İstipol Sinagogunda sabah duası ve maziye selam

Edirne’de 46 yıl sonra ibadete açılan Büyük Sinagog’dan sonra Türk Musevi Cemaati için tarihi anlamı bulunan Balat’taki İstipol Sinagogunda 65 yıl sonra ilk kez ibadet gerçekleşti.

Elda SASUN Toplum
13 Ocak 2016 Çarşamba

Elda Sasun

Fotoğraflar: ALBERTO MODİANO

Balat’taki İstipol Sinagogu sadece birkaç saat için bizi yıllar öncesinden bir zamana taşıdı. İsmini kurucularının geldiği ‘İchhip’ kasabasından alan sinagogda sabah duası, Tefila için bir araya geldik. Dua duyurusu bilgisini okuduğumda oraya gitmek isteğim kesindi bile. Sabahın karanlığı, hava şartları ve saate neredeyse 100 km hızla esen lodosun etkisi altında sıcacık evi terk etmenin hiçbir önemi yoktu.1693-94 senelerine yolculuk ve Balat’ta hiç bilmediğim bir yaşamı biraz hissedebilmek, anlamak heyecanıyla sabah 7’de evden çıktım. Or Ahayim Hastahanesi önünde bizi bekleyen minibüs daracık sokaklardan kıvrıla kıvrıla tırmandı. Bu eski mahallenin evleri ve esnafın bir kısmı daha henüz uykudayken biz ilk önce Ahrida Sinagogundan geçip ufak, mütevazı fakat kendine has dışı ve içi tamamen tarih kokan ihtişamıyla bizleri bekleyen İstipol Sinagoguna geldik. Kasım Gürani Caddesi ya da eski ismiyle Salma Tobruk Sokak üzerinde basık kemerli demir bir kapıdan geçtik. Oldukça yıpranmış, kırılmış taş merdivenlerden dikkatle inince avlu ortasında tamamı özel bir tahta mimarisiyle yapılmış sinagog, elektriği olmadığı için jeneratörle aydınlatılmış, misafirlerini konuk etmek için hazır bir vaziyetteydi. Neredeyse tüm Bet Din üyeleri mermer döşeli dikdörtgen ibadet salonunun ortasında yer alan Teva’da oturmaktaydılar. Ayrıca Teva’da Musevi Cemaat Başkanımız İshak İbrahimzadeh, çeşitli turlardan tanıdığımız rehber Saffet Emre Tonguç’la sohbet ediyor. Tonguç ayrıca NTV olduğunu öğrendiğimiz TV kameralarına sabah etkinliğini an ve an aktarıyordu. Cemaatimizin üye ve idarecileri yanı sıra aralarında fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar, Azınlıklar Vakıfları eski Temsilcisi Laki Vingas, cemaat yöneticilerinin de bulunduğu geniş bir grup Yahudi cemaati mensubu mekânı tamamıyla doldurdu. Adeta bir bayrama hazırlanır gibi heyecanlıydık. Bir ara, birkaç resim daha çekmek için kapıya yöneldiğimde, avluda tek başına bir köşede Ortaköy Rav’ı Nafi Haleva’yı dua ederken görmek beni çok duygulandırdı. Aynı anda Hahambaşı Rav İsak Haleva ve Aşkenaz Sinagogu Hahamı Rav Mandy Chitrik de geldi. Hahambaşı Rav Haleva yönetiminde Ahrida Sinagogu Hazanı Albert Güzelbahar dört ahşap sütunlu Teva’da duayı okurken hepimizin gözleri ışıl ışıldı. Fotoğraf makineleri, flaşlar ve naklen yayın yapan tüm akıllı telefonlar o sabah tam mesai çalıştılar diyebiliriz… Anı yaşamak, dedelerimizin dedelerinin bastığı taşlarda yürümek ve beyaz tallitler arasında duayla onları anmak, yâd etmek… Yine bir tarih yaşıyorduk.

