Talmud’da belirtilen dört yılbaşından biri olan Ağaçların Roş Aşanası Tu Bişvat, bu yıl 25 Ocak Pazartesi kutlanıyor.
TU BİŞVAT
5776-2016
Şevat ayının 15’i, anlamına gelen Tu Bişvat Bayramı; Ağaçların Yıl Başı, Ağaçların Bayramı- Hag Ha İlanot olarak anılır.
Talmud’da belirtilen dört yılbaşından biri olan Ağaçların Roş Aşana’sı Tu Bişvat, bu yıl 24 Ocak Pazar akşamı başlıyor.
Yahudi takvimindeki dört yılbaşı 1 Tişri, 1 Nisan, 1 Elul ve 15 Şevat’tır. Yılların değiştiği Roş Aşana, yılların başı, Sabatik (Şemita) ve Yovel yıllarının ona göre hesaplandığı, senenin rakam olarak bir arttırıldığı 1 Tişri günüdür. 1 Nisan, ayların yılbaşıdır. Yahudilerin Mısır’dan çıkıp özgür bir ulus olduktan sonraki ilk ayları, Tora’da da ayların başı (Şemot:12:1) olarak belirtilir. 1 Elul, hayvanlar için ondalık verginin hesaplandığı yılbaşıdır.
15 Şevat- Tu Bişvat ise, meyve veren ağaçların yılbaşıdır. Bu tarih, toprağın suya doyup, ağaçların topraktan su almayı bıraktığı ve kendi özsularından beslenmeye başladıkları zamandır. Tu Bişvat, Tora’da ağaç ve meyvesi ile ilgili mitsvaların doğru olarak uygulanabilmeleri için bir başlangıç özelliği taşır.
Tora, birçok yerinde ağacın önemini vurgular, hatta savaş zamanında meyve veren ağaçlara zarar verilmesini yasaklar. Ayrıca, “İnsan, kırın ağacıdır” (Devarim 20:19) ile insan ve ağaç benzeyişine dikkat çeker. Bu benzetmeden yola çıkarak, ağaçların Roş Aşana’sında bizler de aynen 1 Tişri’de yaptığımız gibi bir düşünme, yoğunlaşma, kendi içimize dönüş süreci yaşarız.
İNSAN VE AĞAÇ
Konuşmalarında özellikle iletişim, ilişki kurma ve özgüven konularına yoğunlaşan R. Michoel Gourarie, çocukluğundan beri, ufacık bir tohumun nasıl zaman içinde gelişerek, meyve veren, dalları, çiçekleri, yaprakları olan uzun ve güçlü bir ağaca dönüştüğünü görmenin onu hayretler içinde bıraktığını anlatır. Bu dönüşüm kendi kendine gerçekleşmez, verimli bir ağacın oluşması için bazı önemli faktörlerin bir arada olması gerekir. Aynı şekilde insanın da gelişmek için sonsuz bir potansiyeli bulunur. Bize de, etrafımızı pozitif olarak etkileyecek, güzelleştirecek, etrafımızın faydalanmasını sağlayacak güçlü ve yapıcı bir kişilik geliştirebilme kabiliyeti verilmiştir. Bazen kendimizi ufacık bir tohum gibi hissetsek bile, yüksek, güçlü ve meyve veren bir ağaç olmamızı engelleyecek bir şey yoktur. İnsan ağacının, tıpkı toprağın ağacı gibi, gelişmek için aynı tamamlayıcı parçalara ihtiyacı vardır.
Tohumun ekilmesi: Öncelikle tohumun toprağa ekilmesi gerekir. Toprak, mütevazılığı simgeler. İçinde mütevazılık barındırmayan bir başarı ve gelişme hırsı, benmerkezci ve yıkıcı olur. Başarı, ancak bu ikisinin sağlıklı bir şekilde dengelenmesi ile elde edilebilir. Başarı hırsı tohumlarımızı, mütevazılık toprağına ekerek yola çıkabiliriz.
Tohumun çürümesi: Toprağa ekilen tohum, büyümeye başlamadan önce çürür, neredeyse tamamen yok olur. Aynı şekilde gerçek değişim, ancak önyargılı fikirlerimizi ve bize hizmet etmeyen hatta zarar veren tutumlarımızı bıraktığımız zaman gerçekleşebilir. Eski alışkanlıklar ve zihniyetlerin esiri olarak yaşamaya devam edersek, ilerleyemeyiz. Toprağa ekilen tohumun parçalara ayrılıp neredeyse yok olması gibi, biz de kalıplaşmış kişilikleri, aslında bize ait olmayan ve üstümüzde taşıdığımız emanet kimlikleri bırakıp, hayat tecrübelerimize, hayata bakışı açılarımıza yenilik ve tazelik getirmeliyiz.
