklaşma korkusunun var olduğu bir bölge vardır. Orada Tanrı’ya bağlanmak için hiçbir şüphe, hiçbir tereddüt yoktur. Orada iyi ile kötü arasındaki fark net olarak ortadadır.
Babil- Bavel ise, İbranice’de bilbul kelimesi ile bağlantılıdır. Bilbul, birbirine karışma, bulanıklık anlamına gelir. Bavel; kutsal olanın, kutsal olmayanın ve yasak olanın hepsinin birbiriyle karışmış olup da bunları ayırt etmenin çok güç olduğu yerleri simgeler. Babil kralı ise, kötü dürtü, ‘yetser ara’dır.
Babil kralının Yeruşalayim’i kuşatması, ‘yetser ara-kötü dürtü’nün kutsal olan ile kutsal olmayan arasında bir yakınlık kurma çabasıdır. Direkt olarak kötülük yapmaya teşvik etmesi değil, ona yakın olmaya teşebbüs etmesidir. En büyük tehlike de işte burada gizlidir. Yeruşalayim tam bir Tanrısallığı, Babil ise kötülüğe yol açan karışıklığı temsil eder. İkisinin arasında her zaman net bir ayırım olmalıdır. Çünkü yetser ara yakına geldiğinde, hiç belli etmeden ufak şeyler, ufak iknalar ile başlayarak kafanın içine şüpheyi yerleştirir ve bunun sonu putperestliğe kadar gidebilir. O yüzden en başından, yakına gelmesine izin verilmemelidir.
Kuşatma- Yahudilerin iyiliği
Yoruma göre kuşatma, aslında Yahudilerin iyiliği için gerçekleşir. Yahudiler günah işler, Tanrı onlara teşuva yapma fırsatı vermek için Nevuhadnetsar’ı Yeruşalayim’i kuşatması için yollar. Yehezkel Peygamber kuşatmayı şöyle anlatır: “Babil kralı tam bu gün Yeruşalayim’i kuşatmaya başladı.” (Yehezkel 24:2). İbranicesinde kuşatma için seçilen kelime somach-destek anlamına gelir, bu da kuşatmanın aslında pozitif bir yönü olduğuna dikkat çeker. Dünyadaki her şey, hatta kötülük bile, kaynaktan, kutsallıktan gelir. Yeruşalayim’in kuşatılması gibi tartışmasız arzu edilmeyecek bir olayın bile, çıkış yeri aslında pozitifti. Yahudi halkı buna uygun şekilde cevap vermiş olsaydı, hatalarının farkına varıp bunların sorumluluğunu alıp değiştirmeye niyet etseydi, pozitif olarak devam edecekti. Yahudiler bu şekilde davranmadıkları için tamamen kötüye dönüştü. Her Yahudi’nin içinde var olan Yeruşalayim için de durum aynıdır. Bazen içinde bulunan Tanrı’dan uzaklaşma korkusu, inanç, uykuda gibi olabilir, tam güçle kullanılmıyor olabilir. Ama spiritüel kuşatma ile karşılaştığında hemen harekete geçer. Uykulu gibi görünen güçleri, Tora ve mitsvaları yardıma çağırır. Şimdi Tanrı’dan uzaklaşma korkusu ve inancı canlanmıştır ve mükemmel şekilde işlemektedir, evvelkinden de daha iyi bir Yahudi haline gelmiştir. Kuşatma amacına ulaşmıştır, sonuç pozitiftir. Umutsuzluk uzaklaştırılmıştır, çünkü bir Yahudi, kuşatmanın aslında iyi amaç için, Yeruşalayim’in duvarlarının korunması amacı ile gerçekleştiğinin bilincindedir.
