Galaksinin en güzel gemisidir Millenium Falcon. Ondan hızlısı yoktur. Aynı Dow Jones Industrial Endeksi gibi. 1921’den bu yana endeksin yıllık trendine baktığımızda yüzde 800 artışı görmüş, şu anda yüzde 750 yukarı seviyesinde. FED’in istatistikler sayfasındaki verilere göre, sanayi üretimi ve kapasite kullanımı, perakende satışlar, enflasyon oranları henüz beklenen düzeyde değilse, hisseleri bu kadar hareketlendiren unsur ne? Tabii ki, gücün karanlık yüzü…
Dünyada Merkez Bankalarının ışık hızında bastığı paralar, ‘Paranın Yansızlığı’ teorisi dâhilinde reel ekonomiye değil borsalara ve (vadeli) piyasalara gitmiş durumda. Gücün karanlık yüzünü tercih eden piyasalar, reel saf ekonomik büyümeyi ve aydınlık bir geleceği tercih etmemiş gibi görünüyor. Bunlarla kalsa iyi tabii. Güç bu, nereden gelir, nasıl dağılır kimse bilmez.
Gelir dağılımı eşitsizliği dikkate alındığında, isyancıların her geçen gün artıyor olmasını sanırım Padmé Amidala’nın sonradan Darth Vader olacak eşi Anakin ile yaptığı konuşma en iyi şekilde özetleyecektir: “Eğer hizmet ettiğimizi düşündüğümüz demokrasi artık yoksa ve Cumhuriyet bizim yok etmeye çalıştığımız en kötü güç haline döndüyse?” der. Anakin çok sevdiği ve çocukları Luke Skywalker ve Princess Leia’nın anneleri olan Amidala’ya: “Buna inanmıyorum, adeta bir isyancı gibi konuşuyorsun” diye cevap verir. Amidala ise günümüzü, özellikle Akdeniz’deki son tansiyon düşünüldüğünde, tüm evrene barış mesajını verir: “Bu savaş, (birbirimizi) dinlememenin bir başarısızlığıdır. Sen şansölyeye çok yakınsın, onunla konuşsan ve bu kavgayı durdurup diplomasinin işlemesini istesen”. Kimbilir belki de, Pari(s)’deki son İklim Değişikliği Uzlaşısı bunun bir başlangıcıdır. Elektrikli otomobili üreten, uzaya giden CEO Elon Musk bile eğer bu konuda hem fikir olduysa.
Bizleri hangi sürprizler bekliyor?
Tabii, George Lucas serinin son üçlemesinde bizlere ne sürprizler hazırladı bilmiyoruz. O nedenle Indiana Jones gibi yatırımcılar bir maceradan diğer bir maceraya koşup duruyorlar sürekli, hele son 15 yıl düşünüldüğünde, Harrison Ford bile kurtaramaz bu filmin sonunu gibi bir durum var ortada. Nedeni ise basit. Yıldızları ben sayayım, siz savaşların şiddetini ekli grafiklerden anlayın. Altın, dolar (Endeksi), Dow Jones, petrol, FED, Rus Rublesi, OPEC, Japon Yeni, İsviçre Frank’ı, Euro, Çin yıldızlarımızdan bir kaçı. İsviçre Merkez Bankası bile dayanamayıp Euro’ya karşı 1,20 ile sabitlediği Frank’ı, dolar ve Euro’ya karşı değer kazanacak şekilde bu yıl serbest bırakarak savaşın ne kadar güçlü olduğunu teyit etti. Aslında bu hareketin en sembolik anlamı şu. Güçteki bir sonraki dalgalanmada Merkez Bankalarından dayanamayanlar olabilir ve bazı Merkez Bankaları paraları ile beraber bir Death Star’a dönüşebilir. İşte Dolar/Ruble paritesi. 2008 krizinde 35 seviyelerindeyken şimdi iki katında, daha iki hafta önce 66 seviyesinde idi, neredeyse yüzde 10 değer kaybetti. Ya Japon Yenine ne demeli. 2008’deki tarihi zirvesi USD/JPY 123’leri gördü, 1 haftada tekrar 120’ye döndü. Bu hafta FED’den faiz artışı gelirse ki Eylül’de gelmeliydi, geç bile kaldı FED Guvernörler Jedi Konseyi, The Force Awakens desek yeridir. Avrupa’daki Süper Mario’nun son açıklamaları ile Euro/USD paritesinde daha önce defalarca işaret ettiğimiz 1,10 seviyesine geri geldi ama bu USD faiz artışı ile yeni (a)normaller oluşturacaktır bir süre sonra.
Emtia fiyatlarındaki düşüş
Öte yandan emtia fiyatlarındaki düşüş hayretler verici. Normalde paranın karşılığının altın olması gereken bir Merkez Bankacılığı sisteminde artık bilançolarda borç senetleri var. FED’de Amerikan Hazinesi senetleri, bunun karşılığında basılan dolar banknot şeklindeki senetler ise diğer Merkez Bankalarında. Aslında, paranın karşılığı yoksa altının uçması lazım, global ekonominin yavaşlaması karşılığında emtiaya olan talep daralması, bilançolardaki yüzdesi açısından bu madeni değersiz hale getiriyor. Ama, Rus ve Çin Merkez Bankası’nın uzun zamandır düzenli olarak altın alıyor olmasını gözden kaçırmamak lazım. Petrolün varili bu yazı yazıldığında 35 doları gördü. 1972’de ABD’nin petrol üretiminin tavan yapmasının ardından, 1973-74 Yom Kipur Savaşı ve 1978-79 İran Devrimi ve Irak Savaşı ile varil fiyatı ışık hızına atlarken, Arap Baharı ile beraber 1862-65 arasında ABD iç savaşındaki tarihi zirvelere ulaşıp oradan büyük çöküşe geçti. Altın, petrol arasındaki ilişkiyi anlatan grafiğimize göre, varil/ons oranı Yom Kipur seviyesine yaklaşmakta. Dolar endeksi, altın, petrol arasındaki standart sapmanın en son bu kadar açıldığı dönem ise 2008 yılında denk geliyor. Tek fark dolar o zaman aşağıda, petrol zirvede idi.
Tekrar Dow Jones Industrial Endeksine dönersek, şayet meslektaşımız gazeteci Charles Dow’un trend/dalga hareketlerini içeren Dow Teorisi doğru ise, grafikteki üç dönemi gösteren Dow Jones endekslerindeki yüzdesel değişim trendlerine göre, Ağustos ayındaki 2000 puanlık geri çekilme eğer düşüş sinyali ise, büyük geri dalgaya yaklaşmak üzereyiz. Hatta şu andaki bulunduğu seviyelerin teknik analiz prensiplerine göre olmaması bile gerekiyor. Ancak onun sebebini yazımızın başındaki karanlık taraf ile açıklamıştık zaten. Sonuç olarak, tüm bunlar büyük bir kaotik yapı sonrasında gireceğimiz R2D2 ve CP3O dönemi öncesi güçteki son dalgalanmalar.