İstipol Sinagogunun yuvarlak kemerli pencereleri, kestane ağacının kullanıldığı ahşap mimarisiyle kendine has bir yapısı var. Aynı sokakta halen ayakta kalmayı başarmış, eski tipik ahşap evleriyle Balat’ın bu küçük mahallesinde mütevazı bir ibadethaneymiş.1898’de yazılmış bir fermandan sinagogun daha önceki bir tarihte yandığı ve tekrar inşa edildiği anlaşılıyor.

Ehal’in açılması ve o gün için oraya getirilen Sefer Tora’nın çıkarılıp gezdirilmesinden sonra sıra birkaç söze geldi. İlk sözü alan İshak İbrahimzadeh dedelerimizin doğduğu Balat’ta, geçmişi bu güne ve bu sayede geleceğimize de taşıyan, yarım asırdır karanlıkta kalan İstipol Sinagogumuzu muhafaza edip ayakta kalmasını sağlayan Ahrida Sinagogunun Korin Ablası, Korin Soriano’ya teşekkür etti. Daha sonra Rav Haleva söz alarak şunları söyledi:

 “Mucizeler yaşıyoruz, işte bu bugün de bunun bir simgesidir.

Sinagog sadece dua edilen yer değildir, yaşamımızın devamı olan bir yer, bir Beit Tefila ve bir Beit Knesset’tir yani cemaatin toplandığı birlikte yaşamların paylaşıldığı, sürdürüldüğü yerdir de aynı zamanda.” Duvardaki bir tabloya dikkatimizi çeken Rav İsak Haleva tablonun tam 125 yaşında olduğunu, yani 5652 senesine ait olduğunu açıklarken, “İşte bu tablo buradaki keila’nın ihtişamının ve o yılların somut bir ispatıdır. Tefila, dua ümidin simgesidir. En karanlık günlerde dahi kişiyi ve keila’yı ayakta tutar. Balat, Ahrida, Çana, Yanbol, Kasturya, Selanik ve şu an bulunduğumuz İstipol ile yedi sinagogu olan bir keila, geleneklerine bağlı, huzur içinde yaşamış bir topluluktu.

 

 

Bu ve tüm dua evlerine Tanrıya dualarımızda bu güzelliklere teşekkür etmek için gelelim” dedi.

Haleva sözlerini şöyle tamamladı:

“Tanrı ondan uzaklaştın mı kendini sana çok iyi hatırlatır. Lakin Tanrı merhametlidir, ona daima şükür etmek için gelelim, bayram günüymüş gibi neşeyle şükretmeye gelelim. Bugün de bir bayram günü. Bayram günü için Tanrı neşelenin der. İşte biz de bu dua evine neşe içinde gelip dualarımızı edelim. Yurdumuzda ve dünyada barış hâkim olsun…”

Dua ve konuşmaların sonunda, sinagogun avlusunda, uzun bir masa,  üzerinde sıralanmış taptaze borekitas ve boyikoz tepsileri, limonata ve keklerle donatılmış, çıkanları bekliyordu. Hiç dayanamadığım patlıcanlı borekitaslardan bir tane aldıktan sonra herkesle birlikte dönmek yerine oradan ana caddeye kadar yürüyerek ayrılmayı tercih ettim. Haliç bölgesi Balat, Hasköy, Galata, Pera semtleriyle Yahudi cemaatinin ağırlıklı olarak yaşadığı bir yöreydi ve bu özellikler yüzyıllar boyu sürmüştü…

Sokakları, ahşap evleri görmek bana biraz Edirne’nin ara sokaklarını, biraz Kuzguncuk’u, biraz Caddebostan ve yazlık için gidilen yerleri anımsattı. Özlediğimiz granmamaları, dedeleri, tantikaları anmak istedim. Onları hatırlarken belki de biraz onları sevindirmek, tebessümlerini yüreğimde hissetmek istedim…