G eçen ayki köşe yazımda 2015 yılında öne çıkmış sanat olaylarından bahsetmek için kaleme aldığım yazımı, elektronik ortamın azizliğine uğramasından dolayı sizle paylaşamamıştım. Aynı yazıyı gecikmiş bir ocak ayı yazısı olarak paylaşmak yerine İzmir’de Sefarad Mimarisi araştırması için bulunduğum bu son günlerde ilgimi çeken bir konuyu köşeme taşımak istedim.
Gerek antropolojik gerek yapısal mimarilerin devşirilmesine örnek olabilecek bir kavramı inceleme olanağı buldum; ‘Kortijolar’.
Kelime anlamı avlu, açıklık, ortak yaşam alanı gibi karşılıkları olan bu tipik ve özellikle geleneksel Yahudi mekân kullanımı İzmir’de şaşırtıcı bir serüven yaşamıştır.
Bilindiği gibi kozmopolit bir liman kenti olan Osmanlı dönemi İzmir’i; 15. yüzyıldan itibaren, Sefarad göçmenlerin yoğun oldukları bir Yahudi Cemaatine de ev sahipliği yaptı.
Bu süreçte, Yahudiler yıllarca süren göçleri sonucunda İspanya’dan getirdikleri kültürleri, yaşam biçimleri ve gerçekleştirdikleri mimari yapıtları ile kentte izler bırakmışlardır.
Yaptığımız bu çalışmada Yahudi Cemaatinin o dönemki yapılarını, sinagoglarını, yönetim binalarını, eğitim kurumlarını, sosyal yapılarını inceledik. Dönem özellikleri de dikkate alındığında yüzlerce yıl şehrin kozmopolit yapısı içinde nasıl yer edindikleri ve ne kadar süreyle uyum içinde yaşadıklarını da gözlemledik.
Fakat zamanın akışı ve terk edişlerin kaçınılmaz yalnızlığına karşın, yapılar son sahiplerini hep bekleseler de, özlenen buluşmalar çoğu zaman gerçekleşemez. Yapılar kalır, farklı yaşamlar o geçmiş kültürlerin izinde yeni yaşamlara ev sahipliği yaparlar; istemeseler de.
Yapılar da aynen insanlar gibi hafızalarındaki anıları saklamak isteseler de yeni kültürlerle devşirilip ne yazık öz varlıklarını kaybetmektedirler…
İzmir’e İspanya’dan göç etmiş Yahudilerin bir dönem yoğunlukla yaşadıkları, birden çok haneye ev sahipliği yapan ‘kortijolar’ da bu devşirme etkisini en katı şekilde yaşamış yapılardır.
Tek haneden oluşan farklı formlarda gelişen ama ortak kullanım alanının dönem gelenekleriyle uyuşan bu ‘kortijolar’da acaba nasıl hayatlar yaşandı? Neden bu tip yapılanmaya gereksinim duyuldu ve neden terk edildiler? Yeni sahipleri kimlerdi? Onlar da nasıl yaşadılar ve neden terk ettiler. Bütün bu terk edişler sonrası ne oldu? Ve şimdiden sonra ne olacaklar?
Kortijoların çoğunlukta bulunduğu semt İzmir’in en önemli semtlerinden biri olan Basmane’dir. Semt 1800’lerden sonra endüstrinin gelişimiyle basma fabrikaları ve atölyelerinin merkezi olmuştu.
İzmirlilerin Yavuthane, İspanyol Yahudilerinin ‘Judeo veya Kortejo’ dediği mekânlarda, yoksul Yahudi aileler yaşadı, buralarda geleneklerini dinî ritüellerini sürdürdüler. Mutfak, banyo, tuvalet gibi alanların dış alanlarda ortak kullanıldığı Kortijolarda yaşam kolay değildi... Soğuk kış günleri Kortijo mutfaklarının sıcaklığından faydalanan aileler, ocak larında Sefarad yemeklerini pişirip, Sefarad şarkıları söyleyerek geleneklerini devam ettirdiler… Sefarad Yahudilerinin İspanya’dan göç etmesiyle birlikte ortaya çıkan konut açığı deprem ve yangınlar nedeniyle daha da arttı.
İzmir, bütün tarihinde deprem, yangın, gibi mal ve can kaybıyla sonlanan nice felaketleri yaşadı. “1742 yangınında Türk ve Yahudi mahallelerinin tamamına yakını yandı. 1841 yangınında 3050 Türk eviyle birlikte 1500 Yahudi ailenin yaşadığı 500 ev yanıp kül oldu.
Tek odalı, banyo ve tuvaleti, mutfakları ortak kullanılan Yahudihaneler evsizler için pratik çözümler oldu ve zaman içerisinde mimarisi ahşaptan kerpiç ve kâgir yapılara dönüştü… Daha çok insanın yaşaması amaçlandığı için mimarisi İzmir hanların kopyası olarak gelişti… Yahudilerin çeşitli nedenlerle boşalttığı tek odalı avlulu evlerde sonraki yıllarda Anadolu’dan göçle gelen Türk aileler Yahudilerin bıraktıkları yüzyılın başları mobilyalarıyla garip bir kültürel tezatla yaşamaya başladı… Bu mekânlara aile evi denmesi devşirme bir kültürün yeni döneminin adı olmuştu.
Bu semt aslında aydınların, azınlıkların, Levantenlerin ve köklü ailelerin yaşadıkları bir semtti. Daha sonraları bunlarda yaşayan Yahudilerden İstanbul’a göç edenler olduğu gibi yeni İzmir’in apartmanlarına geçenler oldu. Aileler küçüldü, apartman daireleri tercih edilir oldu. Bu boşalan yerlerde Anadolu göçüyle, böylesi bir değişime ve kültürlerin farklılaşmasına yapıların form ve özelliklerini kaybederek enkaz şekline gelmelerine sebep oldu.
Bu süreçte Basmane Kortijolarının en erken terk edilen Kortijolar olduğu bilinir. Oysa Karataş bölgesinde 1976 yılına kadar en az dört büyük Kortijo’dan biri Madam Levi’ ye aitti. Bu Kortijo, konut yapısı 40 kadar aileyi barındırabilmekteydi. Han de la Cavras ve Urgancıoğlu Kortijoları da en bilinenlerinden olup yine 70’ ler sonuna kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında İzmirli zenginlerin yaşamakta olduğu bir semtken, çeşitli gerekçelerle el değiştirilmeye uğramış, aynı mekânlara farklı yaşam kültürlerine ev sahipliği yapmış, günümüzde ise ne yazık artık Anadolu’dan İzmir’e çalışmak için gelenlerin, günübirlik ziyaretçilerin yanı sıra özellikle Suriyeli göçmenlerin yaşadığı bir Ortadoğu semtine benzer bir biçim aldı.
Böylesi özgün bir mimari alan kullanımından kaynak bulan ve Yahudi geleneksel ve kültürel yaşamının bir yansıması olan Kortijolar, artık bu enkaz haliyle sadece belleklerimizde tatlı bir hatıra olarak kalacaktır.
Bunlardan bir tanesinin yeniden restore edilip geleneksel Yahudi yaşamını sembolize edecek bir müzeye dönüştürülmesi, gerek İzmir’e, gerek kültürel mirasın korunmasına yönelik çabalarımıza övünç kaynağı olacaktır.