Tanrı’nın istediği şekilde oruç tutmak
“Oruç, Tanrı’yı hoşnut eden gündür”. (Tanya, Iggeret HaTeşuva, ch.12 (s.183)
Yeşaya Peygamber, bazılarının oruç tutma şeklinin geçersiz olduğunu, Tanrı’nın sözleriyle duyuruyor: “İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi eğilip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, Tanrı’yı hoşnut eden gün diyorsunuz?” (Yeşaya 58:5)
Burada, orucun, ancak gerektiği gibi tutulduğu takdirde amacına ulaşacağı, ancak o zaman Tanrı’yı hoşnut eden bir gün olacağı anlatılıyor. Tanrı’nın nasıl bir oruç istediği de şöyle belirtiliyor: “ Benim istediğim oruç… yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, çıplak gördüğünüzü giydirir, yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz, ışığınız tan gibi ağaracak, çabucak şifa bulacaksınız.” (Yeşaya 58: 7-8)
Pişmanlık ve acı simgesi çul ve kül sermenin- dua kavramının- yeterli olmadığı, aynı zamanda ve daha önemlisi ekmeğini aç olanlarla paylaşmanın, evini yoksullara açmanın, çıplağı giydirmenin, tsedaka kavramının ve iyi davranışların önemi vurgulanıyor. Nasıl dua edileceğini, gerektiği şekilde, yerinde ve iyi davranışlarda bulunulabileceğini bilmek için Tora öğrenmek gerekir. Dolayısıyla, bir oruç gününde üç şey vurgulanır: Tora öğrenimi, dua ve iyi davranışlar. Bunlar aynı zamanda dünyanın, üzerinde var olduğu üç temel unsurdur. (Pirke Avot 1:2)
Orucun amacı, sadece ruhu müteessir etmek değildir. Oruç, asıl amaca ulaşmaya yardımcı olan bir araçtır; kişinin, Tanrı hizmetini geliştirmesi, özüne, Tanrı’ya dönmesi için. Rambam’a göre, bütün Yahudilerin tuttuğu bu oruç günlerinin asıl amacı, kalpleri teşuva yoluna-Tanrı yoluna açmaktır. Bu oruç günleri bizim ve atalarımızın bu acı günleri yaşamamıza sebep olabilecek davranışlarımız üzerine yoğunlaşmamızı sağlar. Bu olayları hatırlayarak, davranışlarımızı sorgulamaya, hatalarımızı kabul edip sorumluluğunu almaya, bu davranışlarımızı değiştirmeye niyet ederiz.(Rambam İlhot Taaniyot 5:1) Oruç günleri, Tora, Tanrı ile bağlantımızı sağlayan dualar ve iyi davranışlar üzerine düşünerek bu alandaki çabalarımızı artırmak için çalışırız. Bu şekilde bu acı günlerin yaşanmasının sebebi ortadan kalkınca, otomatik olarak etkileri de yok olur.
Teşuva; özüne, Tanrı’ya dönüş, benzersiz yapısı ile geçmişte yapılan yanlış hareketlerin affedilmesini sağlar. Bir de bu teşuva korkudan değil, Tanrı sevgisi sebebi ile yapılırsa –teşuva meahava- o zaman geçmişte yapılmış yanlışlar, günahlar bile liyakate dönüşür. (Raşi Yoma 86b)
Bu, Tanrı’nın vaadinde de görülür: “Her şeye egemen Tanrı diyor ki: dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yehuda halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak.” (Zeharya 8:19) İlerde Maşiah zamanında, bu oruç günleri ortadan kalkmakla kalmayacak, bayramlara dönüşecek. Yahudiler, teşuva-özlerine, Tanrı’ya dönmeleri ile bu oruçların sebebini ortadan kaldırarak, bunları sevinç ve coşku günleri haline getirecek.
Bu, bütün oruçların ana temasını oluşturur. Bunun yanında her orucun yapısına göre bundan çıkarabileceğimiz farklı mesajlar da vardır.