Bol bol su: Bundan sonraki aşamada, tohumun bol bol suya ihtiyacı vardır. Tora, suya benzetilir. Besleyici, geliştirici Tanrısal iç görüleri ile, Tora, yön ve yol bilgileri veren benzersiz bir hayat kılavuzudur. Tora’daki bilgilendirmeleri öğrenmeye, hazmetmeye ve içselleştirmeye çalışarak, bizi kişisel hayat yolculuğumuzda yönlendirecek, bize kılavuzluk edecek kalıcı ve tüm zamanlar ve tüm yerler için geçerli bir değer sistemi oluşturmuş oluruz.
Bol güneş ışığı: Tohumumuzun gelişmesi için bundan sonra gereken, bol bol güneş ışığı. Güneş ışığı, sıcaklığı, umudu, pozitifliği ve mutluluğu simgeler. Kişisel deneyimlerimizde bir sonraki adımı atabilmek için, bunu yapabileceğimize dair inancımızın olması, bu adımı güçlü ve pozitif bir tutum içinde atmamız gerekir.
Tanrı’nın bereketi: En iyi tarım teknikleri bile, başarılı bir neticeyi garantileyemez. Bir ağaç, ancak Tanrı’nın Bereketi ile başarılı ve güçlü bir şekilde gelişebilir. Hayat yolculuğumuzda biz de gerekli bütün adımları atıp elimizden gelenin en iyisini yaptıktan sonra, tamamlamak için gereken tek şey Tanrı’ya güvenerek dua edip, O’nun bizim ağacımızı kutsayacağına, ağacımızın güzel çiçekler açmasını ve güzel meyveler vermesini sağlayacağına kalpten inanmak.
Albert Einstein’ın dediği gibi, “Hayat iki şekilde yaşanır: Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi…” Etrafımızda sürekli gerçekleştiği için nedense artık ‘doğal’ olarak adlandırılan, her gün karşımıza çıkan mucizeleri fark etmek için bir an durup düşünelim. Özellikle Tu Bişvat gibi özel günler, bize bir an durup düşünmemiz için çok güzel bir fırsattır. Ağaç bayramı, ağaçların meyvelerinin oluşumu, insan-ağaç bağlantısı, bir tohumun meyve olana kadarki süreci, bize hayatımız hakkında ne mesajlar verebilir? Tu Bişvat’ta kendimiz hakkında, hayatımız hakkında ne öğrenebiliriz ve bizim meyvelerimiz olan çocuklarımıza ne mesajlar aktarabiliriz?
Ağaçların Roş Aşana’sı olan Tu Bişvat bayramında, geleneksel olarak özellikle Erets İsrael’de yetişen meyveleri, tohum halinden masamıza gelene kadarki tüm aşamaları düşünerek, özümseyerek, bunlar için Tanrı’ya şükür duası ederek yeme geleneği vardır.
TU BİŞVAT SEDERİ
İstanbul Sefarad cemaati adetlerine göre Tu Bişvat Sederi’nde; 14 Şevat’ı 15 Şevat’a bağlayan akşam (bu yıl 24 Ocak Pazar akşamı), yemekten ve Birkat Amazon’dan (ekmek yenen öğünden sonra söylenen şükür duası) hemen sonra, yemek masası, Kutsal Topraklarda yetişenler başta olmak üzere, türlü meyvelerle donatılır.
TEİLİM (Zebur) kitabında 120.Mezmur (Teilim kitabındaki kutsal şiirlerden) başlanır, 134.Mezmur’un sonuna kadar okunur.
Bu on beş mezmur, ya sederin başında peş peşe okunur, ya da isteğe göre, meyveler yenirken aralarda okunabilir. Yani sırasıyla önce bir mezmur, sonra meyve ve meyvenin duası, sonra diğer mezmur, meyve ve meyvenin duası… Şeklinde devam edebilir.
ŞEEHEYANU -O zamana kadar henüz yemediğimiz meyve çeşitleri varsa, bunları Tu Bişvat’ta yemeye özen gösteririz. Böylece Şeeheyanu berahasını da söylemiş oluruz. Şeeheyanu berahasını, o meyveye ait kendi berahasını söylemeden önce söyleriz. “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Şeeheyanu Vekiyemanu Veigianu Lazeman Aze” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, çünkü bizi yaşattın, ayakta tuttun ve bugünlere eriştirdin).
