2015 YILINDA KAYBETTİĞİMİZ YAHUDİLER: İlham veren hayatlar

2015 yılı sona ererken, geçtiğimiz on iki ay boyunca aramızdan ayrılan bazı kişileri saygıyla anmak istiyoruz. Manasız ve karanlık trajedilerle yitirdiklerimizden, hayatı dolu dolu yaşayarak ikonlaşmış olanlarına… İşte geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Yahudilerden bazıları...

Rakela PALOMBO Dünya
30 Aralık 2015 Çarşamba

THEODORE BİKEL (91)

21 Temmuz tarihinde doğal sebeplerle aramızdan ayrılan Bikel, tiyatro sahnesinde ‘Damdaki Kemancı’ oyunundaki başrol karakteri Tevye’yi en çok canlandıran aktör olarak tanınmıştı. Bikel ayrıca ‘Neşeli Günler’ müzikalinin Broadway prodüksiyonunda ailenin babası Georg von Trapp karakterini canlandıran ilk aktör olarak orijinal kadronun bir parçasıydı.

Tiyatro oyunculuğu haricinde oldukça başarılı ve üretken bir folk şarkıcısı kimliğiyle Bikel, hakim olduğu İbranice ve Yidiş dillerinde tam yirmi üç albüm çıkarmıştı.

Doğup büyüdüğü Avusturya’da 1930’lu yıllarda Nazi işgalini yaşamasının etkisiyle oluştuğunu söylediği eylemci yönüyle Bikel, Sovyet Yahudi hareketine ve yenilikçi Siyonist hareketine hayatı boyunca destek verdi. Bikel, mezar taşına Yidiş dilinde ‘O, insanlarının şarkıcısıydı’ diye yazılmasını vasiyet etti.

DAVE GOLDBERG (47)

Facebook İcra Kurulu Başkanı Sheryl Sandberg’in eşi, Silikon Vadisi’nin duayen yatırımcılarından Goldberg, Meksika’da tatildeyken, koşu bandında düşerek geçirdiği beyin kanaması sonucu 1 Mayıs’ta hayatını kaybetti. Daha önce Capitol Records’da çalışmış olan Goldberg, kendi medya şirketini kurmuş ve halen Survey Monkey Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmekteydi.

Sandberg’in kocasının anısına biri vefatından hemen sonra diğeri de Yahudi geleneklerine göre yakınının gömülmesinin ardındaki otuz günlük yas süresinin sonrasında olmak üzere yayınladığı iki Facebook mesajı 400 binin üzerinde paylaşıldı.

Sandberg yazısında, “Trajedi gerçekleştiğinde önümüzde bir seçenek vardır. Kendimizi boşluğa bırakabiliriz - kalbimizi, ciğerlerimizi dolduran, nefes almamızı hatta düşünmemizi imkânsız kılan boşluğa. Ya da her şeye bir anlam vermeye çalışabiliriz,” diyerek duygularını paylaştı.

RACHEL JACOBS (39),

JUSTİN ZEMSER (20)

12 Mayıs’ta, ABD Tren İşletmeciliği Amtrak’ın New York’tan Washington’a giden treni Philadelphia yakınlarındaki Port Richmond civarında raylardan çıkarak 230 yolcunun çoğunun yaralanması ve sekizinin ölmesiyle sonuçlanan bir kaza yaptı. Korkunç kazada hayatlarını kaybeden sekiz kişinin arasında, iki Yahudi genç de bulunuyordu. Bunlardan biri ABD Deniz Harp Lisesi ikinci sınıf öğrencisi ve ileride deniz komandosu olma hayali kuran Justin Zemser, diğeri de internet üzerinden eğitim veren ApprenNet’in yönetim kurulu başkanı Rachel Jacobs idi.

Michigan Senatörü Gilda Jacobs’ın kızı olan Jacobs, McGraw Hill’de çalışırken Detroit Nation adlı, kâr amacı gütmeyen bir dernek kurmuş ve eskiden Detroit’li olan kişilerin şehirlerini desteklemeleri için çağrıda bulunmuştu. The Washington Post’un ‘bir başarıdan bir başka başarıya koştuğunu’ ifade ettiği Jacobs, kocası ve iki yaşındaki oğluyla New York’ta yaşıyordu.

