İki haftalık Melbourne heyecanına az kaldı. Geçen sezonu kötü geçiren başarılı raketler, bu yılın ilk Grand Slam’inde nasıl bir performans gösterecek? Sakatlıklarını atlatan isimlerin geri dönüşleri nasıl olacak? Sürpriz sonuçlar yaşanacak mı? Tüm bu sorulara yanıt bulacağımız, Avustralya Açık 18 Ocak’ta başlıyor.
“Gözünü kapa, aklına gelen ilk yere seni ışınlayacağız” deseler, kendimi Melbourne’de bulurdum herhalde. Ocak ayında öyle bir aşkım kabarıyor ki, Australian Open heyecanım da ikiye katlanıyor. Her sene “Bir gün ben de gideceğim” umuduna kapılıyorum. Belki birkaç sene sonra yazımı Melbourne’da, güzel ve sıcak bir günbatımında yazarım diyorum. Neden olmasın?
Çok şükür tenis sezonunu açtık. Hatta ilk turnuvalar oynandı, kupalar sahiplerini buldu. Avustralya’nın Brisbane kentinde Vika Azarenka 2013’ten sonra ilk turnuvasını kazanırken, erkeklerde de Raonic kupanın sahibi oldu. Wawrinka, Chennai’de üçüncü kez üst üste kupayı kucaklayan isim olurken, dünya bir numarası Djokovic de Nadal’ı geçerek Doha’da şampiyonluğa ulaştı. Auckland ve Shenzen’deki turnuvalarda ise Stephens ve Radwanska kupa alarak yıla şampiyonlukla başladı. Böylece en güzel Grand Slam listesinde benim listemde iki numarada bulunan Avustralya Açık’a da çok çok az kalmış oldu.
17 Ocak’ı 18’ine bağlayan gece yılın en güzel iki haftalarından biri start alacak. Kimler ne kıyafet giyecek, geçen seneki neon modası devam edecek mi, kuralar nasıl olacak, hava sıcaklığından kimler etkilenecek… Bu tarz sorular hepimizin aklındayken, bütün tenis severler pazartesi gününün gelmesini bekliyor. İki haftalık bir zombi hayatı bekliyor çünkü çoğumuzu. Geceleri uyanık olup, gündüzleri iki - üç saatlik uykuyla idare etmeye çalışmak o kadar da kolay değil… Ama insanın sevdiği şey olunca, uykusuzluk bile tatlı görünüyor. Turnuva öncesi aklımda üç ana soru var. Bunlardan ilki; Nadal’ın performansı nasıl olacak? Rafa, 2015’te çok güzel bir sezon geçirmedi, beklenenin altında kaldı. Geçen seneyle alakalı soruları ise gayet mütevazılıkla yanıtlayıp, artık yeni bir sezonun başladığını herkese hatırlattı. Nadal şu anda dünya sıralamasında beş numarada bulunuyor. İyi bir kura çekerse rahatlıkla dördüncü turu görür, çeyreğe da kalır gibi geliyor ama grand slamler çok tehlikeli. Birinci turda en favori isimlerin turnuvaya veda ettiğini görüyoruz, ondan kesin konuşmak imkânsız hatta tahminde bulunmak bile korkutuyor. Bakalım neler olacak? Rafa Aussie Open’da beklentilerin üzerine çıkabilecek mi, yoksa onu erken turlarda veda ederken mi göreceğiz?
İkinci sorum ise Azarenka ile alakalı. Vika çok büyük sakatlıklar atlatıp, geçen seneyi toparlama ve kendini bulma senesi olarak geçirdi, acaba iki kere Avustralya’da kupa kaldıran tenisçi bu sene da şampiyonluk görür mü? Bu soruya da yorum yapmak çok zor geliyor aslında. Brisbane’de kazanılan şampiyonluk “Eski Vika geri dönüyor”un habercisi gibi geldi bana. Ama tek bir turnuvadaki performansa göre konuşmak anlamsız olur. Şu anda aklımdan geçen ve inandığım şey, Azarenka geçen senekinden daha iyi bir durumda ve bu sene eski seviyesine ulaşacak gibi. (İnşallah diyelim, sakatlık falan çıkmazsa.)
Son sorum ise Andy Murray ile alakalı. Murray’i hiçbir turnuvada yalnız bırakmayan eşi Kim Sears hamile ve şubat ayının ilk haftasında doğumu var. Murray eğer finale kalırsa final günü 31 Ocak ve kendisi çocuğunun doğumunun daha önemli olduğunu, gerekirse finali oynamayacağını söyledi. Sadece böyle bir durum olursa neler olabilir, bunları merak ediyorum. Finali oynanmayan ve direk şampiyonluk kupasının verildiği bir Grand Slam görmedim ben. Tabii daha turnuva başlamadan ve ilerlemeden böyle bir ihtimal hakkında bu kadar ciddi konuşmak mantıksız ama insan merak ediyor işte.
Ülkemiz adına konuşmak gerekirse, İpek Soylu ve Çağla Büyükakçay turnuvanın elemelerinde boy gösterecekler. Artık çok istiyoruz onların da ana tabloda oynamalarını. İnşallah bu yıl onların yılı olur ve kendilerini izleme şansını elde edebiliriz, şans onlarla birlikte olsun. Turnuva hakkında yazmak bile deli gibi heyecanlandırırken, izlemek nasıl olacak çok merak ediyorum. Artık Grand Slamlerde neler olacak kestirmek çok zor. Her an sürpriz bir şampiyon çıkabilirmiş geliyor. Bu da turnuvayı daha merak uyandırıcı ve heyecan seviyesi yüksek yapıyor. İki haftalık Melbourne macerasına çok az kaldı. Bence şimdiden uykumuzu iyi almaya başlayalım. Önümüzdeki haftalarda ihtiyacımız olacak. Hepimize iyi seyirler…