Asara Betevet, 10 Tevet, kuşatmanın başladığı tarihti. Olayları düzeltmek, bu aşamada da mümkündü. Kuşatma, Yahudilerin uyanmaları ve davranışlarını düzeltmeleri için bir uyarı mesajıydı. O dönemde yaşayanların, kendilerine dönüp hatalarını bulup düzeltme yolunu seçmemeleri, “nasılsa bir şey olmaz” diyerek davranışlarını değiştirmemeleri, daha sonra gelen felaketlere yol açtı. Orucun amacı özüne dönmek -teşuva- ise ve atalarımız 10 Tevet’te teşuva yapmadılarsa, bu gün içimizde diğer oruç günlerinden daha fazla Tanrı’ya dönüş isteği uyandırmalıdır. Bu yüzden de alışılmadık şekilde orucun tutulacağı gün, cumaya da, cumartesiye de gelse değişmez, esneme yoktur.
Bugün de kuşatma altındayız. Birçok Yahudi, kültürel mirasının değerini bilmiyor, çocuklar köklerinden uzak yetişiyor, aileler konunun önemini ve ciddiyetini fark etmiyor ve bunun doğal sonucu olan yüksek asimilasyon oranını görünce hayretler içinde kalıyor.
Eğer bugün Yahudi probleminin özü, umursamazlık, ilgisizlik, kültürel mirasın bilinmemesi, değerinin anlaşılmaması ise, bunun çözümü ancak Tora eğitimi sayesinde, Tanrı’nın hayatımızı daha anlamlı kılmak için vermek istediği mesajları düşünerek, bunları anlamaya çalışmakla, çocuklara Tanrı korkusu değil, Tanrı sevgisi aşılamakla, çocukların sorularına cevap verecek şekilde kendimizi eğitmekle, Tora ve bilgelerin öğretilerini hemen şimdi bugün hayatımızın evimizin içine getirmekle, söylediklerimiz değil yaptıklarımızla örnek teşkil etmemizle mümkün olabilir. Çünkü ve ancak bu şekilde insanlar sevginin ve iyiliğin kaynağı olan Tanrı'ya yakınlaşabilir, insanların birbirlerine olan sevgisi ve Tora sevgisi artabilir, Tanrı'nın her bir yarattığını önemseyebilir, karşısındaki için karşılık beklemeden bir şeyler yapmak isteyebilir, birisine verdiğini sandığı şeyleri aslında kendi kendisine verdiğini ve sen-ben farkı olmadığını artık doğal olarak idrak edebilir.
Bilgeler der ki: “Kendi döneminde Tapınağın kurulamadığı her nesil, aynen onun yıkılmasına sebep olan nesil kadar suçlu sayılır.”
BİZE BİR ŞEY OLMAZ
M.Ö. 588’lerde Babil’de yaşayan Yahudiler arasındaki sahte peygamberler, Yeruşalayim’deki Tapınağın hiçbir zaman yıkılmayacağını ve Yahudi Halkı’nın hiçbir zaman İsrail topraklarından sürülemeyeceğini iddia ediyorlardı. Bu sahte peygamberler yalan kehanetlerde bulunurken, Tanrı’nın gerçek Peygamberleri, özellikle Yeruşalayim’de yaşayan Peygamber Yirmiyau, İsrail halkının düştüğü kötü yoldan çıkıp tövbe etmesi ve Tanrı yoluna dönmesi için uğraşıyordu. Halkı, günahkâr bir şekilde yaşamaya devam etmelerinin korkunç sonuçları hakkında uyarıyor, bu gidişatın neticesinde Tapınağın yıkılacağını ve Yahudi halkının İsrail topraklarından sürüleceği tehlikesini haber veriyordu. Yirmiyau’nın uyarılarına kulak asmayıp sahte peygamberlere inanmayı tercih eden halk, kendi içine dönüp iç muhasebesini yapmaktan, tövbe edip Tanrı yolunu seçmekten kaçındı ve günah içinde yaşamaya devam etti.