Zemser de New York, Queens’e bağlı Rockaway ilçesinde bulunan okulunun başkanı ve birincisiydi. Zemser, lise futbol takımının eş başkanı ve 78 kilo altı atletlerin oynadığı Deniz Harp Akademisi hafif siklet futbol takımı oyuncusu başarılı bir sporcuydu.

FAİGY MAYER (30),

SARA MAYER (31)

Faigy Mayer dış dünyaya içinde yaşadıklarını pek yansıtmadı. Kodlayıcı olarak çalıştığı işinden memnun görünüyor, Twitter üzerinden paylaştıklarına bakıldığında hayatı sevdiği düşünülüyordu. Gerçek ise, altı sene önce Hasidik cemaati terk ettiğinden beri pek çok ruhsal rahatsızlıkla ve çeşitli problemlerle mücadele ettiğiydi. Faigy, 20 Temmuz’da Manhattan’da bir binanın tepesinden atlayarak hayatına son verdi.

Ölümü, Hasidik Yahudilerin kapalı hayatına ve bu hayattan uzaklaşmak isteyen kişilerin üzerindeki olası baskıya yeniden bir ilgi ve merak duyulmasına yol açtı.

Sadece dört ay sonra, halen Belz Hasidik Cemaati ile yaşayan Faigy’nin kız kardeşi Sara, kendini astı. Sara’nın da her zaman depresyonla mücadele ettiği fakat akrabalarının fiziksel ve ruhsal tacizlerine uğrayarak, birinci kuzeniyle evlenmek zorunda bırakılması yüzünden durumunun oldukça kötüleştiği söylendi.

LEONARD NİMOY (83)

Nimoy’un canlandırdığı meşhur karakteri Spock, “Uzun yaşa ve başarılı ol” derdi. Yahudi aktör Nimoy, canlandırdığı karakterin tavsiyesine uymayı başardı.

Oyuncu, yarı Vulkanlı bir uzaylı olan Spock karakteriyle, yirminci yüzyılın ikinci yarısında tüm dünyanın en çok tanıdığı, en popüler televizyon karakterlerinden birine hayat verdi. Kendisi aynı zamanda başarılı bir Broadway kariyerine de sahip olup, iki ‘Star Trek’ filminin de yönetmenliğini yaptı.

Boston’un batı yakasında, Yidiş konuşan Ortodoks bir ailede büyüyen Nimoy, kariyerinin sonlarına doğru Yahudi köklerini tekrar keşfetmişti. Nimoy, soykırım inkârcılarına dava açan bir soykırım kurtulanını canlandırdığı ‘Asla Unutma’ adlı bir televizyon filminde rol almış ve Yahudi ünlülerin Yahudilikle ilgili kısa hikâyeler seslendirdikleri bir radyo programının ev sahipliğini üstlenmişti.

Aslında Nimoy tüm kariyerinde iz bırakan Spock’ın meşhur açık parmaklı selamını da Kohen dualarında bulunan ve elle sembolleştirildiğinde İbranice’deki ‘şin’ harfine karşılık gelen hareketten ‘Star Trek’e uygulayarak Yahudiliğinin altını çizmişti.

Nimoy, son evresinde bulunan akciğer rahatsızlığı sebebiyle 27 Şubat’ta hayatını kaybetti.

OLİVER SACKS (82)

İngiltere doğumlu Sacks, başarılı bir nörolog, ‘Karısını Şapka Sanan Adam’ ve ‘Mars’ta Bir Antropolog’ gibi kitaplarıyla son yarım yüzyılın en çok satan bilim kurgu yazarlarından biriydi. The New York Times’ın ‘çağdaş tıbbın kraliyet şairi’ olarak nitelendirdiği Sacks’ın 1973 yılında yazdığı ‘Uyanışlar’ adlı romanı 1990 yılında, başrollerini Robin Williams ve Robert De Niro’nun paylaştıkları bir sinema filmine uyarlanmıştı. Ortodoks bir ailede büyüyen Sacks’ın eşcinsel olması ailesinde kabul görmemiş, kendisi bu tepkilerden dolayı dinden uzaklaşmıştı. Geçtiğimiz şubat ayında oldukça ilerlemiş ölümcül hastalığını The New York Times için kaleme alan Sacks, tekrar Yahudi geleneklerine döndüğünden bahsetmişti. Ardından The New Yorker’a Yahudi mutfağında pişen bir balık için methiye düzen ve yine The New York Times’a ‘Şabat’ başlıklı hayatın sonunda meditasyondan söz eden bir yazı yazan Sacks, 30 Ağustos’ta New York’taki evinde hayatını kaybetti.