1) BUĞDAY: Herkes buğdayı temsilen eline bir kurabiye alır ve ona özgü berahayı söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Mine Mezonot “(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, yiyecek çeşitlerini yaratan). Ve kurabiyeyi yer.
2) ZEYTİN: Evin sahibi bir zeytin alıp, duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) ve zeytini yer.
3) HURMA: Masada bulunanlardan birine hurma verilir. Duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan), sonra hurmayı yer.
4) ÜZÜM: Masadakilerden birine kuru veya yaş üzüm verilir. Duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan), sonra yer.
5) KAŞER ŞARAP veya ÜZÜM SUYU: Herkes eline bir bardak kaşer şarap alır ve onun duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Agefen” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, bağın meyvesini yaratan), sonra içer.
6) İNCİR: Masada bulunanlardan birine incir verilir.
a) Önce, Şir Aşirim’de (Ezgiler Ezgisi) bulunan şu pasuklar, şarkılarla okunur (şarkısız da okunabilir): Tseena urena benot tsiyon bameleh şelomo baatara şeitera lo imo beyom hatunato uvyom simhat libo ve ateena haneta pagea veagefanim semadar natenu reah, kumi lah rayati yafati ulhi lah.
b) Sonra meyvenin kendi berahasını: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets”(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) söyler ve sonra inciri yer.
7) NAR: Masadakilerden birine nar verilir.
a) Önce, Şir Aşirim’den şu pasuk, şarkılarla okunur (şarkısız da okunabilir): kehut aşani siftotayih umidbareh nave, kefelah arimonrakateh mibaad letsamateh.
b) Sonra meyvenin kendi berahasını:” Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) söyler ve sonra narı yer.
8) BADEM, FINDIK, PORTAKAL, ELMA, CEVİZ vb:
Henüz Aets berahasını söylememiş kişilere diğer ağaç meyveleri verilir, bu kişiler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets”(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) berahasını söyler ve sonra badem, fındık, portakal veya diğer ağaç meyvelerinden yer.
ELMA: Elma yeneceği zaman:
a) Önce Şir Aşirim’den şu pasuk şarkılarla okunur (şarkısız da okunabilir): Ketapuah baatse ayaar ken dodi ben abanim, betsilo himadti veyaşavti ufiryo matok lehiki.
b) Sonra meyvenin kendi berahası: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets”(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) söylenir ve elma yenir.
CEVİZ: Önce Şir Aşirim’den: ‘El ginat egoz yaradti lirot beibe anahal, lirot afareha agefen enetsu arimonim, lo yadati nafşi samatni markevot ami nadiv’ pasuğu, şarkılarla söylenir. (şarkısız da okunabilir)
a) Ardından kendi berahası: Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) söylenir ve ceviz yenir.
9) TOPRAKTA YETİŞEN MEYVELER: Ağaç meyvelerinin dağıtımı bittikten sonra sıra toprakta yetişen meyvelere gelir: muz, havuç, karpuz, kavun veya onlara benzer leblebi, yerfıstığı alınır, berahası söylenir: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aadama” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, toprağın meyvesini yaratan) ,sonra yenilir.
10) ARPA: Tora’daki ARPA ürününü hatırlamak için bira alınır, bira için beraha söylenir:
“ Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Şeakol Niya Bidvaro” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı ki her şey sözü ile oluştu) ve sonra içilir.(Bu beraha masadaki çukulata, şeker, içecek çeşitleri için de söylenir)
11) MEYVELERİN KOKUSU: Limon veya etrog (Sukot Bayramında lulav’la birlikte tuttuğumuz güzel kokulu turunçgil) alınır. Ona özel beraha söylenir: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Anoten Reah Tov Baperot “(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, meyvelere iyi koku veren) sonra koklanır.
12) Ağaçta yetişen bir meyve için Aets berahası söyleyen biri, masada bulunan ve yine ağaçta yetişen başka bir meyve için tekrar aynı berahayı söylemez. Aynı şekilde toprakta yetişen meyveler için de kişinin Aadama berahasını toprakta yetişen her meyve için ayrı ayrı tekrarlamasına gerek yoktur. Burada amaç, masadaki herkesin birer meyve alıp berahaları söylemeleridir.
Cemaatimiz geleneklerine gore uygulamali TU BISVAT sederi videosuna sevivon.com'dan ulasabilirsiniz
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla; www.chabad.org, www.ou.org, aish.com sitelerinden ve GÖZLEM’in El Gid Para El Pratikante, Teilim, Yahudilik Ansiklopedisi kitaplarından ve Ortaköy Etz-Ahayim Sinagogu Tu Bişvat Rehberi’nden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav İzak Peres ve Rav Ceki Baruh’a teşekkür ederim.