Acı gerçek
Sonunda ‘gerçek’ peygamberlerin öngördükleri gibi,10 Tevet günü Yeruşalayim, Babil Kralı Nevuhadnetsar tarafından kuşatılmaya başlandı. O zaman Tanrı, Yirmiyau Peygamberin ‘gerçek’ peygamber olduğunu ve bütün kehanetlerinin de ‘gerçek’ olduğunu, tüm halkın vakit geçirmeden öğrenmesini istedi. Bunun için, Tanrı, kuşatmanın başladığı gün, Babil’deki Yehezkel Peygamber’e o gün olanları teker teker iletti. Bu şekilde, Babil’deki herkes bu trajik olayı anında öğrenecekti. Sözüne inandıkları peygamberlerin sahteliğini idrak edecek ve Tanrı’nın İsteği’ne karşı gelip tövbe etmedikleri için ne kadar korkunç bir hata ettiklerini sonunda fark edeceklerdi.
10 Tevet günü başlayan Yeruşalayim kuşatması, I.Bet Amikdaş’ın yıkılışına ve Yahudi Halkı’nın sürgününe yol açan korkunç olaylar zincirinin birinci halkasını oluşturduğu için, tam olarak bu günde oruç tutulur.
Şabat günü de tutulan oruç
Genelde bir oruç günü Şabat’a gelirse, Kutsal Şabat günü oruç tutmak yasak olduğu için, bu oruç Şabat sonrasına ertelenir. Bunun tek istisnası, Tora’ya dayanarak, Şabat gününe gelse bile tutulacak olan Yom Kipur’dur. Büyük din bilginleri-geonim’e göre, aynı kural Asara Betevet orucu için de geçerlidir. Bu oruç, 1996, 2001, 2010, 2013 yıllarında olduğu gibi, cuma gününe rastladığında bile ertelenmez. Asara Betevet orucunun tekrar cumaya geleceği en yakın tarih 2020’dir.
Pasukta “Beetsem Ayom Aze - Tam Olarak Bu Günde” dediği, için, cuma gününe rastlaması durumunda, Şabat akşamı Arvit’ten çıkana kadar bu oruç tutulur.
Yahudi takviminin hesap ayarlamalarına göre, Asara Betevet hiçbir zaman cumartesi gününe gelmez, ama gelseydi, yine tam olarak o günde tutulacaktı.
ASARA BE’TEVET DÖNEMİNDE NE OLDU?
Tarihte bu dönem, Yahudilere büyük acı ve zarar veren birçok olaya sahne olur:
1) M.Ö 588 yılının 10 Tevet günü, Babil Kralı Nevuhadnetsar, Yeruşalayim’i kuşatmaya başlar. Bu kuşatma, birkaç yıl sonra, Tanrı’nın Varlığı’nı barındıran, Yahudilerin en kutsal yeri - Bet-Amikdaş’ın yıkılmasıyla son bulur. Yeruşalayim ve I.Bet Amikdaş’ın yıkılması ve Yahudilerin 70 yıl sürecek Babil sürgününe yollanması ile sonuçlanan acı olayların başı, 10 Tevet kuşatmasıdır.
2) M.Ö. 313 yılının 9 Tevet günü, bilge Koen Ezra ölür. Aynı zamanda bir Tora yazıcısı(sofer) olan Ezra, II. Bet Amikdaş döneminde Yahudilerin Tanrı Yolu’na dönmelerine yardımcı olur, asimilasyonu engeller, daha çok kişinin Şabat kurallarına uymalarını teşvik eder, Sina Dağında verilen Sözlü Tora’nın devam ettirilebilmesi için gerekli okulların ve eğitim yollarının açılması için önayak olur, İsrailoğulları ve Tanrı arasındaki anlaşmayı yeniler. Yahudiliğin ve Yahudilerin bugünlere kadar gelebilmesi, büyük ölçüde Ezra sayesindedir.
Buna ek olarak Ezra; özel kişiliği ve yaptıklarıyla, bilgeler tarafından: “Eğer Tora, Moşe yoluyla verilmeseydi, sofer Ezra yoluyla verilebilirdi” denecek kadar yüksek bir seviyede tutulur.