YAŞLARI 5 İLE 16 ARASINDA

DEĞİŞEN YEDİ SASSOON

ÇOCUĞU

Manhattan’da dini bir inzivada bulunduğu için Brooklyn’deki evinden uzakta bulunan Gabriel Sassoon, 22 Mart sabahı sinagoga geldiğinde kendisine sekiz çocuğundan yedisinin Şabat için kullandıkları elektrikli yemek ısıtıcısının arıza yapması sonucu çıkan yangında hayatlarını kaybettikleri haberiyle yıkıldı. Gabriel’in eşi Gayle ve 15 yaşındaki kızları Tziporah dışında ev halkından kimsenin canlı kurtulamadığı yangın, 2007 yılından beri New York’ta gerçekleşen en çok can alan yangın oldu. Genç kurbanlar 16 yaşındaki Elaine, 12 yaşındaki David, 11 yaşındaki Rivka, 10 yaşındaki Yeshua, 8 yaşındaki Moshe, 6 yaşındaki Sara ve 5 yaşındaki Yaakob’un naaşları ailenin daha önce yaşadığı Kudüs’e götürülerek defnedildi.

ROCHELLE SHORETZ (42)

Shoretz, Sharsheret isimli kâr amacı gütmeyen, meme veya yumurtalık kanseri hastası Yahudi kadınlarına eğitim ve destek sunan derneğin kurucusu idi. 2001 yılında meme kanseri için kemoterapi tedavisi gördüğü esnada derneği kuran Shoretz hayatını kaybettiğinde, dernek ulusal boyutta yardım sağlayan, iki milyon dolar bütçeli bir kurum haline gelmişti. 2003 yılında JTA’ya konuşan Shoretz, ilk teşhisi konduğu sıralarda, kendisine yemek yapma veya çocuklarını gerekli yerlere ulaştırma konularında pek çok yardım teklifi geldiğini fakat kendisinin o dönemde en çok kemoterapi gören başka bir anneye, çocuklarına saçlarını kaybedeceğini nasıl açıklayacağı konusunda danışma ihtiyacı hissettiğini söylemişti.

Asıl mesleği avukatlık olan ve bir dönem Yüksek Mahkeme Yargıcı Ruth Bader Ginsburg’un kâtipliğini yapan Shoretz, Ortodoks bir Yahudi’ydi. Rochelle, 2009 yılında tekrarlayan kanser hastalığından dolayı oluşan komplikasyonlar yüzünden 31 Mayıs tarihinde hayatını kaybetti. Vefatından sonra yakın çevresi kendisinin insanüstü ve şefkatli biri olduğundan bahsederek, kanser geri döndükten sonra bile triatlonlara katılacak kadar azimli biri olduğunu söylediler.

Kaynak: Jewish Telegraphic Agency

 

ALBERTO NİSMAN (51)

1991 yılında Buenos Aires’teki Yahudi Cemaati Merkezi’ne (AMIA) gerçekleştirilen bombalı saldırı davasında savcılık görevini yürüten Alberto Nisman’ın cinayeti Hollywood filmlerinin senaryolarını aratmayacak hikâyeler ve sürprizlerle dolu bir soruşturmaya yol açtı. 19 Ocak’ta Buenos Aires’teki evinde silahla öldürülmüş bulunan Nisman’ın o gün medyaya Arjantin Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez de Kirchner ve o dönemin Yahudi Dışişleri Bakanı Hector Timerman haklarında, bombalı saldırıda İran parmağı olmasını örtbas ettikleri iddiasıyla ilgili açıklamalar yapması bekleniyordu. Dairesinde bulunan silah, ilk başta poliste intihar şüphesi yaratsa da ardından yapılan incelemelerde bulunan deliller bu ihtimali ortadan kaldırdı. Halen soruşturması süren ölümünün ardından, medyanın AMIA davasına ilgisi yeniden arttı; Arjantin yönetimi ve Arjantin Yahudi Cemaati arasındaki sürtüşme tekrar gündeme geldi.