Ayrıca bazı Yahudi bilgelere göre, son peygamber Malahi ile Ezra, aynı kişidir. Buna göre, Ezra’nın ölümü, Mısır’dan çıkışla başlayıp Ezra’nın ölümüne kadar süren bin yıllık peygamberler döneminin sonunu simgeler.
3) M.Ö 246 yılının 8 Tevet günü, Yunan-Mısır Kralı Ptolemy’nin emriyle Kutsal Kitap, birbirinden ayrı evlere yerleştirilen 70 Tora bilgini tarafından ilk defa Yunancaya çevrilir. Talmud’a göre, bu çeviri açığa çıktıktan sonra, “dünyaya bir süre derin bir karanlık çöker”. Bu olay, Yahudi tarihinde, altın buzağı gibi bir dönüm noktasını oluşturur. Tora’nın gizemini, sadece direkt tercümeyle, yani sözlü Tora’nın desteği olmadan anlamak mümkün değildir. Kutsal Kitap’ın Yunancaya çevrilmesi, Yunan kültürünü Yahudi hayatına entegre etmek isteyen Helenist Yahudilerin de işlerini kolaylaştırır. Bu çeviri,-Septuagint- zaman içinde İncil’in Eski Ahit kısmını oluşturur.
Asara Be’Tevet- Nazi soykırımında hayatlarını kaybedenler için genel Kadiş söyleme günü
1948 yılında, İsrail Hahambaşılığı, Asara Be’Tevet’e “Yom ha-Kaddish ha-Klali” anlamını ekler. II. Dünya Savaşı’nda Nazi Soykırımı’nda hayatını kaybeden, ölüm tarihleri bilinmeyen ve kurtulan yakınları da bulunmadığından, kendileri için Kadiş Duası’nı okuyacak kimsesi olmayan Yahudiler için, genel Kadiş söyleme günü olarak ilan edilir. Bu günün seçilmesinin sebebi de, bir yoruma göre; Yahudilerin başına gelen ilk ulusal felaketin anıldığı günde, en sonuncu felaketin de anılması gerektiğidir.
Asara Be’Tevet’e olumlu bakış
a)Peygamberler, Maşiah (Kurtarıcı) geldiği zaman, bu acı içinde oruç tutulan günlerin yerini sevinç ve mutluluğun alacağını söyler. “Her şeye egemen Tanrı diyor ki: dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yehuda halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin”.(Zeharya 8:19)
Peygamberin burada bahsettiği oruçlar; dördüncü ay (Şiva Asar Be’Tamuz); beşinci ay /(Tişa Be’Av); yedinci ay (Tsom Gedalya) ve onuncu ay ( Asara Be’Tevet). Maşiah gelişiyle artık bu yas ve oruç günlerinin de sonu gelecek.
b) Oruç günleri, irademize hakim olduğumuz, duaların ve teşuvanın Tanrı tarafından istekle kabul edildiği günlerdir.( Tanrı her zaman insanların dua ve teşuvalarını arzu eder. Ama oruç günleri, özellikle dua ve teşuva için çok elverişli günlerdir.)
c) Peygamberler, Yeruşalayim’in yasını tutanların, III. Bet Amikdaş’ın kuruluşunu görme ayrıcalığına sahip olacaklarını ifade eder: “Yeruşalayim’le birlikte sevinin. Onu sevenler, hepiniz onun için coşun. Yeruşalayim için yas tutanlar, onunla sevinçle coşun”.(Yeşaya 66:10)
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla; El Gid Para El Pratikante (Gözlem), Yahudilik Ansiklopedisi (Gözlem) kitaplarından ve www.chabad.org, http://yeshshem.wordpress.com, myjewishlearning.com, www.torahmitzion.org, www.ou.org, www.aish.com, www.therebbe.org sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.